0.1 ✅

361 87 11
                                    

Multimedya: Yağmurlar
_______________

Yaşamak ne güzel şey ,mutlu sonla biterse tabii.

Hava kararmaya yakın şehirden az uzak olan göle gitmek için evden çıktım. Yanıma sadece telefonumu ve hırkamı aldım saçım başım dağınık. Günlerdir uyumadığım için de göz altlarımda morluklar oluşmaya başlamıştı . Elimdeki para yeret mi diğe avucumu açıp içindeki paralarla göz göze geldiğimde yüzümü buruşturdum ,anlaşılan biraz yürümem gerekicekti.

Otobüs durağına gelince havanın serinliği bedenimi ele geçiriyordu. Kollarımı bedenime iyice sardığımda sonunda gelen otobüsü hiç bekletmeden bindim ve akbili bastım ,oturucak yer olup olmadığına bakmadan yukarıdaki demirlere tutundum , başımı kaldırıp yanımda oturan kişilere bakınca nedense herkes bana tuhaf tuhaf bakıyordu . Anlamak ne de zor değil mi ? Altı üstü yüzüm biraz dağılmıştı pekte önemli bir şey değildi bu, zira bu son altı-yedi ayda başıma gelen en az şiddetli darptı. Ben kendi sonumu kendim seçmiştim kendi kendime işkence etmiştim ..Malesef....

Otobüs bir taksi durağının karşısında durunca otobüsten inip hemen karşı yola geçtim ve bir taksiye atlayıp şehrin biraz uzağında bulunan ormana gittim. Gün batımını burda izlemek efsaneydi eskiden nerdeyse hergün buraya gelirken şimdi en son ne zaman geldiğimi bile hatırlayamıyorum. Taksinin ücretini ödeyip arabadan indim ve ormanın içine doğru yürümeye başladım. Göle yaklaştığımda hâlâ etrafımı net bir şekilde görebiliyordum gölün kıyısında bulunan çalılıkların içine girip dizlerimi kendime çekerek oturdum ve kulaklığını takıp müzük dinlemeye başladım.

Belli bir süre sonra hava iyice soğuduğunda gözlerimi açtım etraf kararmıştı telefonu çıkarıp saate baktığimda saat onbir sularıydı ,derin bir nefes aldıktan sonra gözlerimi tekrar kapatıp biraz daha müzik dinledikten sonra kulaklığımı çıkardım ve müziği kapattım. Ama kulaklığımı çıkardığım anda kulağıma dolan erkek sesleriyle resmen olduğum yere mıhlanmış gibi hissetim ,fazla geçmeden kendimi toparladım ve seslere kulak verdim .

"Oğlum düzgün atın şunları"

"Kolaysa gel sen yap o zaman ,ordan emir vermek kolay "

Bunlar ne hakkında konuşuyor böyle derken ilk konuşan adam yine konuştu .

"Sıra bana gelicek zaten birazdan ne trip atıyon lan "

"Şimdi tripi gösterecem ben sana!"

Yerimde hafifçe doğrulup çalılara yaklaşarak konuşan kişileri görmeye çalıştım ,ateş yakmışlardı ama biraz uzaktaydılar yüzleri görünmüyordu ama kaç kişi oldukları ve ne yaptıkları seçilebiliyordu . İki kişi bir birine dalmak üzereyken arabadan yeni inen biri bütün dikkati üstüne çekti ,bende haliyle oraya baktım. Onunda yüzü diğerleri gibi seçilmiyordu kavga etmeye hazır bekleyen kişilerin yanına yaklaştı ve kolunu en son konuşan kişinin omuzuna koyup kulağına eğilerek bir şeyler söyledikten sonra kolundan tutarak gölün kıyısına yaklaştırdı. İşte o zaman neden bahsettiklerini anladım. Demek bahsettikleri şey buydu kıyının biraz ilerisinde yaylar ve oklar vardı, dizlerimin üzerinde oturup biraz ileriye doğru eğilerek bakışlarımı gölün karşısına giktim bütün dikkatimi oraya vererek baktığımda karşı kıyıda bir hedef olduğunu gördüm .

'Demek oraya tutturmaya çalışıyorlar ama tutturamıyorlar. ' diye içimden geçirmeden edemedim ,ee nasıl yetişsin oraya kadar mesafe çok uzak . Aralarına yeni katılan adam sesizliğini bozup konuşunca yine onlara baktım .

"Hedef her zamanki yerde değil mi ?"
O da mı atıcak ? Şaşırdım ,neden bilmiyorum.

"Evet abi ,her zamanki yerinde"

TUTSAK (Ölümün Eşiği Seri 1) Where stories live. Discover now