"Ne?" dedi şaşırarak.

"Bana çok güzelsin dedin." dedim mutlulukla. "Senin ağzından bunu da duydum ya on yıl yeter artık bana." Piknik sepetinde kalan yiyecekleri çıkarmaya devam ederken gülümsememi silmemiştim yüzümden. "Gerçi dur," dedim kafamı kaldırıp ona bakarak. "Sen bunu aylar öncesinde bana söylemiştin zaten. Neydi şarkının adı?" Birkaç saniye kadar düşünüyormuş gibi yaptıktan sonra kendi soruma kendim cevap verdim. "Façanga, Herkesten Güzelsin."

O şarkıyı nota yazıp sırama bırakanın Soner olduğunu aradan zaman geçtikten sonra da olsa anlamıştım.

"Nereden anladın?"

"Ya bak şimdi," dedim sepeti kaldırıp kenara koyarken. Yine gereksiz ayrıntılara gireceğimi anlamak zor olmasa gerekti. "Ben geçen gün odamda oturmuş şarkı dinliyordum. Sonra çalma listesinden bu şarkı denk geldi. Birinin masama notla koyduğunu hatırladım direkt. Bunu yapan tek bir kişi var, bu olsa olsa Soner olur dedim. Notu atmamıştım uzun bir arayıştan sonra buldum. Senin diğer notlarınla karşılaştırdım bir de baktım yazılar aynı. Şöyle bir aydınlanma yaşadım falan. Yani ben aylardır senin ilgini çekmeye çalışırken aslında çok daha öncesinde çektiğimi fark etmiş oldum. O gün sana bir daha aşık oldum."

Son dediğimin ardından utançla bakışlarımı kaçırıp boğazımı temizledim. "Öyle yani."

Aniden ağzımdan çıkan itirafı şimdilik unutması için örtünün üzerine koyduğum saklama kabının kapağını açıp çatallardan birisini içindeki sarmaya batırdım. Dizlerimin üzerinde Soner'e doğru yaklaşarak bir elimi yanağına götürdüm. "Çok konuştuk, hadi sarma ye." Çataldaki sarmayı ağzına tıkıştırırcasına soktum.

Sürekli ağzına yiyecek sokuşturmama artık alışmıştı ve garip tepkiler vermiyordu. "Havadan dolayı soğuk olabilir ama zaten sarma soğukken daha güzel bence."

Sıcak sıcak yemesini hiç sevmiyordum.

Çatalı başka sarmalara bastırıp Soner'e döndüğümde ona yedirmek üzereydim ki kolunu belime sarmış, hareketsiz kalakalmamı sağlamıştı. Dizlerimin üstünde dururken ve Soner'e sarma yedirmeye çalışırken ne kadar yakın olduğumuzun farkında değildim. Belimden tutarak bana destek vermeye çalışıyordu. Yutkunarak havada kalan çatalı Soner'e yaklaştırıp sarmayı yemesini sağladım.

Çatalı tutan elimi kendi elini sararak tutarken diğer elimi omzuna koymuştum. "Az önce çok saçma bir şey söyledin," dedim. Belli etmemiştim belki ama başka erkeklere şans verme lafı canımı fazlasıyla sıkmıştı. "Başkasını isteseydim bana yüz vermediğim o süreç içerisinde gidip onlara şans vermez miydim sanıyorsun? Hayatımda sadece seni istiyorum, kimseyi değil."

"Biliyorum..." dedi iç çekercesine. "Ama kendine bunu yapmanı istemiyorum. Ben batabileceğim kadar battım, seni de kendimle beraber bu çukura çekmek istemiyorum."

"Ya ben salak mıyım? Kendim için neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt edemeyecek birisi miyim? Sandığının aksine ben sana sorunlu gözüyle bakmıyorum ki. Ben senin gerçekten yanında olmak istediğim için buradayım. Daha kaç kez söylemeliyim bilmiyorum ama seni seviyorum, ne yapıyorsam her şey bunun için."

"Bir gün beni sevmeyi bıraktığında giden onca zamanın için çok pişman olacaksın." Onu sevmeyi bırakmak... Şu an gözüme bundan daha imkansız gelen bir seçenek yoktu.

"Seni sevmeyi bırakabileceğimi mi sanıyorsun sen?" Bu endişesine bir yerde hak veriyordum aslında. Onu seven kişilerin hayatında kalıcı olabileceğine ihtimal vermiyordu çünkü onu seven insanlar birer birer bırakıp gitmişti Soner'i, önce abisi sonra annesi. Dostum dediği insan da yine onu yarı yolda bırakmıştı. Benim de onu hayatımın sonuna kadar seveceğime ihtimal vermiyor olabilirdi. "Basit bir lise aşkından çok daha ötesi olduğunun ne zaman farkına varacaksın, çok merak ediyorum."

İZLER KALIR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin