43

1.8K 158 105
                                    

Sabah gözlerimi açıp yatağımın karşısında duran pencereden dışarıya bakınca havanın daha tam aydınlanmadığını görmüştüm. Gözlerimi tekrar kapatıp biraz daha uyumaya çalışsam da bu konuda pek başarılı olamamıştım. O yüzden mecburen yataktan kalkıp bir süre kendime gelmeye çalıştıktan sonra duş almaya karar vermiştim. Dolabımda evin içinde rahatça giyinebileceğim bir kaç parça kıyafet seçip yatağın üzerine bırakmıştım. Daha sonra havlumu alıp duş almak için banyonun yolunu tutmuştum. Saat daha sabahın altısı bile olmamıştı ama sanki deli sikmiş gibi sabahın köründe uyanmıştım. Bu yüzden kendime aşırı sinirliydim. İnsan kendine sinirlenir mi demeyin çünkü sinirleniyor. Banyoya gelince havlumu kapının arkasına asmış küvetin dolması içinde suyu açmıştım. Küvet dolmaya başlarken ben de soyunmaya başlamıştım. Soyunduktan sonra çıplak bir şekilde küvetin önünde durmuş küvetin dolmasını bekliyordum. Küvet dolunca içine girmiş bir süre öylece içinde uzanmış ve kendime gelemeye çalışmıştım. Bugün benim için çok zor geçecekti. Gerçi bunu hak etmiştim. Üzüntüden kalbim kurusa da bunu gerçekten hak etmiştim. Kadının yanında iki arkadaşı gidiyor işte benim ne işim var orada. Gerçi hadi ben aşığım bu kadına hayır diyemiyorum ya o, o neden beni peşinden sürükleyip duruyor ? Gerçekten artık hayatımı sorgulamaktan bile yorulmuştum.

Bir süre daha öylece bu durumu sorguladıktan sonra iyice yıkanıp banyodan çıkmıştım. Odama geldiğimde iyice kurulanıp kıyafetlerimi giyinmeye başlamıştım. Kıyafetlerimi tamamen giyinince babam acaba gelmiş mi diye gidip odasını kontrol etmiştim ama yine gelmemişti. Babam son zamanlarda bu eve gelmeme durumunu baya arttırmıştı.
Babam da olmayınca kendimi iki katı yalnız hissediyordum. Sanki herkes beni terk etmiş gibi. 'Salak niye gidip kendini üzüyorsun biraz kendini düşün' diyecek tek bir kişi bile yoktu yanında. Her şeyi boş verip bir şeyler yemek için mutfağa gitmiştim. Dolabı açıp kahvaltılık bir kaç şey bırakmıştım masaya, içmek içinde bir bardak şeftali suyu doldurup masama oturmuştum.

Az da olsa bir şeyler yedikten sonra yediklerimi toplamak için ayaklanmıştım. Masayı tamamen toplayınca ise rahatlamıştım. Daha sonra oturmak için oturma odasına geçince sanki binlerce kilo taşıyormuşum gibi kendimi koltuğun üzerine atıp bir süre öylece orda oturmuş daha sonra oturmaktan sıkılınca uzanmıştım. Biraz telefonla uğraşmış telefonun sol üst köşesinde duran saate gözüm takılınca da buluşma saatine az kaldığını görmüştüm. Müdüre hanımdan gelen mesaj bildirimi de bunu doğruluyordu zaten.
.
.

Derya🧡 : Günaydın melisacım nasılsın

Melisa : iyiyim efendim siz nasılsın

Derya🧡 : İyiyim canım sağ ol yarım saat sonra gelicem haberin olsun diye mesaj atmak istedim

Melisa : tamam efendim siz gelinceye kadar ben hazır olurum.

Derya🧡 : tamam canım
.
.

Attığı son mesajı gördükten sonra odama geçip hemen hazırlanmaya başlamıştım. Dolabımı açıp giyinmek için siyah kot bir şort seçmiştim üstüme de siyah bir crop onun üstüne de ince beyaz bir gömlek seçmiştim. Hemen saçımı düzleştirdikten sonra kıyafetlerimi giyinmiştim. Ardından hafif bir makyaj yapmış saat, kolye ve yüzüklerimi taktıktan sonra da hazır olmuştum. Parfümümü de sıkıp odamdan çıkmış müdüre hanımı beklemek için oturma odasına geçmiştim. Aradan bir kaç dakkika geçtikten sonra kapı çalmıştı. Oturduğum yerden kalkıp kapıyı açtığımda tüm güzelliğiyle müdüre hanımı karşımda görmüştüm. Gerçekten çok güzeldi her gördüğümde bunu söyleyip duruyordum. Her gördüğümde hayran hayran donup kalıyordum ama elimde değildi cidden çok güzeldi.

" Dünyadan melisaya "

" Buyrun efendim "

" Hazır mısın "

" Evet efendim "

" Üstünde ki çok kısa sanki bir an evde giyidiğin şort falan sandım "

" Yok efendim dışarı çıkmak için giyindim "

" Hmm neyse hadi gel bakalım "

" Çantamı alıp geliyorum " diyip gidip çantamı almış ve evden çıkmıştım. Evi kilitleyip anahtarı çantama koyduktan sonra arabaya binmek için müdüre hanımı takip etmeye başlamıştım. Az önce beni kıskandı mı yoksa ben mi yanlış anladım. Arabanın önüne gelince iki arkadaşının da arabada olduğunu gördüm ikiside arkaya binmişti. Müdüre hanım ise ön kapıyı açıp

" Hadi melisaaa " demişti. Ben de kendime gelip hemen arabaya binmiştim. Neden önde oturuyordum. Bu durum bana baya tuhaf gelmişti. Arabaya oturduğum gibi arkada oturan biri yirmi küsürlerde olduğunu tahmin ettiğim kadın ve müdüre hanımla yaşıt ama onun kadar genç durmayan bir kadın hemen benimle konuşmaya başladılar.

" Merhaba melisacım ben simge" demişti diğerine göre daha genç ve güzel olan kadın

" Merhaba melisacım ben de nil" demişti yüzünde koca bir gülümsemeyle.

" Merhabalar efendim tanıştığımıza memnun oldum " dedim ismimi söyleme gereği duymamıştım çünkü ismimi zaten biliyorlardı.

" Ne efendimi yaa adımla hitap et bana efendim ne " dedi nil hafifçe tebessüm ederek onun ardın diğer arkadaşı konuşmaya başlamıştı

" Aynen ya bir an kendimi patronun falan zannetim " dedi kendince espiri yaptığını sanıp gülen simge. Onlar konuşurken müdüre hanım araya girip

" Melisa böyle işte hep resmi maalesef "

" Sus sus kızı böyle sen alıştırdın kesin diktatör müdür " demişti simge nil ise bu söylediğine gülmüştü ben ise konuşma ihtiyacı duyup konuşmaya başlamıştım

" Hayır müdüre hanımın bir suçu yok müdür hanımın dediği gibi ben biraz resmi biriyim " dedim kendi çapımda müdüre hanımı koruyarak

" Müdürüne de laf söyletmiyor " demişti simge. Bu söylediği müdüre hanımın hoşuna gitmiş olsa gerek bana doğru dönüp gülmüştü. Müdüre hanım arabayı çalıştırmış yola koyulmuştu. Herkes kendi arasında konuşmaya dalmışken ben de arabanın camından yolu seyretmeye başlamıştım. Arada bir beni de sohbete dahil etmeye çalışıyorlardı ben de sordukları ya da söyledikleri şeylere cevap verip daha sonra susup camı izlemeye devam ediyordum. Aslında böyle davrandığım için kendime kızmıştım sanki zorla getirmişler gibi davranıyordum. Ama ne yapayım utanıyordum daha önce tanımadığım insanlarla aynı ortamda bulununca kendimi huzursuz hissediyordum. Biraz daha yol gittikten sonra gelinlikçilerin ardı arkasına sıralandığı bir caddeye girdik. Böyle bir cadde olduğundan bile bir haberdim. Gerçi ne işim olsun ki böyle bir caddede nereden bileyim benimkisi de laf işte. Herkes arabadan inmeye başlayınca ben de arabadan inmiştim. Müdüre hanım hepimize dönüp

" Hadi en baştan başlayalım sonra doğru gidelim " demişti hep beraber kafa sallayınca önünde durduğumuz dükkâna girmiştik. Bembeyaz gelinliklerle sarmalıydı etraf. Dönüp etrafı biraz seyrettikten sonra müdüre hanımı takip edip görevli olan kadının yanına kadar gelmiştik. Görevli olan kadın

" Gelinlik kimin için " demişti her satıcının yüzüne takındığı sahte bir gülümsemeyle müdüre hanım ise yüzünde oluşan tebessümle

" Benim için " dedi nedense söyleme şekli canımı acıtmıştı. Gerçekten seviyordu ve gerçekten evlenmek istiyordu.

" Buyrun gelin size trend olan gelinlik modellerimizi gösteriyim " diyince hepimiz kadını takip etmeye başlamıştık. Yüzüm istemeden asılınca belli etmemeye çalışarak tebessüm etmeye çalışmıştım. Ne kadar başarılı olduğum ise muamma...

" Bu size çok yakışır hanım efendi " demişti çalışan kadın prenses modeli bir gelinlik modeli göstererek. Müdüre hanım ise gelinliğe hayranca baktıktan sonra bize doğru dönüp

" Deneyeyim mi kızlar ne dersiniz " diyince

" Dene " diye heyecanla aynı anda bağırmıştı simge ve nil. Müdüre hanım bana doğru dönüp

" Sen ne dersin melisacım " demişti. Şu canımlı ve ismimin sonuna eklenen cımlı eklerden her ne kadar hoşlanmasam da onun ağzında öyle güzel şekilleniyordu ki. Hoşlanmadığım şeyler bana hoş geliyordu.

" Deneyin efendim " diyince gülümsemiş eline aldığı gelinlikle beraber soyunma kabinine girmişti.
.
.
.

İMKANSIZIM | gxgWhere stories live. Discover now