"Eşiniz kalp krizi geçirdi bildiğiniz üzere. Şu anda durumu iyi ama kalbini yormayın. Aksi takdirde korktuğumuz şey olur. Yarım saate normal odaya alacağız." Dedi ve gitti.

"H- hepsi sizin yüzünüzden. Kalbi dayanmadı en sonunda." Dedi Levin annesi ve babamı hedef alarak.

"Levin tamam sakin ol gel biraz hava alalım." Dedim omuzlarından tutarak. Bahçeyi çıktık ve bir banka oturduk ellerinden tutup sakinleşmesine yardım ettim. Levin annesini ne kadar sevmiyorsa babasını da bir o kadar severdi.

"Kalbi dayanmaz diyor Bahar. Kalbi dayanmaz. O kadını sığdırdığı kalbi dayanmaz diyor." Dedi sesi titreyerek.

"Ben sana bir su alıp geleyim." Dedim ve yanından ayrıldım. Telefondan Berkay ҅ ın numarasını aradım fakat kaydetmemiştim numarasını.

"Beni mi arıyordun Elma Şekeri?" dediğinde kafamı kaldırıp baktığımda karşımda gördüm onu.

"Öyle oldu galiba. Senin ne işin var burada?" diye sordum şaşkınlıkla.

"Amcamı duydum ve merak edip geldim."

"Eserini mi merak ettin. Eğer o gün her şeyi bu kadar ortaya dökmeseydin burada olmazdık belki."

"Ne demek istiyorsun sen? Benim yüzümden mi yani?" yüzü afallamıştı.

"Dolaylı yoldan da olsa evet."

"İnandığın şeyler değiştiğinde tekrar konuşalım." Dedi ve gitti. Kantine gidip Levin için su aldım ve geri döndüğümde biriyle konuştuğunu gördüm bölmemek adına durup bekledim. Konuşmaları bitti ve Levin ҅ in yanındaki adam kalkıp motoruna bindi ve hastaneden uzaklaştı.

"Al canım iç biraz." Diyerek suyu kapağını açarak uzattım ona.

"Teşekkürler. Babamı normal odaya almışlardır hadi çıkalım yanına." Dedi ve ayaklandı. Peşi sıra yürüdüm ve amcamın alındığı odaya girdik.

"Kızım." Dedi amcam yorgun bir sesle. Levin baş ucuna geçip oturdu ve kısa bir sarılma geçti aralarında. Küçüklüğümden beri hep bu anlarda gözlerimi kaçırırdım bu sefer de öyle oldu fakat onunla göz göze gelmem moralimi iyice bozmuştu.

"Amcacım çok korkuttun bizi." Dedim elini sıkarak.

"Arada beni de düşünüyorsunuz fena mı?" diyerek güldü.

"Sanki hiç düşünmüyoruz İsmail?" diye söylendi Seval.

"Konuşturtma beni şimdi." Dedi yine gülerek. Onun gibi insanlar kırgınlıklarını kahkahalarında gizlerlerdi.

Bir süre amcamın yanında durduktan sonra kantinden bir kahve alıp bahçede oturuyordum, hastane duvarlarının kenarlarına çöküp ağlayan insanları seyrediyordum. Bence çaresizliğin resmiydi onlar. Son bakış, son gülüş, son temastı. Oldum olası insanları incelerdim ve gözüme tanıdık bir sima çarpmıştı. Bu yüzü nerede görsem tanırdım ve şu an ondan uzak dursam bile hastanede oluyor olması beni meraka düşürmüştü. Oturduğum banktan kalkıp yanına gidip çöktüm.

"U-Utku iyi misin?" diye sordum. Başını kollarının arasına almış duruyordu.

"Git ve kendi sorunlarınla ilgilen küçük hanım." Dedi sertçe.

"Ama merak ediyorum."

"Merak iyi bir şey değil."

"Utku sen iyi değilsin. Neyin var anlatır mısın lütfen?"

"İyi olmayışımı burada olmasan bilmeyecek olman da insana çaresiz hissettiriyor biliyor musun? Neden benim hakkımda bir şeyleri merak etmiyorsun?"

"E-ediyorum tabi ki. Sen benim en yakın arkadaşımsın ve hakkındaki her şeyi merak ediyorum." Dediğimde telefonum çalmaya başladı ve arayan kişi Ediz ҅ di. Utku ҅ ya telefonu işaret edip oradan uzaklaştım.

"Efendim?" diye sordum merakla.

"Bahar ya senden bir şey rica edebilir miyim?"

"Buyur tabi."

"Bana gelebilir misin? Biraz konuşmaya ihtiyacım var da."

"İyi de ben evde değilim ki."

"Neredesin?"

"Hastanedeyim."

"S-sen iyi misin?"

"İyiyim ya benimle ilgili bir sorun yok. Levin ҆ e kıyafet götürmek için eve gidecektim zaten gelirim yani."

"Peki bekliyorum." Dedi ve telefonu kapatıp Utku ҆ nun yanına döndüm ve bir işim çıktığını söyledim ardından Levin ҆ e haber verdim.

Eve gidip küçük bir çanta hazırlayıp kapının önün koydum ardından üstümü değiştirip üst kata çıktım.

"Hoş geldin." Diyerek içeri davet etti. Onun evine ilk defa gidiyordum. Evi düzenli ve temizdi.

"Hoş buldum." Eliyle salonu işaret etti geçmem için. Ardından rastgele bir koltuğa oturdum. O da karşıma oturdu.

"Benim buralarda pek tanıdığım yok. Olmasına da ihtiyacım yok aslında. Ama her yıl bugün de yanımda birisinin olmasına ihtiyaç duyuyorum." Dedi tuhaf bir ses tonuyla.

"O şanslı kişi de ben mi oluyorum?" dedim gülerek.

"Immh. Sayılır. Çok yakınım olan biri gelecekti ama işi çıktı."

"Sen de başkasını çağırayım dedin öyle mi?"

"Öyle de denebilir."

Bazı anlar olurdu hayal kırıklıklarınız boğazınıza öyle bir batardı ki konuşamazdınız bile.

"Benden ne istiyorsun peki?"

"Yanımda kalmanı."

"Kusura bakma ama kalamam. Böyle bir vaktim yok benim." Adam resmen benimle oynuyordu. Gitmek için ayağa kalktığımda bileğimden tuttu.

"Gitmesen olmaz mı?"

"Hastaneye geri dönmeliyim kusura bakma." Dedim ve o evden çıktım.

Bu gece hastanede Levin ve ben kalacaktık ben sabah okula geçecektim oradan. Geceyi sorunsuz hallettik ve ardından okula gittim.

Bahçede herkes bir şeye odaklanmışlar ve izliyor gibiydi. Biraz ilerledikten sonra gördüm olanları. Utku ve Şifa el ele okulun bahçesinde konuşarak okula giriyorlardı. Bu gerçekten şaşırılacak bir şeydi.

Eveeet, uzun bir süre sonra yeni bölümle karşınızdayım. Umarım bu bölümü beğenmişsinizdir. Geçelim bölüm sonu sorularına...

Sizce Şifa nasıl bir karakter olarak karşımıza çıkacak?

Bahar ҆ ın kararları için bir şey söyleyecek olursanız bu ne olurdu?

Utku neden hastanedeydi?

Levin kimle konuşuyordu?

Kurgunun ilerleyen bölümlerde nerelere evrilebileceğini tahmin ederseniz seviniriiim.

21.17Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz