߷Yirmi߷

46 14 2
                                    

"Bazen tek başına olmak yanlış yöne giden bir kalabalığın içinde olmaktan daha iyidir."
.....

✯✯✯

𝙀𝘾𝙀'𝙉𝙄𝙉 𝘼𝙂̆𝙕𝙄𝙉𝘿𝘼𝙉 𝘼𝙉𝙇𝘼𝙏𝙄𝙈

Aklımda birkaç ay önce internette okuduğum bağzı sözler yankılandı. Ozaman okuduğumda söylenenlere hiçbir anlam verememiş, garipsemişdim hatta. Ama şu an çok iyi anlıyordum:

"Bak kardeşim! Namaz kılacaksın, şaşıracaklar. Namaz kılın diyeceksin, gülecekler. Haramlardan kaçacaksın, dostun azalacak. Haram olan şeyleri yaptırmaya çalışacaklar, yapmayacaksın. 'Çok değiştin' diyecekler, 'yapmayın günahtır' diyeceksin. 'Dün sende yaptın bugün hoca mı oldun?' diyecekler, alay edecekler. Sen Allah'a kul olmaya çalıştıkça seni çekiştirecekler. Sen aklını kullanacaksın, akılsız diyecekler. Ama sen derdini bir tek Allah'a anlatacaksın,

ONLAR BİRGÜN SUSACAKLAR..."

Öz annemdi... Neden böyle yapıyordu? Onları ne ilgilendiriyordu? Yada, el alem neden bukadar değerliydi? Rezil olacakmış... Rezil olması mı değerliydi benim ahiretimden? El alem kim oluyordu ki? O beni eleştiren ve annemin deyişiyle: "rezil" olacağımız o insanlar, bir gün benim yanımda olmuş muydu ki, kınayıp gıybetimi yapıyorlardı? Hiç "neden?" diye sormuşlar mıydı, benim davranışlarımı kınamadan önce? Ben üzüldüğümde üzülmüşler miydi? Ben sınav kazandığımda tebrik etmişler miydi beni? Mutlu günlerimde yanımda olmuşlar mıydı mesela? Hasta olduğumda beni ziyaret edip iyileşmem için duâ etmişler miydi? Beni tanıyorlar mıydı?

Onlar kim oluyordu ki ben onlara "rezil" olmayı umursayaydım?

Onlar kim oluyordu ki onların beni sevmesini umursayaydım? Ben onları sevmiyordum ki! Ben başta Rabbim olmak üzere annem beni sevsin istiyordum, ağabeyim sevsin istiyordum, dedem sevsin istiyordum... Onların beni eleştirmesini istemiyordum. El alem umrumda değildi!

Bunları düşünürken odamdaydım. Dolabıma tutundum ve elimi karnıma koydum. Canım okadar yanıyordu ki, annemin bukadar acımasız oluşuna birdaha hayret ettim... Bedenim etkisini kaybediyordu. Gözlerimin karardığını hissettim.

* * *

"Teyzeeee!" diye yakındım. Yerde yatıyordum. Teyzem iki eli ağzında, şok içinde yere çökdü. Titreyen elleriyle, yerdeki başımı kaldırıp dizinin üzerine koydu.

"C-ca-canımın için, n-ne oldu sana?" dedi endişeli ve merhametli ses tonuyla. Elini alnıma koydu.

"T-t-teyze..." ağzım yarı açıkdı. Az önce burada bayılıp kalmışdım. Gözlerimin tekrar kapandığını hissettim.

* * *

Alnımda sımsıcacık bir el hissettim. Gözüme odamdaki güzel avizemin içindeki ampulden yansıyan ışık giriyordu. El geri çekildi. Evet, bu dedemdi. Endişeyle nasıl olduğumu sordular. Odada dedem, teyzem, kuzenim ve annem vardı, birde doktor vardı. Dedem yanımda taburede oturuyordu. Doktor iyi olduğumu, kan şekerimin düştüğünü söyledi. Sonra gitti. Kuzenimi de odamdan kovdum, annem gitmemesini söyledi ama o yine de istenmediği yerde durmadı. Zaten şalım da bozulmuşdu, saçlarım görünüyordu.

Her nekadar itiraz etsemde birtürlü beni dinlemeyen dedem bana çorba içiriyordu kendi elleriyle. Aslında pek sevmezdim ama inatçı annem sadece çorba olmak suretiyle yemek yememe izin vermişdi. Ama eğer sabah kahvaltıda yine inmezsem kahvaltı vermeyecekdi. Oh ne güzeldi(!) Bu yaşıma gelmişdim, hâlâ ana kıraliçe tarafından cezalandırılıyordum! İyi tarafından baktım. Benim için temas olmadığı sürece sorun yoktu.

ℝ𝕒𝕪𝕚𝕙𝕒  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin