-5-

172 24 30
                                    

"Günaydın." dedim kapının pervazına yaslanmış, mutfakta keyifli keyifli kahvaltı hazırlayan Chanyeol'a baktım. Kendi kendine söylediği şarkıyı bitirmesini beklemiştim.

"Günaydın." dedi gülümseyerek. "Gelsene, kahvaltı hazır." 

İkimizin tabağını da masaya koyarken karşısına geçip oturdum.

"Bu sabah çok neşeliyiz, bakıyorum." dedim onun keyifli hali beni de keyiflendirdi. Dün akşam sarhoşken biraz üzgündü, Sehun ile kavga ettiğini ve bir şeylerden korktuğunu söylemişti. Sanırım söylediklerini hatırlamıyordu. Neşesi yerindeydi ve bunu bozmayacaktım.

"Ben her zaman neşeliyim ki?"

"Doğru." dedim gülümseyerek. "Sen her zaman neşelisin. Ama kahvaltı hazırlamak benim işim değil miydi?"

"Şansını zorlama istersen."

"Tamam, demedim bir şey." Önümdeki tabağa döndüm ve yavaş yavaş yemeye başladım. Bugün antrenmana gitmeyecektim nasıl olsa. Acele etmeme gerek yoktu. "Bugün kaçta çıkacaksınız?"

"Her zamanki saatte." dedi. "Niye soruyorsun ki?"

"Bazen kafana göre antrenmanı uzatıyorsun ya ondan dedim."

"Akşam gelmem belki."

"Sunmi ile mi görüşeceksin?"

"Evet, sen antrenmanlarını ayarladın mı? Cuma sabahı yola çıkacağız. Cuma olan antrenmanını hafta içine dağıtsan iyi olur."

"Unuttum ben onu... Junmyeon cuma beni bırakmaz ki. Geçen gün geç kaldım zaten."

"Gelmeyecek misin?"

"Bugün de antrenmana gitmem lazım o zaman."

"Kalk hazırlan o zaman." dedi. Hafta sonu birlikte gidelim istediğim için el mecbur hızlı hızlı yemek yedim ve Chanyeol ile birlikte hazırlandım.

"Bu arabayı boyatacaksın." dedi garajdayken arabasının kenarındaki ufak çiziğe bakıyordu. "Tamamen boyatacaksın.  Şuna bak, kim ehliyet verdi sana ya?"

"Sen araba değil tank kullanıyorsun, tank. Git arabana bir zırh yaptır, ikimiz de kurtulalım."

"Kaçma Baekhyun. Hafta sonu avdan dönüşte birlikte gideceğiz, tüm arabayı boyatacaksın."

"Sabah sabah ne kadar neşeliydin, araban konu olunca yine canavara dönüştün, şu arabayla kaza yapsam önce gider sanayiye arabana bakarsın sen."

"Aynen öyle. Hadi. Akşam görüşürüz."

"Akşam dönecek misin? İsterseniz evde de buluşabilirsiniz. Ben geç dönerim."

"Bu konuyu daha önce konuştuk, ikimiz de bunu yapmayacağız."

"Chanyeol, kızı anlatırken bile gözlerin parlıyor." dedim ve bir an içi yüzüne bakarken duraksadım, ne diyeceğimi unuttum. Anlamıyordum. Onun ne kadar mutlu olduğunu görüyordum, neden onun adına sevinemiyordum. "Bu kadar ciddiysen, eve gelebilir. Ben dert etmem. Nasıl olsa senin odanda kalacak."

"O zaman sen de mi eve birilerini getireceksin?"

"Konunun benimle ilgisi yok ki. Sana izin veriyorum, hem Sunmi'yi de görmek istiyorum artık."

"Ben cayarsam sen de mi cayacaksın?"

"Bilmiyorum." dedim. "Şuan için senin kadar ciddi bir ilişkim yok. O yüzden kimseyi getirmeyeceğim, rahat olabilirsin." dedim bu konuyu neden bu kadar üstelediğini anlamayarak.

"İyi." dedi en sonunda. "Hadi, gidelim. Geç kalacağız."

"Akşam görüşürüz." dedim el sallayarak. Ben kendi arabama, Chanyeol kendi arabasına bindi. İkimiz de yola çıktık.

lovefool//chanbaekDonde viven las historias. Descúbrelo ahora