25. Bölüm

2.6K 245 289
                                    

Aşkımsular oy vermeyi unutmayın (dilenci değilim sadece bi oy abla)

Felix;

Saat dört gibi anca eve varmıştık. Uykusuzdum ve kapanan gözlerimi zorlukta açık tutuyordum. Yanımda ki uzun sarışın ıslak eşofmanının cebinden anahtarı çıkarıp kapının deliğine soktu. Aslında Chan hyunglarda kalmak istiyordum ama o evin anahtarı bende olmadığı için zili çalarak onları uyandırmak istemiyordum. Bu yüzden mecburen burada kalacaktım.

Kapıyı açıktan sonra ikimizde girdik. Buz gibi esen rüzgar sağolsun fazla ıslak değildik. Yine de duşa girmemiz lazımdı, nasılsa deniz suyu tuzludur.

"Önce sen gir banyoya." dedim Hyunjin'e. İtiraz etmedi ve banyoya girip kapıyı kapattı. Bense hala nemli olduğumdan bir yeri ıslatmamak adına ayakta dikelerek onu bekledim.

Çok sürmeden çıkınca onun ardından hemen ben girdim. İçerideki sıcak sudan dolayı buharlanmış olan aynayı elimle sildikten sonra bir süre kendime baktım. Gerçekten solmuş görünüyordum. Tabii ölümden dönen biri olarak bu normaldi. Şu zamanlar pek fazla adam akıllı yemek yemediğin içinde zayıflamış duruyordum. Kendimi toparlamalıydım. Nasılsa ben bir ünlüydüm ve güçlü görünmeliydim.

Küvette Hyunjin'in yıkanmış olduğu suyu boşaltıp temiz su için musluğu açtım. Bazılarınız diyebilir 'fatura denen bir şey kanka' diyebilirler. İstediğim gibi suyu kullanıyordum çünkü faturayı şirket karşılıyordu. Zaten o adamı da fazla sevmediğim için sürekli ona fatura ödettiriyordum.

Küvet dolmaya başlarken üstümdeki ıslak kıyafetleri çıkarıp çamaşır makinesinin içine attım. Küvet yeteri kadar dolduğunda suyu kapattım ve önce sol bacağım olmak üzere iki bacağımı da içine soktum. Ardından küvetin içine oturup derin bir 'oh' çektim. Buzdan farksız olan tenim sıcak suyla temas ettiği an tüm gerilen kaslarım gevşemişti. Günün yükünü üstümden atmıştım.

Şampuanı önce elime, sonra da saçlarıma sürüp iyice köpürttüm. Ardından suyla duruladıktan sonra pembe lifimi alıp üstüne vücut jelini döktüm. Her yerimi güzelce ovduktan sonra durulandım. Küvetten kalkıp hemen yanıbaşımda duran havluları alıp birini saçlarımı diğerini de vücuduma sardım. Banyodan çıkmadan önce küvetin tıpasını açıp tüm suyu boşalttım.

Ardından hızlı adımlarla odama girdim dolabımdan giyeceğim kıyafetleri çıkardım. Altıma kısa, beyaz bir şort, üstüme de bebek mavisi bol bir tişört giydim. Tişörtün bolluğundan altımdaki şort görünmüyordu ve bu tatlı duruyordu.

Kurutma makinesiyle ıslak saçlarını kuruttuktan sonra adımları Hyunjin'in odasına yönlendirdim. Çıplak ayaklarımı zemine vura vura kapının önüne geldim. Girmeden önce seslendim "Hyunjin! Girebilir miyim."

"Gel!" İçeriden gelen komutla kapının kulpunu aşağı doğru indirdim. Kapıyı araladığımda yatağının üstünde otururken telefonla ilgilenirken göz göze geldik.

"Benim telefonum üst katta kaldığı için onlara yazamıyorum. Acaba Chan hyung'a burda olduğumu ve beni göremezse endişelenmemesi gerektiğini söyler misin."

"Söylerim." Başımı sallayıp odadan çıkacakken arkamdan seslendi "Felix!" Durdum ve arkama baktım. Yataktan kalkıp yanıma doğru adımladı. Gittikçe yakınlaşırken istemsizce geri adım atıyordum. Bir adım... bir adım daha derken sırtımın duvara yaslandığını hissettim. Uzun boyundan dolayı bana yukarıdan bakarken bense sertçe yutkunmuştum. Birden nedensiz bir gerilim oluşmuştu atmosferde. Göğsüm hızla inip kalkarken büyük ellerini ince belime yerleştirdi.

"Seni kırdığım için özür dilerim. Seni bu kadar seviyorken, üzmek isteyeceğim en son şey bile olamaz." Sesinde öyle sakin ve yumuşak bir ton vardı ki adeta eriyecektim. Eğer kendimi bu durumdan kurtarmazsam onun bu güzel bakışları karşısında gerçekten yok olucaktım.

Dance With Me | HyunlixWhere stories live. Discover now