Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.
➽───────────────❥
Erkek arkadaşın haftalarca kayıptı. Polise kayıp olduğu bildirildi. Ailesiyle iletişimini sürdürdün. Dersler sırasında en iyi arkadaşınızın endişeli ve paranoyak göründüğünü fark etmeye başladınız. Sık sık imar yapardı. Sanki bir şeyden korkuyormuş gibi.
Ona sorunun ne olduğunu sormaya çalıştın ama o sana söylemedi. Hiçbir şey olmadığını düşündün ve omuz silkmeye karar verdin.
En iyi arkadaşın da polis tarafından kayıp ihbarı üzerine sona erdi. Erkek arkadaşın ve en iyi arkadaşın ikisi de kayıptı. Çok fazla kanıt yoktu, bu yüzden davaları çözülmeden bırakıldı ve sonunda kapatıldı. Polis, onların kaçak olabileceğini hatırladı. Buna inanmadın.
Gerçekten başka arkadaşın yoktu, bu yüzden hemen hemen yalnızdın. Dışlanmadın ama yalnızdın.
Bir gün, sen okuldan eve yürürken neredeyse Depresyona girmeye başladın ve biraz strese girdin. Durdun ve bir bankın yanına oturmaya karar verdin.
Etraftaki hava sisli olmaya başlamıştı. Şu an pek dikkat etmiyordun. stresini atmak için elinle yüzünü kapatıp ağlamaya başladın. Birinin geldiğini hissediyordun ama umursamadın. Omzunda soğuk bir dokunuş hissettiğinde irkildin.
burnunu çektin. Sonra arkanı döndün ve kuzgun saçlı uzun boylu koyu giysisi parlak dudağı ve boş gözleri olan bir adamla karşılaştın. Gözyaşlarını saklayarak gözlerini ve yanaklarını sildin.
"Canım.. Sorun ne?.." O sordu. Bu yabancıyla bir kez tanışmıydın bilmiyordun ve hatırlamıyordun. O seni gördüğüne şaşırdı ama bir tuhaf oldu. Gerçi şu an pek umursamıyordu. Cevap verdin. "Sadece stresli hissediyorum ve erkek arkadaşım ve en iyi arkadaşım kayboldu *burnunu çekmek*"
"Ah canım, senin gibi genç bir kızın bunu yaşaması çok kötü.." dedi. Gözyaşlarının tekrar geri geldiğini hissettin. Aniden omuzlarınızın, sırtınızın ve başınızın üşüdüğünü hissettiniz. Biraz titredin. "ne bana mı sarılıyor?"
burnunu çektin ve yanaklarına düşen gözyaşlarını sildin. Bir anda onun Başını ovuşturduğunu hissettin. Seni nazikçe susturdu. "Shh..shh.." dedi. Soğuk parmaklarının saçlarınızda gezindiğini ve saç derinize dokunduğunu hissettiniz. Teni ve vücudu donmuştu, ama titreyen hissine rağmen kollarında rahatlamış hissediyordunuz.
Daha sonra çekildin. Ağrıyan sulu gözlerini ovdun. "Teşekkür ederim.." dedin.
"Rica ederim, canım" dedi. Geri çekmeden önce sırtını nazikçe ovuşturdu.
"Hey, senin adını hiç alma- huh?"
Arkanı döndüğünde. O İz bırakmadan gitmişti. Sanki havada kaybolmuş gibi. Aynen böyle. Sisli hava daha sonra azalmaya başladı. Sokak boştu.
"Nasıl.. Nasıl yaptı? Ugh... Herneyse boşver. Hızlı bir şekilde eve gitmem gerekiyor."
Düşüncelerinde kendi kendine söyledin. Ayağa kalktın ve çabucak sokaklardan fırladın, evinin yolunu tuttun. Ama derinlerde, zihninde sana o çocuktan bahseden bir şey vardı. Onun kötü haber olduğunu. Herhangi bir kırmızı bayrak göremediniz. Kafanda dolaşan düşüncelerinle "O adamla ilgili bir şey. Neden bir şeyler hissediyorum?"
