10-Öleceksek, Beraber Ölelim

167 21 47
                                    

Aşırı kilo, yüksek tansiyon, epilepsi ve kalp rahatsızlıkları bulunanların bungee jumping yapması sakıncalıdır. Bu gibi rahatsızlıklarınız varsa lütfen denemeyin, denemeyi teklif dahi etmeyin. Sporcuların kaç kilo olduğu atlayıştan önce profesyoneller tarafından ölçülmektedir. Bu sayede gerekli güvenlik önlemleri önceden alınmaktadır. Her ekstrem sporda olduğu gibi bu spor da bir miktar tehlike içerir. Bungee jumping sporunun güvenli bir şekilde yapılabilmesi için profesyonel ekipmanlar kullanılır. Yüksek kaliteli halatlar ve diğer ekipmanlar sporcuların güvenle bungee jumping yapmasını sağlar. Fakat her ne kadar önlem alınırsa alınsın bazı kazaların önüne geçilememektedir. Ölüm, yaralanma, sakatlanma vs. durumlarda tüm sorumluluğu kabul ettiğinize dair lütfen aşağıya imzanızı atınız.

İzu.chiha

Uchihachi

"Bak vallahi bunu yapmak zorunda değiliz yol yakınken vazgeçebiliriz istersen."

İtachi yanındaki kadına bakarken söyledi. Yaklaşık yarım saat önce o kadının çocukluk aşkı olduğunu öğrenince küçük çaplı bir şok yaşamışlardı her ikisi de. İlk üzerlerinde hafif bir utangaçlık olsa da sonra bunu birer kahve ve dangoyla kolaylıkla dağıtmışlar, şimdi ise bungee jumping yapacakları yerin firması mı artık ne denirse oraya gelmişlerdi. Yukarıdaki belgeyi de orada imzalıyorlardı zaten.

"Birileri korkmaya başladı sanırım, ha? Her Uchiha soy adını taşıyanı korkusuz sanırdım ama öyle değil belli ki..." Yan bir gülümsemeyle ve alaycı bir sesle söyledi İzumi, bir yandan saçlarını toplarken.

"Alakası bile yok! B-ben senin için dedim bir kere..."

Nefesinin kesildiğini hissetti İtachi. Birazdan kısmen uçacakları için İzumi saçlarını at kuyruğu yapmıştı, hemen yüzünün yanında da onu güzel gösteren bir perçem vardı. Aslında ne kadar basit bir şeydi ama İtachi'yi kadına tekrar ve tekrar kendini âşık ettirmek için yeterliydi. Bir insanda her stil her moda nasıl tamamen mükemmel durabilir, diye düşündü. Bir insan nasıl her halükârda bu kadar güzel olabilirdi?

"E madem öyle diyorsun, sizi önden alalım efendim."

"Hay hay efendim..."

Birbirlerine karşılıklı gülümserlerken artık etkinlik için son adıma yani uçurumun kenarına doğru ilerlediler. Gerekli olan ekipmanlar üzerlerine geçirildi, halatların sağlamlığı ne olur ne olmaz tekrardan test oldu, riskler ve protokol kurallar gereğince tekrardan anlatıldı. Artık hazırlardı. Tam onları ayrı yerlere yönlendirecekleri sırada İzumi lafa atıldı:

"Şey rica edersem biz beraber ve aynı anda atlayabilir miyiz? Arkadaş biraz korkuyor da, lütfen?"

"E iyi canımıza minnet, öbür türlü daha zahmetli oluyor çünkü..."

Yan yana geldiklerinde yalancı bir alınganlıkla ve kırgınlıkla söylendi İtachi:

"Aşk olsun İzumi, insan hiç canına ciğerine o korkuyor der mi?" Yalandan olmayan gözyaşlarını siler gibi yaptı. İzumi küçük bir kıkırdama koyarken parmaklarını İtachi'nin parmaklarına kenetledi. Bunun üzerine ki genç öğretmenin de yanakları kızarmıştı.

"Yaşayacaksak beraber yaşayalım, öleceksek beraber ölelim değil mi?" Yüzündeki tebessümle başını yana eğerek sordu İzumi.

"Evet, öyle..." Kızın tebessümüne karşılık verirken cevapladı İtachi.

Ve en sonunda atladılar, birbirine kenetlenen parmaklarsa oldukları durum boyunca birbirinden asla ayrılmadı.

*************************************************************

"Dürüst olayım *hıçkırır* en başta bir beni öldürmeyi planladığını düşünmedim değil. *hıçkırır*"

İzumi sonunda kahkahayı patlatırken söyledi. Normalde komik bir şey söylememişti tabii ki ama şu an ikisi de körkütük sarhoş oldukları için-yani kafaları yerinde olmadığından- olur olmadık şeylere gülüyorlardı.

İzumi'nin sözleri İtachi boğazını temizleyip sesini biraz kalınlaştırıp biraz da titreterek cevap verdi:

"Oysa herkes, öldürür sevdiğini..." Yine ve yine güldüler ama İzumi devam ettirdi:

"Merhametli kişi bıçak kullanır çünkü bıçakla ölen çabuk soğur."

"Kimi de gözyaşı döker öldürürken..."

Sonunda nefislerine söz geçirip içmeyi bıraktılar ve oradaki manzarayı da görmeyi sağlayan bir banka oturdular. Dolunay, ılık bahar gecesinde arkadaşı güneşten aldığı ışığı yansıtıyor, güneşin uzaktan akrabaları yıldızlar da ona eşlik ediyordu. Vadideki iki dağın arasından sızan bu görüntü, gerçekten görülmeye değerdi.

İzumi, yanındaki yakışıklıya kafasına çevirdi. Kafası güzel olabilirdi ama ne yapması gerektiğini kavrayabiliyordu. Derin bir nefes alıp başının dönmesini hafifletmeye çalıştı.

"Hani bir duygu vardır ya; bir insanın bir insana karşı hissettiği, onu görünce kalbini hızlandıran, onun sesini dünyadaki en güzel melodi kabul ettiren, normalde bir sıkıntı olmadığı sürece kanı doğru yere gönderen damarlara yolunu şaşırtıp hepsini yanaklarına gönderen, vücudu havale geçirmediği hâlde yakıp kavuran, elini ayağını dolaştıran..."

"Aşk mı yani?"

"Aşk gibi ama bu aşktan daha bir yüksek seviye. Takıntılı olmak da değil, tam ortası. Aşktan daha yüce ama takıntılı olmak kadar korkunç değil, öyle bir duygu ki ne kadar satıra sığdırmaya çalışırsan çalış başaramayacağın bir duygu..."

"Öyle ki Japon Dil Kurumu bile bir karşılık bulamamış, ha?"

"Kesinlikle... İşte ben de bu tarif edilemez duyguyu sana karşı hissediyorum İtachi. Ne kadar anlatmaya yetmeyecek olsa da, en basit tabiriyle:

Seni seviyorum İtachi."

Kadının kahverengi irisleri, oğlanın siyah irisleriyle buluştu. İtachi, İzumi'ye yaklaştı ve alnına hafif ve zarif bir öpücük kondurdu.

"Ben de..." dedi, "Ben de en basit tabiriyle, seni seviyorum İzumi."

Aşkın Kimyası ~İtaİzu~Where stories live. Discover now