10

229K 17.6K 18K
                                    

Bozukçalar - Ellerini Ruhumdan Çek

Soner bugün okula gelmemişti.

İkinci ders bitmiş, üçüncü dersin teneffüsüne girmiştik. Sabah geldiğimde sırasındaki eksikliği sınıfa girer girmez fark etmiştim. Her gün erken gelirdi, ben gelmeden o çoktan sırasına oturmuş ya uyuyor ya da kulağına taktığı kulaklıklarını eşliğinde camdan dışarıyı izliyor olurdu. Bugün okula gelince böyle bir manzarayla karşılaşamamıştım. Geçen senenin başından beri aynı sınıfta olsak da ilk kez bugün devamsızlık yaptığına şahit olmuştum.

Belki geç kalmıştır diye ilk dersin başlangıcına kadar gözüm hep kapıdaydı ama gelmemişti. Onun için okula geliyordum ve bugün okulun en sıkıcı günüydü.

Sıramda oturmuş bir sonraki ders yapılacak olan Coğrafya sınavı için notlarımı son bir kez gözden geçirirken ön sırada hissettiğim hareketlilikle kafamı kaldırarak gelene baktım. Emre'nin yüzü görüş açıma girdiğinde boş vererek notlarıma geri dönmüştüm. Ozan'ın aksine Emre'den nefret etmiyordum ama onu sevdiğim de söylenemezdi. Evet arkadaş sayılırdık, Emre sürekli benimle konuşmak için çabalardı veya bazı teneffüsleri birlikte geçirirdik ama ona karşı hiç içten davranamıyordum.

Özünde iyi birisi sayılırdı fakat Soner'e yaptıkları ona karşı bir adım atmamı engelliyordu. Bana veya Soner dışında bir başkasına zararını görmemiştim, daha çok Ozan'ın yanında gezen bir gölge gibiydi.

Emre'nin sorunu Ozan ile takılıyor olmasıydı ve benim onun çevresinde olan herkese karşı bir ön yargım vardı. Bu ön yargımın oluşmasında haksız olduğumu da düşünmüyordum.

"Sınava mı çalışıyorsun?" Emre'nin cevabını zaten kendi gözleriyle görebiliyor olmasına rağmen sorduğu soruya yavaşça kafamı salladım. Kendince konuşma başlatmaya çalışıyordu işte. "Ben hiç çalışmadım, birlikte çalışalım mı?"

Notlarımı önüne doğru ittirdim. "Ben yeterince çalıştım, sen istersen çalışabilirsin."

"Ben birbirimize soru, cevap yaparız diye düşünmüştüm." dedi kağıtları kendisine doğru çevirip üzerinde yazan notları okumaya başlarken. "Daha çok kendim okuyunca anlıyorum." diye cevap verdim. Bu söylediğim pek de yalan sayılmazdı. Biriyle karşılıklı soru, cevap yaparak çalışmak benim tarzım değildi ve bilgileri öğreneceğim varsa bile böyle yapınca kafama girmiyordu.

Kağıtları masaya bıraktı ve gözlerimin içine baktı. "Son günlerde bana karşı fazla soğuksun."

Bakışlarımı kaçırdım. Doğruydu, son zamanlarda normalden fazlasıyla daha mesafeliydim ona karşı. Eskiden de bir soğukluk olurdu ama şimdi daha da artmıştı. Hem Sonerle konuşup hem de onun okulda bu hâle düşmesine sebep olan kişiyle yakın olmak bana doğru gelmiyordu. Konu beni belki de hiç bağlamıyordu ama böyle düşünmekten alıkoyamıyordum kendimi. "Açık konuşacağım." dedim masaya yaklaşarak.

"Bana olan ilginin görebiliyorum." Bu konunun bahsi grupta açılmadan önce de farkındaydım. "Ama sana karşılık verebilecek bu yeryüzündeki son insanım."

Normalde bu dediğimi alaya alarak karşılık vermesi gereken Emre ciddi ifadesiyle yüzüme bakmayı sürdürmüştü. "Seninle ilgilenmiyorum." dedi hemen sonra. "Öyle bir izlenim vermiş olabilirim ama hayır seninle ilgilenmiyorum." Biraz duraksadıktan sonra ekledi. "En azından senin düşündüğün anlamda ilgilenmiyorum."

"Öyleyse bana yakın davranmaya çalışmanın amacı ne?" Madem ona karşı mesafeli olduğumun farkındaydı, benimle ilgilenmiyorsa neden benimle iletişimini kesmiyordu? "Beste seninle o anlamda ilgilenmiyorum," dedi iyice anlamamı istercesine. "Ama bu demek değil ki seninle arkadaş olmak istemiyorum."

İZLER KALIR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin