Okula girmek için ilerleyeceğim sırada sol tarafımdan yediğim kar topu beni deliye döndürdü.
Sinirle arkamı döndüğümde derin derin nefesler  almaya başlamıştım. Aksi halde öfkemi kontrol edemememden korkuyordum.

Kartopunu, daha doğrusu  genel olarak karları sevmediğimi bildiği halde bana bunu yapması beni çileden çıkarıyordu.

" Sen inatçıysan bende inatçıyım Verhees."

Dakota yan tarafta kıkırdarken kızgın bakışlarımı ona gönderdiğimde susmuştu.

" Sabrımı taşırıyorsun Jack." Diye tısladım yumruklarımı sıkarken.

Ellerini ceplerine sokmuş, tek kaşını kaldırmış ve dudaklarında oluşturduğu yamuk gülümsemesiyle bana bakıyordu.
" Öyleyse savaş benimle."

Jack koşarak  arkadaşlarının yanına giderken yerden karları alıp  çoktan yuvarlamaya  başlayan arkadaşları bana bir bir karları göndermeye başlamıştı.

“ Yah!" Diye bağırdım. " Dursanıza biraz!"

Dakota sağ tarafımda karşımızdaki  yedi kişiye sağlamca yuvarladığı kartoplarını fırlatıyordu.

Bende yere eğildim ve birkaç tane kartopu yaptım. O sırada sırtıma ve omzuma birkaç tane sert kartopu yemiştim.

Yuvarladığım karları karşı tarafa atmaya başladım. Aramızda yaklaşık altı metre vardı.
Genelde attıklarımı Jack’e isabet ettirmeye çalışıyordum ama her defasında ıskalıyordu. Karşı taraftaki insan yığınıma karşı sadece iki kişi mücadele ettiğimizi düşünürsek bu normaldi. Bir de Jack sözde iki takım olacağını söylemişti.

Yüzüme ardı arkası kesilmeyen karlar çarparken bir an nefessiz kaldım.
Yorulmuştum ve tüm yüzümü kaplayan beyaz soğuk şeyler nefes almamı engellemişti.
Birkaç saniye arkamı dönüp yüzümü temizledim. Ciğerlerim sıkışmış gibiydi. Derin derin almaya çalıştığım nefesler hırıltılı  bir ses çıkarıyordu. Arkam dönük olduğu  için  elimi  durmaları için yavaşça yukarı kaldırdım.

Kısa bir süre sonra nefeslerimi düzene sokabilmişken yanıma gelen Dakota’ya 'git' anlamında elimi salladım. Şimdi iyi hissediyordum.
" Jack gelsin." Diye fısıldadım.  Dakota beni onayladıktan sonra koşarak yanımdan ayrıldı.

"Bir şey mi oldu?" Diyerek yaklaşan endişeli ses Jack’e aitti. Kısık gözlerimle ona baktığımda vücudunun bembeyaz olduğunu gördüm. Benim de ondan bir farkım yoktu.

" Nefes alamıyorum." Diye mırıldandım gülmemeye çalışarak. Az önce gerçekten nefes alamamıştım ama şu anda iyiydim ve birazdan olacaklar tam da istediğim gibi olacaktı.

" N-Nasıl ya?"

Eli ayağı birbirine dolanırken yüz ifademi yalandan ekşitmiştim. Sonunda beklediğimi yapıp beni yavaşça yere oturttuğunda  ellerimle karları sertçe avuçladım ve Jack’in  suratına yapıştırdım. Jack çığlık çığlığa bağırırken ben onu yere yatırmış üzerine durmadan kartopu atıyordum.

" Savaşı kim kazandı ha?!" Diye bağırdım. Okul bahçesinde bulunduğumuz şu anki pozisyonu ve üzerimde bir elbise olduğunu  umursamadım.

" Bu adil değil!" Diye bağırdı zar zor.

Göğsüm hızla inip kalkarken aynı o da böyleydi. Elimi göğsünden kaldırarak doğrulmadan önce  "Ben hiçbir zaman adil oynamam." Diye fısıldadım yüzüne doğru. Daha sonra yüzüne üfledim ve suratındaki karların dağılmasını sağladım.

" Ben kazandım." Demiştim yanından ayrılırken. Eski oturduğum banka kurulurken onun ayağa kalkışını izledim.

Uzun süreli sessizlikten sonra ders zili çalmıştı. Zil çalana kadar Dakota ile oturmuş, bahçedeki öğrencileri  izlemiştik. Arada sırada da Dakota önümüzden geçen çocuklara yorum  yapmayı unutmamıştı.

Cold Hearted | Jack JohnsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin