30. Bölüm

2K 171 141
                                    

Dokuz gündür yb atmama pozu 💁🏻‍♀️


"Kalpten götürüyordun bizi Hyunjin. Özellikle bu zavallı çocuk ağlaya ağlaya bir hal oldu." dedi Chan hyung beni ima ederek.

"Sorma oğlum. Çocuk lavabodayken üstüme bayıldı üzüntüden." dedi Changbin. O sırada bense rahatsızca kıpırdanıyordum. Nedeni ise beş kişi göt kadar koltuğa oturuyorduk. Gerçi oturmak denmezdi. Benim götümün yarısı dışardaydı.

"Minjeong'a noldu? Yakalandı mı?" diye sordu Hyunjin. Sorusunu Minho yanıtlamıştı "Bilmiyoruz. Ama onu bir tek düşüreyim napıcam seyredin." dedi dişlerinin arasından tıslayarak.

"Sana gerek kalmaz hyung. O kendini şu an öldü saysın zaten." dedim. Ama bunu derken hiç olmadığı kadar ciddi bir ifadece vardı yüzümde. Çünkü şaka yapmıyordum. Onu öldürecektim.

"Saat çok geç oldu. Chanbin, Jeongin siz gidin artık." dedi Hyunjin dedi perişan olmuş gibi görünen ikiliye.

"Olmaz hyung. Seni yalnız bırakamam." dedi isminin Jeongin olduğunu öğrendiğim tilki çocuk.

"Ama hyungunu da üzmek istemezsin değil mi İnnie? O yüzden şimdi eve git ve uyu. Changbin sende git." diye ısrar etti sarışın. İkiliyse daha çok itiraz edecek gibi görünmüyordu. Bu yüzden veda edip odayı terk ettiler. Az da olsa koltuktaki sıkışıklık azalmıştı ve daha rahat etmiştim. En azından götümün hepsi koltuktaydı.

"Ne zaman taburcu olacağım ben?" dedi Hyunjin.

"Tam bir bilgi verilmedi ama büyük ihtimalle 2-3 gün sonra çıkarsın." dedim buruk bir ses tonunda. Ardından beni motive etmek adına konuştu "Merak etme. Ben hemen iyileşeceğim ve en kısa sürede eve geri döneceğiz." dedi güven dolu bir tebessümle. Onun gülümsemesini görünce benimde istemsizce dudaklarımın kenarlarında bir yükselme olmuştu.

"Bir de saat çok geç oldu. Artık eve gidip dinlenin." dedi Hyunjin. O sırada hepimiz itiraz etme moduna geçiş yapmıştık bile.

"Olmaz Hyunjin. Seni yalnız bırakamayız." dedi Chan hyung anlık yükselmeyle. Ardından Minho da onu onayladı.

"Hadi ama hyung. Yarın şirkete gideceksiniz, erken kalkmalısınız. Bir an önce eve gidin."

"Ama yanında sana yardım edecek birinin kalması lazım." dedi Minho. O anda konuşma sıram geldiğini anladım "Ben kalırım!"

"Banane! Felix kalıyorda ben neden gidiyorum." diye söylendi Minho çocuk gibi kollarını göğsünde birleştirerek. Hyunjin onun bu çocuksu tavırlarına güldükten sonra yanıtladı "Hadi. Üzmeyin beni, ve eve gidin."

Chan hyung ısrar etmenin faydasız olduğunu idrak edince asık bir suratla veda etti ve Minho'yu da kolundan sürükleyerek odadan ayrıldılar. Sonunda ikimiz yalnız kalmıştık. Koltuktan kalkıp benim için boş bıraktığı yataktaki dar yere uzandım. Ardından kafamı göğsüne yaslayıp derin bir iç çektim.

"Seni çok özledim." dedim küçük bir çocuk gibi çıkan sesimle. Bana kıkırdadıktan sonra konuştu "Saatlerdir beraberiz ya." Anında kaşlarımı çatarak hafifçe omzuna vurup cevapladım "Ya salak! Öyle demiyorum. Seni öpmeyi, sarılmayı özledim." dediğimin hemen ardından dudaklarıma bir öpücük kondurdu.

"Bebeğim beni özlemiş öyle mi? O zaman gel." dedi bacağının üstünü patpatlayarak. Bu kucağıma gel demek oluyordu sanırım.

"Olmaz! Zaten bir yerini incitirim diye dokunmaktan bile kaçınıyorum." Kısaca göz devirmenin ardından aniden beni kucağına aldı.

"Senden gelecek acı benim için bir zevktir çillim." dedi çapkın bir tavırla.

"Narsisttin, şimdi de mazoşist mi oldun?"

Dance With Me | HyunlixWhere stories live. Discover now