Beste; <3

Beste çevrimdışı.

Soner; Görüşürüz

Soner çevrimiçi, 05.09.

Soner çevrimdışı, 05.21.

***

Elimdeki piknik sepetini sallaya sallaya hastanenin bahçesinde gezinirken Soner'in kaç saattir içeride olduğunu hesaplamaya çalışıyordum. Telefonumdan kontrol ettiğimde sadece yarım saat geçtiğini görmüş ve adeta yıkılmıştım. Fazlasıyla heyecanlı olduğumdan yerimde duramıyordum, bana çok daha uzun bir süreymiş gibi gelmişti geçen bu yarım saat.

Burası sadece psikolojik tedaviye ihtiyacı olanlar için açılmış ve bu amaçla hizmet veren bir hastaneydi. Yatılı tedavi görmek zorunda kalanların bir kısmı bahçedeydi. Dışarıdan bakıldığında hepsi çok normal insanlara benziyordu ancak içlerinde ne fırtınalar kopuyordu. Soner de tıpkı onlar gibiydi. Kendi hâlinde, asosyal bir izlenim vermesi onun insanları çok sevmediğine yorumlanabilirdi fakat bana kalırsa o hayatımda gördüğüm en insancıl kişiydi. Sadece nasıl iletişim kuracağını bilemiyordu ve çevresi ona bu konuda pek de yardımcı olmuyordu.

Koca bir okul ona kötü birisiymiş gibi davranıp onu her şey konuda dışlarken nasıl kendisini birilerine açabilirdi ki? Okul, sınıf gruplarına bile almıyorlardı, onu bu kadar yok sayıyorlardı.

Sınıf grubunun yönetici bendim ama benim onu almama sebebim grupta hiçbirinin rahat durmayıp Soner'e sataşacağını bilmemdendi.

Acaba hiç onu almadığımı düşünüp üzülmüş müydü?

"Of," dedim ayağımla bir taşa vurarak. "Nereden düştü bu düşünce benim aklıma? Üzülmüş müdür acaba?" Taşı takip edip durduğu yere ulaştığımda bir kez daha vurmuştum. "Yönetici olduğumu nereden bilecek ki?" Taşı yakalayıp yine vurdum. "Üzülmemiştir ya."

"Kiminle konuşuyorsun hanım kız?" Duyduğum yaşlı kadın sesiyle irkilerek kafamı kaldırdığımda kaldırıma oturmuş olan kadını görmüştüm. Hemen beş metre kadar uzağımda mevsimden ötürü kurumuş otların kenarındaki kaldırıma oturmuştu. Üzerinde burada çoğu hastanın üzerinde gördüğüm bir eşofman takımı vardı. Onun da burada yatılı kalan hastalardan olduğunu anlamam uzun sürmemişti bu yüzden.

Ayağımın ucundaki taşa yavaşça vurup uzaklaştırdım. "Kimseyle teyze," dedim. "Öyle kendi kendime konuşuyorum."

"Fark ettim onu kız," dedi gülerek. "Benimki de soru işte."

Bu kadınla konuşarak zamanımı geçirebilirim düşüncesiyle taş ile oynamayı bırakıp teyzeye doğru yürümeye başladım. "Sen kim için buradasın bakayım? Seni hiç buralarda görmedim, yeni hasta mısın yoksa?"

Piknik sepetini yere bırakıp teyzenin yanındaki boşluğa çöktüm. "Kendim için değil teyze, tanıdığım birisi için geldim."

"Kimmiş bu tanıdığın kişi?"

Soner'den bahsederken ona ne şekilde hitap etmem gerektiğini bilmiyordum. Asla arkadaş değildik ancak aramızdaki şeye bir isim koyduğumuz da söylenemezdi. Onu sevdiğimi biliyordu, tam olarak dile getirmemiş olsa bile onun da bana karşı boş olmadığını biliyordum ve hepsi bu kadardı. "Şey," dedim yanağımı kaşırken. "Sevgilim galiba."

Öpüşen iki insan başka ne olabilirdi ki? Hem birlikte de uyumuştuk. Aramızdaki ilişkinin tam adı olmasa da ben bu hâlimizi fazlasıyla sevmiştim. Her şeyden öte Soner bana karşı açıktı, duygularını gizlemiyordu. Konuşmamazlık etmiyordu, benden kaçmıyordu. Bu seviyeye gelmek kolay olmamıştı ama şimdi geriye dönüp baktığımda yaptığım her şeye değdiğini görebiliyordum.

İZLER KALIR Where stories live. Discover now