Jimin, aşık olduğu çocuğun yatağında gözlerinden kalpler fışkırırcasına onu keserken, Jungkook dersine odaklanmıştı. Arkasında kalan gencin çıkardığı hafif mırıltılar kulağına gelse de anlayamıyordu. Jimin kendi kendine mırıldanıyordu.
"Ne konuşuyorsun öyle?" Bir anda arkasına döndüğünde Jimin'in kendisine hayran hayran baktığını gördü. Bu elbette hoşuna gitmişti.
"Hayır, ne yapıyorsun? Sakin ol, atmayacağım seni odadan."
Jimin rahatlamış yüz ifadesini takınıp akmayan gözlerini sildi. "Korktum bir an. Beni çok korkuttun, kookie. Bak kalbime nasıl atıyor."
Sandalyesinde oturan gencin elini tutup göğsüne yapıştırdı. Jimin'in kalbi gerçekten de hızlı atıyordu ama korktuğu için değildi. Tamamen Jungkook'a temas etmesinden kaynaklıydı. Göz göze geçirdikleri saniyelerin ardından gözlerini ilk çeken Jungkook olmuştu. Elini de çekti ve masaya döndü. Önündeki kitaba odaklanmaya çalışarak kalemi eline aldı.
"Az bir yer kaldı. Sessizce oturmaya devam et."
"Tamam prensim." Diyerek Jungkook'un geniş ve yapılı sırtına hafif bir öpücük bıraktı. Bu Jungkook'un tüylerini diken diken yapmıştı. "Sessizce oturacağım."
Aradan geçen 20 dakikanın ardından Jungkook kitabı kapatarak sırtını kütletti. Her yeri ağrımıştı. Tam kalkacağı sırada omuzlarında hissettiği parmaklar ile durdu.
"Her yerin ağrımış olmalı." Jungkook çekileceği sırada arkadan yüzüne doğru eğildi. "Lütfen, sadece masaj yapacağım."
Ses çıkarmadı Jungkook ve Jimin yumuşak dokunuşlarına devam etti. Omuzunda gezinen parmaklar sayesinde mayışmıştı genç adam. Jimin bunu fark ettiğinde Jungkook'a bir teklifte bulundu.
"Yatağa yatar mısın? Uyuyacak gibisin."
Jungkook red etti ancak birkaç dakika sonra kabul ederek yatağa uzandı yüz üstü. Sırtı ağrımıştı ve gerçekten dinlenmek istiyordu.
"Gözlerini kapat Kookoo. Merak etme sana bir şey yapmayacağım."
Tebessüm etti ve imalı bir bakış attı Jimin'e. "Emin misin?"
"Belki de sen uyurken seni yiyebilirim."
Dişlerini göstererek, Jungkook'a yaklaşması ona sevimli gelmişti. Üzerine doğru gelen Jimin'i kolundan tutup çekti. Bu Jimin'in dengesini kaybedip Jungkook'un üzerine düşmesine neden olmuştu. İkisi de şaşırmıştı ve öylece birbirlerine bakıyorlardı. Jungkook'un amacı kesinlikle bu değildi. Oldukça yakın olan mesafeden ilk kaçan şaşırtıcı olacak ama Jimin'di. Çok utanmıştı. Kızarmış yanaklarını ve gülümsemesini saklamaya çalışarak geri çekildi. Hızla yataktan indi ve sesini zar zor bularak konuştu.
"İyi geceler."
Jungkook'un bir şey demesine izin vermeyerek hızla çıktı. Kapıyı kapattığı an duvara yaslanıp kalbini tuttu. Çok hızlı atıyordu. Hem de çok hızlı. Az önce yaşanan olayın yeni yeni farkına varırken çığlık atmamak adına eliyle dudağını kapattı. Fakat içinden sessiz çığlıklarını salıyordu. Bunu hemen arkadaşlarına anlatmalıydı.
