21

2.8K 277 689
                                    

Annesi, annesini bırakmıştı. Adımlarını evden ayırırken iki parçaya bölünmüştü resmen. Gerçek anlamda bir tarafı orada bir tarafı ise Felix'in yanında hissediyordu.

Ailesini bırakıp ona gitmesi ona ihanet gibi gelse de annesi ona yine de anlayış göstermişti. Dizlerinde çaresizce aşk acısı çeken yavrusuna nasıl dayanabilirdi?

Onu teselli etmek için tüm bildiği güzel kelimeleri kullansa da gerçek ortadaydı. Hyunjin ve Felix yasak bir aşktaydı.

Ne polisler, ne maskeliler, ne ailesi, ne de başka bir şey. Kendi aşklarından kaçmaları gerekti. Çünkü birbirine olan aşkları tüm yolları görmezden gelmelerine yetiyordu.

Eğer Hyunjin ona aşık olmasaydı, evinde her zaman ki hayatına döner, önüne bakardı. Felix ise aşık olmasaydı, onu gözünü kırpmadan diğerleri gibi öldürür, son dediği cümle de ise onu kırk parçaya ayırırdı.

Ama aşk bazen tüm kusurları örter. Bahsederler ya aşık insanın gözündeki o perdeden. Kör eder o insanı. Ne canı ne de başka bir şeyi. Ve bu Felix ve Hyunjin'in aşkı gibi kısa bir süre de olduysa çok daha tehlikelidir.

Ama Hyunjin kör eden o perdeyle önünü görmeye kendini adamıştı.

Evini geride bırakıp annesiyle konuştu ve kendisine dikkat edip ölmeyeceğine, bir gün geri döneceğine dair söz vermişti.

Onun için annesini de bırakmıştı. Nasıl bir kara sevdaydı bu? Çaresiz sevdiğini ve kırık kalbi onarmaya gidiyordu o gün.

Ama beklenmedik bir şekilde başına gelecekten habersizdi.

Evini geride bırakmış, baya uzaklaşmıştı. Jin Hyung dan aldığı konumla haritadan takip ederek taksiyle oraya gitmeyi düşünüyordu. Bu yüzden bir taksi durağında elindeki küçük valizle taksi bekliyordu.

Taa ki üç tane garip maskeli adamları koşarken görene kadar.

Bunlar, bunlar evet. Bunlar Felix'in adamlarıydı! Yine bir işin başındalardı. Bir adamı kovalıyorlardı. Daha sonra yakalayıp yere yatırdılar arkasında olan bir zarfı aldılar ve adamı yerde bırakıp ondan hızlı adımlarla uzaklaştılar.

Hyunjin ise onun tarafına doğru yürüdüklerini görünce kendini gizlemek için arkasını döndü. Üç maskeli park etmiş oldukları motorlarına doğru giderken tam o anda Hyunjin'in taksisi geldi.

Hyunjin hemen eğik kafasıyla taksiye bindi.

Taksici gideceği yere telefonuyla bakarken bir anda maskeliler şoförün koltuğuna doğru yaklaştı ve sertçe kapısını açtı.

"Gelin şu taksiyi alalım şuan motorların tekeriyle uğraşacak vaktimiz yok."

Şoföre biraz daha yaklaştı ve beyaz gömleğinin yakasından tutup aşağı attı.

"Hey! Napıyorsunuz be siz!"

Şoför koltuğuna oturan maskeli adam kapıyı kapattı ve diğerlerinin binmesini bekledi.

O sırada Hyunjin ne yapacağını bilemiyordu. Eli ayağı titremeye başlamıştı. Arabadan kaçıp gitse yüzünü göreceklerdi. Bu yüzden arka koltuğun yerine kendini sıkıştırdı.

Normalde üç kişinin binmesini beklerken sadece ikisi bindi ve taksiyi çalıştırdıkları gibi oradan uzaklaştılar.

Araba ilerlerken nereye gittiklerini bile bilmediği bir yere gideceğini bilen Hyunjin sessiz olmaya çalışıyordu bir yandansa ne yapacağını bulamıyordu.

Selfish | Hyunlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin