25. Bölüm

103 11 1
                                    

Bu bölüm diğer bölümlere göre daha fazla kasvetli bir havası olacak. Eğer cidden ölümden cenazeden kayıptan etkilenen varsa okumamasını öneriyorum. 

Okuyucularıma ise iyi okumalar...


Ölüm soğuktu. 

Tenim soğukluktan titriyordu. Çok yalnızdım şu an. Yapayalnızdım. Burası çok kalabalıktı ama ben kendimi yalnız hissediyordum. Onlar gittikten sonra arabada tek başıma kalmıştım. Belki onlara uymayıp ben de onlarla gitseydim ölecek kişi ben olacaktım. Şu an hepimiz hastanenin bir köşesindeydik. 

Aramızda en kötü olan kişilerden birisi tabiki de Hoseok'tu. Çok ağlıyordu. Gözü kan çanağına dönmüştü. Jin'in öldüğü daha kesin değildi. O hayata tutunacaktı buna inanıyordum. Hoseok'un yanında Jungkook onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Ama bir yandan o da ağlıyordu. 

O bizim aramıza çok kısa bir süre önce katılmıştı. Belki şu an orada yatmasının sebebi abisiydi ama kimse onu suçlamıyordu. Ama Jungkook kendisini suçluyordu. Anlayabiliyordum onu. Eğer Jin ölürse bunun vicdan azabı ile nasıl yaşayacağını merak ediyorum. Pardon Jin'e hiç bir şey olmayacak. 

Rm çok kötüydü. Yıllarca arkadaşım olan adamı böyle görmeyi hiç istemiyordum. Sevdiği adamın iyi olmasını istiyordu. Rm'i kurtarmak için vurulmuştu Jin. Yere düşerken bir şeyler söylemişti. Onu asla unutamayacaktı. Bu onun için çok ağırdı. Onun için bu çok ağırdı. 

Tae ise bana destek oluyordu. O depoda ne olduğunu asla bilmeyeceğim ve öğrenemeyeceğim. Öğrenmekte istemiyorum zaten. Ben bazı şeyleri bilmeden daha fazla mutluyum. Ama şu an değildim. 

Aramızda en kötü olan kişi ise Suga'ydı. 

Her şey benim suçum diyerek kriz geçirmişti. Hoseok'un bu kadar fenalaşmasının sebeplerinden birisi de belki de Suga'ydı. Şu an sakinleştirici ile duruyordu. Fazlasıyla kaotik bir ortamda eğer Jin ölürse ne yapacağımı bilemiyordum. 

"Yüzünü yıkamaya gidelim mi?" dedi Tae. Kafamı yavaşça salladım. Birlikte ayağa kalktık. Tuvalete doğru ilerledik. Bana sarılmıştı. Sarılarak birlikte yürüyorduk. Tuvalete girdik. Yüzümü yıkamaya eğildim. Tae saçlarımı tuttu. Yüzümü yıkadım. 

"Tae biraz zaman verir misin?" diye sordum. Anlayışla hemen başını salladı. Tuvaletten dışarı çıktı. 

Aynadan kendime baktım. Gözlerim kan çanağı olmuştu. Çok mutsuzdum. Jin'e bir şey olmamalıydı. 

"Sizi daha önce görmemiştim." dedi yanımdaki adam. Adam siyah bir bluzla siyah bir pantolon giymişti. Üzerinde doktor önlüğü vardı. İlginç olan şey neden beni görsündü ki?

"Genelde hastalarınızı aklınızda mı tutarsınız?" diye sordum. 

"Pardon siz doktor değil misiniz?" diye sordu adam. Bu da nereden çıkmıştı?

"Hayır."

"Yalnız burası doktor tuvaleti öyle kafanıza göre giremezsiniz." dedi adam. Ha siktir! Rezil olmuştum. 

"Pardon ben çıkayım o zaman." dedim. Adam gülümsedi. 

"İyi olur. Bu arada geçmiş olsun." dedi. 

"Peki, sağolun." dedim ve dışarıya çıktım. Tae'yi gördüm. "Doktor tuvaletine girmişiz." dedim. Tae kapıya baktı ve dudağını ısırdı.

"Bilerek olmadı." dedi.

"Biliyorum. Neyse ki içerideki doktor fazla sorun çıkarmadı." dedim. 

"Peki o zaman." dedi. Birlikte eski yerimize döndük. Aramızdaki soğukluğun farkındaydık ikimiz de. Ama şu an onu düşünemeyecek seviyedeydik. 

Did I Something Bad x vminWhere stories live. Discover now