-4-

193 24 17
                                    

"Olmaz." dedim. "Gir içeri, gidiyorum ben." Son gücümle kapıyı üzerine kapattım.

Onu evde yalnız bırakarak dışarı çıktım. Arabama bindim ve feromonların etkisinden kurtulmayı, sakinleşmeyi bekledim.

Çok zordu.

Aklımdan içeri tekrar dönmekle ilgili tüm düşünceleri atmaya çalıştım. İçeri giremezdim.

Feromonları bu kadar üzerime sinmişken başka bir yere gitmek, başka bir şey düşünmek çok zordu. Her saniye daha da eziyet verici bir hale gelirken gözlerimi kapadım.

Buradan bir an önce gitmeliydim.

Normalde kızışma zamanlarını önceden bilirdim, o da benimkini bilirdi.

Eğer birbirimize yardım etmeyeceksek eve gelmez, diğerinin kızışmasının bitmesini beklerdik.

Bugün böyle olacağı aklıma gelmemişti.

Bu saatte eski evimde kimsenin olmayacağını düşünerek hızlıca oraya gittim.

Düşündüğüm gibi kimse yoktu. Doğrudan duşa girdim. Feromonları çok üzerime sindiğinden kurtulmak zordu. Soğuk suyun altında sakinleşmeyi ve Chanyeol'u aklımdan çıkarmayı bekliyordum. Az sonra onu yeniden arayacaktım zaten.

Kalmadığım gittiğim için bana kızgın mıydı? Daha önce yardımımı istemediğini iki defa açıkça söylemişti.

Şimdi kendimi tutamasam, ona yardım etsem daha sonra hem kendine hem bana kızardı. Biliyordum.

Uzun uzun soğuk duş aldıktan, feromonlardan arındıktan sonra banyodan çıktım. Doğrudan eski odama girdim ve üzerimi değiştirdikten sonra Chanyeol'u aradım.

Hiç beklemeden açtı.

"Konuşmak istemiyorum." Beni endişelendirmemek için açtığını biliyordum.

"Sen iyi misin? Ben hemen çıktım ama... Bir şeye ihtiyacın var mı?" Benden başka herhangi bir şeye.

"Yok. Kapat."

"Kızgın mısın bana? Sana daha önce sordum ama sen-"

"Tamam, değilim kapat." dedi telefonu suratıma kapatarak. Bana sinirliydi ama yapabileceğim bir şey yoktu.

Kızışması bittiğinde siniri geçer diye umuyordum.

Yani daha öncesinde kızışmalarımızda birbirimize yardım etmiştik ama şimdi onun hayatında biri vardı. Çok da ciddi bir ilişkileri vardı. Eğer birine çok ihtiyacı varsa Sunmi'yi araması daha iyi olurdu.

İki gün boyunca onu birkaç kez aradım ama benimle doğru düzgün konuşmadı bile.

Daha sonra eve döndüğümde gitmişti bile. Kızışmamın başlayacağını bildiğinden yine onu göremedim, arasam da açmadı.

En sonunda pazar günü de hiçbir şey olmamış gibi eve döndü. 

Normalde hiç böyle biri değildi, evde olmasak bile sürekli konuşurduk. Duygularını saklayamadığından konuyu sıcağı sıcağına tartışır çözerdik. 

Bu hali normal değildi.

Onunla konuşmak istedim ama hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. Ben de normalimize döndüğümden bir şey sormadan konuyu kapattım.

Sonraki gün ikimizin de antrenmanı vardı. Ben salonda maç izlerken elinde meyve tabağıyla gelmiş, yanıma yerleşmişti. Omzuma yaslanmış maçı izlerken ben de ona meyve soyuyordum.

"Elmayı da soy." dedi tabaktaki elmayı bana uzatarak.

"Niye kabuğuyla yemiyorsun?" dedim dilimlediğim elmalardan birini uzatarak.

lovefool//chanbaekWo Geschichten leben. Entdecke jetzt