0.6 ✅

136 80 5
                                    

Multimedya: Öykü Gürman , Resul Dindar :Sarıl Bana
____________________

"HAYIIIIIR!!!"
Ben Mirza'ya bakıp onun vuruluşunu izlerken biri arkamdan gelip elini enseme attı, bu kimdi şimdi. Mutlu olamazdı çünkü hâlâ silah sesleri geliyordu kulaklarıma, gerçi belki beni korumak için gelmiş olabilir ama o olsaydı ensemden bu şekilde tutup benim canımı yakarmıydı ki? Yakmazdı! Ama şimdi canım çok yanıyor. Başımı arkaya doğru çevirince hiç görmediğim birini gördüm ve açıkçası hiç samimi içten biri değildi pis bir suratı vardı, ama gerçekten pis.!!

Tam bağırmak için ağazımı açmıştım ki, buz gibi bir demir parçası şakağıma deydi, derin bir yutkunuşun ardından büyük bir ihtimalle yuvasından çıkmaya hazırlanan gözlerimle adama baktım. Korkmuş olmam hoşuna gitmiş olucak ki ağzından resmen salyaları aktı adamın iğrenç.

Beni ensemden tutmuş bir şekilde sanki kedi yavrusuymuşum gibi koltuğun arkasından çıkardı, korkudan elimimin ayağımın feri kesilmiş gibi yalpalaya yalpalaya yürüyordum beni ilk başta Mirza'nın yanına doğru götürmeye başladı ne yaptığını anlamaya çalıştım ama hiçbir şey anlamadım neden mi çünkü Mirza'nın yüzü acı içinde kıvranıyordu ve beni tutan adamın yüzünü görmüyordum. Beni biraz daha Mirza'ya yaklaştırınca olan olmayan bütün cesaretimi toplayın adamın ayağına olan gücümle bastım ve ardından arkamı dönüp bacak arasına tekme attım, o kendi acısıyla uğraşırken Mirza'nın yanına gidip diz üstü oturdum ve kanayan yarasına baktım karnının sol kısmından vurulmuştu, Allah'tan yarısı çok da kötü görünmüyordu, bizimde işimize yarayan şey işte tam olarak bu ,sağ kalsın ölmesinde sıkıntı yok.

Kanayan yere sağ elimi bastırınca yüzü kırışmıştı, dişlerini sıktı ve başını geriye doğru ittiğinde canının ne kadar çok yandığını anladım, elimi aniden çektim sol elimle başını yukarıya kaldırırken gözlerini açıp bana baktığında gözlerinin içinde acı gördüm, acıdan vücüdüna ter basmıştı ve saçları alnına yapışmıştı.
Saçlarını yüzünden çekerken elimin üstünde bir ağarlık hissetim gözlerim istemsizce oraya kayınca Mirza'nın parmakları bileğimi çelik pençe gibi sarınca canım acımamıştı ama içim acımıştı, eğer yere düşürdüğüm ve şu an acıdan kıvranan adam yerinden kalkarsa beni alıp götürücekti, neden olduğunu bilmiyorum ama, eğer öğrenirsem işte o zaman bu beyefendinin bir yerlerini keserim net!

Ben bekışlarımı yine Mirza'nın yarasına çevirdiğimde sağ elimi oraya götürdüm baskı yapmak için ama bu defa oldukça nazik davranmaya çalıştım, elimi nazikçe yaranın üstüne koyup bastırdım, parmakları hâlâ bileğimdeyken istemsizce gözlerim yaşardı ve yarasının üzerine damladı ,içim gitti. Ne diyiceğimi ne yapacağımı bilemez bir şekilde gözlerinin içine baktım, içimden hıçkıra hıçkıra ağlamak geliyor ama sanki ağlasam daha çok canı yanıcakmış gibime geliyordu , hıçkırıklarımı içime içime atarken arkamdan hışırtılar duydum ama aldırış etmemek için elimden geleni yaptım. Alnındaki saçları geriye doğru ittim , saçlarını okşadım ,gözyaşlarımı akıtmamak için elimden geleni yaptım ama gözümden süzülen yaşlar Mirza'nın parmakları arasında kaybolunca sol eliyle yanağımdan süzülen yaşı sildiğini anca farkettim.
Sağ kolumda hissettiğim şefkatin yerini alan acı ve şiddet beni Mirza'nın parmakları arasından çekip aldı. İşte o zaman içimde tuttuğum bütün gözyaşları firar etti, esir oldum.

Bedenim bir yabancıya esir, ruhum Mirza'nın parmakları arasında tutsak kaldı ...

Adam benim kolumdan tutup hunharca çekiştirmeye başladı bileğim Mirza'nın parmakları arasında olduğu için iki-üç defa sarstı. Baktı ki yapamıyor bu defa Mirza'nın yanına yaklaşıp bileğimi tutan koluna tekme attı. Deli cesaretiyle ellerimi adamın göğsüne koyup onu ittirdim.

TUTSAK (Ölümün Eşiği Seri 1) Where stories live. Discover now