Koşar adımlarla Taehyung ve Jin'in odasına giderken bir yandan Hoseok'a onun da gelmesine dair mesaj atıyordu. Tam o sırada birine çarparak kalçasının üzerine düşmüştü. Telefonu bir yana kendi bir yana savrulan Jimin acıyla sızlanırken ona uzatılan ele baktı önce. Sonra bakışları elin sahibini buldu. Bu çocuğu tanıyordu. Bu sıralar sık görüyordu. Uzattığı elini tutarak kalktı ayağa. Üzerini silkeledi ve kaldırdığı için teşekkür etti.
"Üzgünüm önüme bakmıyordum."
Karşısındaki çocuk gülümsedi ve yeniden elini uzattı. Bu sefer tanışma amaçlıydı. "Yoon Ha, memnun oldum."
Jimin tatlı bir tebessüm sundu ve elini sıkarak adını söyledi. "Memnun oldum Yoon Ha. Şimdi gitmeliyim, görüşürüz."
"Görüşürüz, Jimin."
Herkes yoluna devam ederken Jimin hedeflediği yere ulaşmış ve hızlı hızlı kapıyı çalmaya başlamıştı. Kapıyı açan Taehyung'a sarılıp ikisini de içeri çekerken yüzündeki gülümseme hiç gitmiyordu.
Üçlüyü karşısına oturtmuş ve ona bıkkınca bakan gözlere kocaman bir gülümseme vermişti. Ellerini birbirine vurdu ve boğazını temizledi.
"Jungkook'la öpüştük!"
Üçünün de aynı anda gözleri açılırken Jimin ellerini havada salladı. Bir an aklından geçenleri söylemişti yanlışlıkla. Belki de utanıp kaçmasaydı o da olabilirdi. Dudaklarını birbirine bastırıp kendisine feryat ederken onu bekleyen meraklı gözlere baktı.
"Şey, yanlış söyledim. Öpüşmedik ama öpüşmüş gibi olduk. Yani dudaklarımız da değmedi ama üst üste çıktık. Yan-"
"Jimin."
Jin'in uyarır sesini duyduğunda her şeyi anlatmaya başladı.
"Şimdi şöyle oldu. Jungkook ders çalışıyordu ve dersini bitirince gerildi. Ben de çok ağrısı olduğunu düşünüp ona masaj yapmaya başladım. Uyuyacak gibi olunca yatağa geç dedi-"
"Yuh Jimim öle mi soledin?"
"Hoseok, sus da anlatsın."
Taehyung'un, Hoseok'u susturmasının ardından Jimin devam etti.
"Yatağa yatsın ve ben masaj yaparken uyusun istedim. Kötü bir niyetim yoktu ki. Neyse belki de vardı, bilemezsiniz. Hihihih."
Cümlenin sonunda yaptığı kötü gülüşe hepsi yüz buruşturmuş ve Jimin'e artık konuya gir dercesine bakmışlardı.
"Sonra işte Jungkook beni üstüne çekti ve biz üst üste düştük. Ben de utanıp kaçtım. Ama keşke kalsaydım belki öpüşürdük."
"İnanalım mı?"
"Tae, tabi ki inan. Yalan söylemiyorum."
"Tamam Jimin, biz düşünüp kararımızı yarın açıklayacağız sana. Sen şimdi git uyu."
"Tamam Jin hyung, iyi geceler."
Jimin onlara el sallayarak odadan çıkarken Hoseok hala oturuyordu. Jin onu ensesinden tutup kapıya sürüklerken Taehyung'un umrunda değildi çünkü Hoseok başka türlü çıkmıyordu odadan.
"Jin, Jimin sence doğruyu söylüyor olabilir mi?"
"Bilmiyorum, o konuşma görüntülerinden sonra olabilir ama çok fazla değil mi? Jungkook, Jimin'den mi hoşlanıyor yani. Kafam karıştı. Hiç öyle durmuyor."
"Ben de bilmiyorum. Belki de dışarıya belli etmek istemiyor."
"Olabilir, neyse yatalım. Yakında çıkar kokusu."
________________
Kontrol etmedim hatam varsa görmeyin 💞
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
