"Benim kollarıma zarar vermiyorsun, endişelenme."

Umutla bakan dolu gözleri Albayın çenesini -aşağıdan baktığı için yüzünü göremiyordu- bulan Taehyung, tek kolunu onun gövdesine sardı. Sarılıyordu işte kendince ama ne kadar başardığı muammaydı.

"Teşekkür ederim...ama yine de başka türlü taşısanız olur mu?"

Derin bir nefes aldı Albay, ardından kucağındaki bedeni hiçbir şey taşımıyorcasına döndürüp göğsüne yasladı. Taehyung ise hemen bacaklarını onun beline sarmış ve kollarını da boynuna dolamıştı. Kendini bebek gibi hissetmişti bir an, başını Albay'ın geniş omzuna yaslayıp gülümsedi. "Rahat."

"Koala gibisin."

Gayet ciddi bir ses tonuyla söylemesine rağmen Doktorun kıkırdamasına sebep olmuştu yine. Gerçekten tüm vücudu onunla temas halindeydi ve kalçasının altında birleştirdiği elleri de biraz gerilmesine sebep oluyordu, birini hiç bu şekilde taşımamıştı.

"Koala mı? Ben de daha önce sizin kadar güçlü bir tavşan görmemiştim. Şu omuzlara bakın...semsert."

Kaşlarını çatan Albay, Tanrısından sabır dilene diline az kalan yolu yürümeye devam ederken Taehyung başını kaldırdı ve baktı onun yüzüne gülümseyerek. "Şaka yapıyorum, alınıyor musunuz yoksa?"

"Alınmıyorum Doktor, sinirleniyorum."

Kucağında olduğu için yüzleri çok yakındı ve biraz geri çekilmesi gereken Taehyung iken o hiçbir şey yapmıyor ve başını eğerek gülümsüyordu. Gözlerini hızlıca kırpıştırıp başını yan tarafa çeviren Albay ise onu görmemeye çalışıyordu elinden geldiğince. Tabii bu olay çok da uzun sürmemişti çünkü birden sol yanağında hissettiği dudaklarla panikleyip kollarını açtı ve Doktoru yere bıraktı, şaşkına dönmüştü. Elini yanağına götürüp kaşlarını çatarak yere yığılmak üzere olan bedene baktı.

"Sen ne yaptığını zannediyorsun?!"

Taehyung artık bacaklarında dengede kalacak gücü bulamadığı için kalçasının üzerine yere düştü ve başını öne eğdi suçlu hissettiğinden dolayı. Ne diye kızmıştı ki şimdi?

"Sana söylüyorum! Sarhoşluğun da bir sınırı var, dikkat et hareketlerine."

"B-ben...siz öyle yana dönünce öpücük istiyorsunuz...sanmıştım."

Duyduğu şeyler gözleri irileşip dudakları hayretle aralanan Albayın dili tutulmuştu. "H-hayır, yani nasıl böyle bir şey algılayabilirsin? Yüz yüze kalmayalım diye çevirdim ben başımı." Dedi şaşkın ve biraz da sinirli bir ses tonuyla.

Yerdeki sarhoş doktorun aniden ellerini yüzüne kapatıp sesli bir şekilde ağlamaya başlamasıyla ise hızlıca etrafı kolaçan etti Albay. 'Sizi öptüğüm için çok özür dilerim.' 'Birini nasıl izni olmadan öperim.' diye diye bağırdığı ve öpücük kelimesini çok sık kullandığı için paniklemişti. Ne yapacağını bilemez halde onu susturup sakinleştirmeye çalışmış fakat basarız olmakla kalmayıp sesin daha fazla yükselmesine sebep olmuştu. Son çare olarak istemese de onu koltukaltlarından tutup kucağına aldığında anca susturabilmişti.

"Tanrım...bebek mi bakıyorum ben?"

"Özür dile-hık, özür dilerim."

"Yeter artık. Vurmadın ya, özür dileyip durmayı kes."

Burnunu çekip başını yasladığı omuzdan kaldıran Taehyung, dolu gözlerle baktı Albayın gözlerine. "İlk öpücüğünüz müydü?"

"Ne?"

"Çok gerildiniz, ilk defa mı öptü sizi birisi?"

"Saçmalamayı kes de uyu Doktor. Eve geldik sayılır."

near here |taekook✔️Where stories live. Discover now