11

150 10 4
                                    

Sohbet hız kesmeden devam ederken Jungkook'un durgunlaştığını fark ettim. Yaslı olduğum bedeninin ısısının arttığını hissettiğimde elimi alnına koyup ateşini kontrol ettim.

"Jungkook ateşin var. Hadi gel yukarıya çıkalım."

Alnıma bir öpücük bırakıp tekrardan yüzüme baktı.

"Benim için geldiler. Şimdi bırakıp yukarı çıkmak ayıp olmaz mı?"

"Ateşin var diyorum Jungkook. Bir şey olmaz."

Jungkook'un itirazını dinlemeyip ayağa kalktığım gibi onu da elinden tutup kaldırdım.

"Gençler biz yukarıya çıkıyoruz. Jungkook'un ateşi var. İlaçlarını verip yatırmam lazım. Sabah görüşürüz."

"Tamam yenge siz rahatınıza bakın. Biz gideriz."

İlerlerken Lee Know'un sözleriyle duraksadım. Bence yarın sabah hep birlikte güzel bir kahvaltı edebilirdik.

"Kalın burda. Yarın hep birlikte kahvaltı ederiz."

Teklifimle birlikte Hyunjin iki elini yalvarırcasına önünde birleştirip arkadaşlarına döndü.

"Nolur kalalııım."

Bang Chan, Hyunjin'in haline gülümserken bana döndü.

"Tamam yenge kalırız. Biz buraları ayarlarız siz merak etmeyin. İyi geceler."

Jungkook da iyi geceler dileklerini diledikten sonra ikimiz el ele odaya çıktık. Odaya girince onu yatağa oturtup tişörtünü çıkartmasına yardımcı oldum. Ahh, bu görüntü.. Tanrım sen bana sabır ver. O hasta Minseo kendine gel. Bakma çocuğun baklavalarına.

"Sen yat ben ilaçlarını alıp geliyorum. Üstünü çok örtme."

Tam arkamı dönmüşken Jungkook'un bileğimi tutmasıyla duraksadım ve tekrardan ona döndüm.

"Gitmesen?"

"Söz veriyorum hemen geleceğim. Yatağa gir bekle."

Bileğimi bıraktıktan sonra koşar adım aşağıya inip ilaçlarını hazırlayıp suyunu aldım. Ben mutfakta bunlarla uğraşırken diğerlerinin neşeli sesleri geliyordu.

Aynı koşar adımlarla yukarıya çıktığımda Jungkook dediğimi yapmış yatağa girmişti. Yerinde doğrulmasına yardımcı olduktan sonra ilaçlarını da içirip tekrar yatırdım. Ateşini bir kez daha kontrol ettiğimde biraz daha iyi olduğunu gördüm.

"İyi öyle çok ateşin yok. En azından buz gibi havluyu değdirmeme gerek yok. Ama üstünü giyme, böyle yat."

Kendi üstümü değiştirmek için bavuluma ilerlerken kapıya ilerlediğimi düşünmüş olmalı ki sözleriyle beni durdurdu.

"Gidiyor musun? Sen burda yatmayacak mısın?"

Bavuluma ilerleyip pijamalarımı ararken onu yanıtladım.

"Burdayım merak etme. Üstümü değiştirip geleceğim."

Bavuldan beyaz şortlu, göbeği açık pijama takımlarımı çıkartıp odanın içi deki banyoya ilerledim. Hızlıca üstümü giyinip banyodan çıktım. Çıkarttığım kıyafetlerimi bavulun üstüne koyarken Jungkook'un bakışlarını üzerimde hissediyordum. İşim bittikten sonra onun yanına ilerleyip yatağa girdiğimde Jungkook'un titrediğini fark ettim. Kollarımı deniz kokulu bedenine dolayıp kafamı çıplak göğsüne yasladım.

"Kendini sıkma. Ateşin var o yüzden üşüyorsun. Gözlerini kapatıp uyumaya bak. Hepsi geçecek. Yarın daha iyi olacaksın."

Başımın üzerine öpücük kondurduktan sonra o da kollarını doladı bedenime. Çok kısa süre sonra da düzene giren nefes alışverişiyle uyuduğunu anladım. Ben de hemen ardından kendimi kahverengi okyanusun kollarında uykuya bıraktım.

KAHVERENGİ OKYANUS | JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin