2.Küçük Kumar

Depuis le début
                                    

......

Oyun böyle devam etti ve şuan çok az bir kart sayısı farkı ile Kenan benden öndeydi, Selim kart sayısı olarak bana yetişmek üzereydi ve gene ok az bir kart sayısı farkı ile Ali onu takip ediyordu; oyun buraya kadar yeterince heyecanlıydı ve bir o kadarda çekişmeli çünkü kazanan kişi 1.500.000 dolar alacaktı ve bu rakam hiç az değildi aynı şekilde kimse 500.000 dolar kaybetmek istemiyordu ve bu da oyunun neden çekişmeli olduğunu açıklıyordu.

O sıra Ali 4'üncü viskisini, Samet ise 3'üncü votkasını içiyordu. Kenan ise sadece su içmişti ve bu şaka değildi. Belki alkol kullanımıyordur sonuç olarak herkes kullanmak zorunda değil , benise sadece bir bardak şarap içmiştim ve başka bir şey içmemiştim çünkü bir oyun oynarken yarı sarhoş olmak bana dezavantaj olurda bir de bünyem masadakiler kadar sağlam değildi ve çok çabuk sarhoş olabiliyordum.

Son tur da ise ortadaki kart maça 4'lü idi; bana gelen kartlar da 1'li kupa, 9'lu maça, 7'li kupa ve kız sinek çıktı. Oyun başladı ilk olarak gene Selim başladı, 5'li sinek attı ondan sonra Ali 8'li karo ve sıra tekrar Kenan'a geldi o ise gene aynı şeref yoksunluğunu yapıp 8'li sinek atıp ortadaki kartları aldı ve ben de kimsenin bilmediğini düşünerek Kenan'a İtalyanca ve biraz sesli bir şekil de şerefsiz dedim ve Kenan hafifçe kulağıma eğildi, ilk başta bu hareketine bir anlam veremedim ama bir anda "Yoksa haddimi gene mi aştım?" Dediğinde yüzümü ona çevirdim ama az önceki pozisyonundan ötürü yüzlerimiz birbirine çok yakın durdu, biraz geriye çekildim "Yoksa başka biri i haddini aştı?" Diye başka bir soru daha yöneltti ama ona cevap vermedim ve kartlarıma bir göz attım ve kupa 1'i attım.

Selim de karo 2 attı, Ali ise sinek 2 attı ve kartları aldı; ben de bir saniye bile olsa Kenan'a döndüm ve tekrar önüme döndüm. Yüzümde hafif bir sırıtma oluştu ve Kenan en sonunda masaya maça 3 attı ve yüzümdeki sırıtış büyüdü kupa 3 atıp pişti yaptığımda Selim ofladı, Ali ise "Bu oyunda şans gençlerden yana sanırım," dedi ve herk ikisine de baktım "Benim için çok kolay rakiplersiniz beyler," dedim ve cevabım hiç gecikmedi "Bir pişti sizi bu kadar heveslendirmesin küçük hanım," dedi Ali bana "Daha puanlar hesaplanmadı Laila Hanım, bence de çok heveslenmeyin," dedi Selim ve "Bu oyun şans sizin yanınızda yoksa benim için kolay lokmasınız," diye devam etti ben ise o sıra da kendime bir bardak viski söylemiştim "Hafife alabileceğiniz bir rakip olduğumu sanmıyorum," dedim ve durdum çünkü viskim gelmişti ve viski şuan için onunla sohbetimden daha önemliydi. "Çünkü sizin gibi çok rakip gördüm, hatta sizden iyilerini bile lakin bana karşı çok şansları olmadı," dedim ve viskimden bir yudum aldım "Ayrıca işinizi şansa bırakmanızı önermem," dediğimde onun yerine bana cevap veren Kenan oldu. "Her konu şansa bırakılmamalı Laila Hanım lakin şuan oynadığımız bir şans oyunu ve siz bize işinizi şansa bırakmayın diyorsunuz," dedi ve o da kendine bir bardak beyaz şarap söyledi.

"Şansa inanır mısınız Kuvars Bey?" Diye bir soru yönelttim ona biraz gerildi "Sanırım evet ve Kuvars yerine Kenan'ı kullanmanız beni daha mutlu eder," dedi "Kusura bakmayın bir anda ağzımdan çıkıverdi," dedim viski bardağı ile oynarken. Sadece başıyla beni onayladı ve oyun devam etmeden önce "Siz şansa inanır mısınız," dedi Kenan, biraz düşündüm ve "Hayır, inanmam şansa." Dedim. En son kartlar bitti ve puanla toplanmaya başladı; Ali gereksiz bir gerilim içindeydi, Selim ona göre daha rahattı. Kenan ise onun ne durumda olduğu hakkında bir bilgim yoktu çünkü ona doğru dönüp bakmadım ve neredeyse ona Kuvars dediğimden beri dönüp bakmadım ama onun bana baktığını hissediyordum. "Her kim kazanırsa kazansın onu tebrik ederim," dedi Selim, Ali onu başıyla onayladı ben ise ikinci viski bardağı ile oynamaya devam ettim; Kenan ise bir kaç mırıltı çıkardı saat gece yarısı olmuştu ve herkes yüksek ihtimalle yorgundu. En son puanlar toplanmış olmalı ki bir çalışan yanımıza geldi "Toplanan puanlara göre Kenan Bey birinci," dedi sonra hepimize tek tek baktı ve ben de en sonunda Kenan'a döndüm yüzünde az önceki neşesi ve sıcak kanlılığı yoktu; gözleri boş bir şekilde masaya bakıyordu yüksek ihtimalle dalmıştı ve söylenenleri duymamışı bile.

Onu çok hafif bir şekil de dirseğim ile dürttüm ama masaya bakmaya devam etti sonra onu biraz daha sert dürttüm ve bir an yeni uyanmış gibi kafasını hafifçe iki yana salladı ve vücudunu dikleştirdi "Tebrik ederim Kenan Bey," dediğimde Selim ile Ali de bana katıldı Kenan kısaca teşekkür etti ama Selim'in yüzündeki küçümseyici bakışlar bir türlü geçmemişti, kendini bir halt sandığı ortadaydı, Ali ise daha sıcak bakıyordu ona.

Sonra yavaş bir şekil de sandalyeden kalktım, "Çalışanlardan biri size paranızı teslim eder," dedim ve bana döndü kaşlarını çattı ama hiç bir şey söylemedi, ben ise onu baştan ayağa bir daha süzdüm "Herkese iyi geceler," dedim ve Selim ile Ali de bana iyi geceler dedi ama Kenan her hangi bir şey söylemedi. Ben de kumarhaneden çıkıp arabama bindim ve eve varana kadar gözlerimi kapalı tuttum, eve varınca üstümü değiştirip, kısaca bir bakım yapıp yatağa girdim.

Tam o sırada kapı çaldı , yataktan çıkıp kapıya doğru gittim ve kapıyı açtığımda yer de duran orkidelere baktım, orkidelerin içinde ise bir zarf vardı; çiçekleri içeri aldım ve çalışma odama götürdüm. Zarfı açtığımda ise maça işareti olan bir kart ve çekle karşılaştım, çekte 500.000 dolar para vardı kartta ise 'Sizin gibi güzel bir kadından para almak istemem, lakin benimle yemeğe çıkmayı kabul ederse çok memnun olurum," yazıyordu ve altında 'K. Kenan Kılıç' yazıyordu.

Sonra telefonuma bir mesaj geldi açtığımda bir parfüm şişesi görseli vardı, sırıtarak telefona baktım ve onu telefonuma Kuvars diye kaydettikten sonra cevap yazdım;

Laila: Haddinizi aşıyorsunuz.

Kuvars: Haddinizi aşmadan hayatın tadını çıkaramazsınız.

Laila: Bu konuda size çok katılmıyorum.

Kuvars: Merak etmeyin, zamanla kayılacaksınız. Neyse cevabınız nedir?

Laila: Net bir cevabım yok şimdilik ama size geç olmadan cevabımı vereceğim.

Kuvars: Onda ne şüphe!

Kuvars: Evet diyeceğinizi umuyorum.

Kuvars: İyi geceler.

Her hangi bir cevap yazmadım ve telefonu kapattım, zaten görüldü özelliği kapalı olduğundan pek bir sorun çıkmazdı.

Yatağa girdim ve uykuya dalmayı bekledim ama bu telefonumun çalmasıyla imkansız hale geldi, çünkü duyduğum o şeyden sonra uyuyabileceğimi sanmıyordum. Üstüme hızlıca bir eşofman takımı giyip dışarı fırladım.

Bu bölimü beğenmişsinizdir umarım

İskambil MaçasıOù les histoires vivent. Découvrez maintenant