24. Bölüm

2.4K 238 249
                                    

Medya sağolsun tatlı krizi geçirdim

⚠️Diyabet hastalığı warning⚠️

Not: aşklarım önceki bölüm diğer bölümlere göre daha az oy aldı :(  lütfen oy vermeyi eksik etmeyinn <3

Chan;

"4 tane daha çek." dedim haykırarak birlikte uno oynadığım Minho'ya.

"Hyung dua et büyüğümsün yoksa kötü olurdu." dedi tıslarcasına. Bense karşısında öküz gibi anırıyordum. Tam o sırada kapı çalındı. Önce kaşlarımı çatarak Minho'ya baktım.

"Birini mi çağırdın?" dedim. Olumsuz anlamda kafasını sallayınca şüpheyle ayağa kalkıp kapıya gittim. Bu saatte kim gelmiş olabilirdi ki.

Bir kaç saniye kapının önünde düşündükten sonra yavaşça açtım. Gördüğüm görüntüyle gözlerim büyümüştü. Lix sırtında bir çantayla ağlarken eliyle gözlerini siliyordu. Hemen içimi kaplayan endişeyle onu içeri aldım.

"Ne oldu?" dedim korkuyla. Ağlamaktan cevap veremiyordu. Öyle içli içli ağlıyordu ki benimde ağlayasım gelmişti. Ciddi bir şey olduğu belliydi. Sırtından tutarak onu salona götürdüğümde Minho da benimle aynı tepkiyi vermişti. Hemen koltuğa oturup hıçkırmaya devam etti.

"Noldu ya gece gece?" dedim tekrar. Yine cevap gelmeyince bıkkınlıkla derin bir nefes aldım. Bu çocuğu ağlarken görmek içimi yakıyordu.

"Lan yoksa o Hyunjin piçi bir şey mi yaptı." diye çıkıştı Minho sinirle ayaklanarak. Zar zor 'hayır' anlamında kafasını sallayınca yerine geri oturdu.

"Tamam, önce sakinleş. Sonra açık açık anlat her şeyi." dedim ortamı sakinleştirmek için. Ardın sarışın bir kez daha gözlerini silip derince nefes alıp verdi. Şimdi daha iyi görünüyordu.

"Bir kaç gün burda kalsam olur mu?" dedi titrek ve yorgun sesiyle.

"Sormana bile gerek yok Lix'im. Ama önce nedenini açıklasan da çözüm bulmaya çalışsak." dedim onu göğsüme bastırarak. Benim konuşmamdan sonra tekrar gözyaşları içine boğulmuştu.

"Benim derdime çözüm yok Hyung." dedi hıçkırarak. Bir süre sarıldıktan sonra geri çekildi.

"Ulan kesin o mal bir şey dedi değil mi?!" dedi Minho tekrar ayaklanarak. O sırada Felix daha çok ağlamaya başlayınca sinirlerim zıplamıştı.

"Lan otur bi sende oturduğun yerde! Çocuğun yarasını deşip durmasana." Birden kapı alacaklı gibi bir yandan çalıp bir yandan vurulunca sıçramıştım. Minho kapıyı açmaya gidince onu durdurup kendim gittim. Çünkü eğer kapıdaki düşündüğüm kişiyse olay çıkarırdı. Sakince kapıyı açtığımda benim tam tersim endişeli suratla karşılaşmıştım. Düşündüğüm kişiydi.

"Fe...Felix burda mı?" dedi nefes nefese.

"Burda." dediğim an içeri girmeye çabalayınca kolumu kapıya koyup girmesini engelledim. Belli ki aralarında kötü bir şey olmuştu. Eğer karşı karşıya gelirseler daha çok birbirilerini kırabilirdi. Bu yüzden ne olduysa olsun ikisinin de sakin bir kafayla konuşmaları lazımdı.

"Hyunjin... şu an senle görüşmek isteyeceğini hiç sanmıyorum." dedim sakince. O ise beni itmeye çalışıyordu.

"Çekil hyung! Onunla konuşmam lazım." dedi yurttaki herkesin duyabileceği bir şekilde.

"Hyu-"

"FELİX!! GEL BURAYA KONUŞALIM LÜTFEN!!" En sonunda onu sertçe ittirdim. Afallayınca kendine gelmişti.

Dance With Me | HyunlixKde žijí příběhy. Začni objevovat