17. Bölüm- Part 1

184 20 2
                                    

Jungkook'tan

Derin bir nefes aldım. Buna ihtiyacım vardı sanırım. Elim zile gitmiyordu. Avuç içim terliyordu. Cidden bu kadar heyecan yapacak ne vardı? Neredeyse her gün gördüğüm Jimin'in evine gelmiştim. Bu düşünceye güldüm. Cidden gittikçe beni hayatının içine alıyordu. Bu güzel bir şeydi. Ona yaklaştıkça daha çok hayran oluyordum. Hayranlığın getiriside tabiki de aşktı. Ben ona aşık oluyordum. Onun temiz kalpliliğine aşık oluyordum. Pürüzsüz yüzü ve arada bir dertli anlarına aşık oluyordum. Onun güzelliğine aşık oluyordum. 

Ama o bana olmuyordu. 

Onun hayatındaki aşk diye gördüğü şey aşk değildi. Benimki aşktı. Tae belki cidden gay olabilirdi ama aşık olduğu kişi Jimin değildi. Sadece Jimin'e üstünlük taslayabiliyordu. O bu işte başarılı olsa da Jimin'in kalbini kırıyordu. Hayatım boyunca ondan nefret edeceğim. Elimi zile götürdüm ve bastım. Yaklaşık 2 saniye sonra adım sesleri geldi. Minikti ayakları kendisi gibi. Genelde paytak paytak yürüyordu. Ufak gülümsedim. Kapı açıldı.

"Hoşgeldin!" dedi. Bana çok ilginç bakıyordu. Jimin'i tanımasam bana aşık derdim. Ama bana aşık değildi. Sanki beni inceliyor gibiydi. Kötü mü giyinmiştim acaba? Beğenmemişte olabilirdi. Keşke düz siyah tişörtümü giyseydim.

"Hoşbuldum!" dedim ve içeriye girdim. Bana gülümsüyordu cidden güzeldi. Gelirken marketten ufak ıvır zıvırlar almıştım onu geçerken masaya koydum. O sırada yanıma geldi. O farkında olmadan da sürekli onu izliyordum. Terasa çıktık. Güzeldi işte. Sürekli bunu tekrarlıyordum ama ben Jimin'den başkasına aşık olamazdım. O mükemmeldi. Terasa battaniye sermişti. Battaniye civcivliydi. Bunu görünce ona görünmeden gülümsedim. Birlikte oturduk. Ona doğru döndüm. Stresliydi sanırım. Anlayamıyordum onu. "Ee anlatacak mısın?" dedim. Konu açılsın diye söyledim. Yoksa burada sessizce tüm gece boyunca onu izleyebilirdim. 

"Biraz hızlı girdik sanki. Biraz içseydik bari. Ayık kafayla anlatılacak şeyler değil." dedi. Cidden ne oluyordu? İçmesini pek istemiyordum. Çünkü içini açtığında bana ona aşık olduğunu anlatacağından korkuyordum. Bunu çekemezdim. Ona aşık olmamalıydı. 

"İyi gel içelim bakalım." demek zorunda kaldım. Önümüze birer bira açtık. Nefes aldı. Nefes aldığında küçük göğüsünün kalkışından hoşlanıyordum. Onun her ayrıntısını ezbere biliyordum. Bu takıntı değildi. Sadece bunu seviyordum. Hem takıntı olsa ne olacaktı ki? Ben ona zarar vermezdim. Ağzını açtı tekrardan kapattı. Bence o da benim kadar kendi hareketlerini seçemiyor. Lütfen Tae ile alakalı bir şey anlatma. "Gece Tae geldi" Ondan bahsediyordu. Tae derken sesi titremişti. "Çok sarhoştu. Bana onun gerçeği olanları, benim ise inanamadığım şeyler anlattı. Çok sarhoştu Jungkook. Bırakamadım." dedi. Sadece kalbinin nazikliğinden dolayı bırakmadı. Eğer ben de o durumda olsaydım beni de bırakmazdı. Bırakmazdı değil mi? Yok o nazik kalbi beni bırakmazdı. O öyle birisi. Tae onun en ince noktalarını bulup kesin yalan atmıştır. Belki atmamıştır ama benim Jimin'e öyle inandırmam gerekiyordu. Ondan soğuması gerekiyordu. Ama bunu yapmaya çalıştıkça neden Jimin Tae'ye yaklaşıyordu. Sanki şu an bile içi soğumuş gibiydi. Gülümsedim.

"İyi yapmışsın. Tabiki de ama bence ona pek bir fırsat verme. Bak yüz bulursa sana daha kötü şeyler yapabilir." dedim. Kendime yakıştırdığım uyarıcı tonumla.

"Vermedim zaten ama Tae'nin başı belada sanırım." dedi. Bir bu eksikti. Şimdi de aptal bir zibidinin dertleriyle mi uğraşacaktım? Eminim ki Tae zaten benim uğraşmamı istemezdi. Ama ben Jimin'i o tehlikeye atamazdım. Hem de tek başına asla olmazdı. Ben de onunla olurdum. 

"Nasıl belada?" dedim sahte bir panikle. 

"Tefecilere bulaştım dedi. Ben inanmadım ama çok ciddi gibiydi." dedi. Tefecilere bulaşmak o kadar zor bir şey değildi aslında. Ama eğer bulaştıysa hayatı büyük tehlikedeydi. Aslında ölse üzülmezdim sanırım.

Did I Something Bad x vminWhere stories live. Discover now