29

206K 14.9K 13.7K
                                    

Önceki bölümün sonunda annesinin o kadar ağlama sesine nasıl uyanmadığını sorgulayanlar olmuş haklı olarak. Ben aslında bunun detayını 27. bölüme ekleyecektim ama Soner o kadar çok şey anlatınca arada kaynamış, unutmuşum. Babası annesine uyku ilacı verdiği için annesi uyanmadı, vermemiş olsaydı elbette ki uyanırdı.

Sleeping At Last - Saturn

SONER'İN AĞZINDAN.

Soner on iki yaşındayken...

Oturduğum bankta ayaklarımı ileri geri sallarken parkta oynayan çocukları izliyordum. Benim yaşıtım olanlar da vardı ama çoğu benden küçüktü. Anne ve babaları onları oyun oynamaları için parka getirmişlerdi. Aileleri banklarda otururken çocuklar da parkta oynuyorlardı. Dört bir yandan cıvıl cıvıl gülüş sesleri doluyordu kulaklarıma. Herkes çok mutluydu, herkes çok neşeliydi.

Ellerimi banka yasladım. Bankın soğukluğu ellerimin de üşümesine sebep olmuştu. Yine de ellerimi çekmemiştim. Yalnız başıma geldiğim bu parkta yine yalnız başıma banka oturmuştum. Gördüğüm herkesin arkadaşı vardı, birlikte koşuşturuyor, birlikte kaydıraktan kayıyorlardı ama benim arkadaşım yoktu. Tek başıma oynamanın zevk vermediğini bildiğimden onları izlemekle yetiniyordum.

Bacaklarımı sallamayı bırakıp bakışlarımı salıncakların olduğu tarafa doğru çevirdim. Sallanmak istiyordum ama hem salıncaklar doluydu hem de tek başıma nasıl sallanılır bilmiyordum. Salıncaklardan birinde küçük bir kız çocuğu oturuyordu ve hemen arkasında annesi onu sallıyordu.

Bu görüntü annemle olan eski güzel anılarımızı aklıma getirmişti. Ada ölene kadar annemle ben de onlar gibiydik. Beni çok seviyordu ve benimle hep ilgileniyordu ama artık öyle değildi. Annem benimle konuşmuyordu bile. Kardeşim öldükten sonra o da beni sevmeyi bırakmıştı.

Oturduğum banktan inerek salıncakların olduğu tarafa doğru yürümeye başladım. Soğuktan üşüyen ellerimi montumun cebine sokmuştum. Salıncakların olduğu kısma ulaştığımda durup direğe yaslanmıştım. Kadının kızını salladığı salıncağın hemen yanındaki salıncakta benim yaşlarıma yakın yaşta bir erkek çocuk oturuyordu.

Bir süre onları izleyerek zaman geçirdikten sonra eve gitmek için hareketlenmiştim ki kızını sallayan kadın benim varlığımı fark etmişti. Güleç yüzüyle bana bakarken samimi bir ses tonuyla konuşmuştu. "Sen de mi sallanmak istiyorsun?"

Kafamı iki yana salladım. Sallanmak istiyordum aslında ama tek başıma nasıl sallanabileceğimi henüz daha öğrenememiştim. Kadının konuşmasıyla kızın dikkati bize kaymıştı ve kafasını çevirerek bana bakmıştı. "Neden sallanmıyorsun?" demişti bana bakmayı sürdürerek.

Annesi benden önce cevap verdi. "Senin gibi çocuklar saatlerce sallanıp inmezse diğer çocuklar sallanamaz anneciğim. İnecek misin artık?" Kızın suratı ekşirken kafasını sallamış ve önüne dönmüştü. İnmeyip sallanmaya devam etmişti. Kadının mahcup bakışlarla bana baktı ama bunun sorun olmadığını anlamamıştı. Kızı inseydi de salıncağa binmeyecektim.

"Adın ne bakalım senin?" Kadının sorduğu soruyu cevaplamamıştım. Neden burada olduğumu ve hala onları izliyor olduğuma bir anlam veremiyordum. Bir an kafamda annemin beni parka getirdiği, birlikte eğlendiğimiz zamanlar canlanmıştı bu kadını ve kızını gördüğümde. Şimdi o günler çok geride kalmış olsa da annemin beni yeniden sevmeye başlayacağı zamanın umudunu yaşatıyordum içimde.

Cevap vermediğimde kız tekrar bana bakmıştı. "Ben Beste," dedi oturduğu salıncaktan bana doğru uzanmaya çalışırken. Başarısız olduğunda omuz silkip denemekten vazgeçmişti. "Tanıştığıma memnun oldum adını bilmediğim çocuk."

İZLER KALIR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin