14.bölüm

309 32 6
                                    

Güldüm nedensizce. Böyle düşünmesi çok hoştu. Olması gereken de buydu zaten.

"Olması gerektiği gibi düşünmen, hoşuma gitti"

Gülümseyerek ayrıldım yanından. Bahçeye çıktım. Çok yorgundum. Sadece gitmek istiyordum. Ama nereye? Tanımadığım bir ülke'de, adını bile bilmediğim bu kasaba'da yapayalnız ve tutsaktım.....

.................. ....................

Gece yarısnı gösteriyor du saat. Brahms yoktu ortalıkta. Bu günü kendime özel kılmak istedim. Çünkü, neden olmasın? Kırmızı şarap, çerez, gözüme lezzetli gelen ne varsa aldım yanıma. Odama çıkmak için çok üşengeçtim. Çalışma odasına yerleşmeye karar verdim. Anlamadığım halde Brahms belirdi yanımda.

"Uyku vaktiniz çoktan gelip geçti beyfendi. Ama neyse. Bu gün senin içinde özel olsun bakalım"

"Nasıl yani?"

"Boş ver. Hadi onun yerine bana şurdan sert birşeyler getir de, içelim"

Hiç sorgulamadan getirmişti.

"İçkiden anlamam. O yüzden elime ilk geçen içkiyi aldım"

"Teşekkürler. Otursana. "Bu gün senin içinde özel olsun", dedim, değil mi? Hadi öyleyse oturda bir kadeh iç"

Usulca yanıma oturdu. Tam gözlerime bakarak "Davetin için teşekkürler ama ben içmem",dedi.

"Nasıl yani? Hiç içmediyini söyleme bana. Tadına bile mi bakmadın?"

"Hayır"

"Harika ilk seferin benimle olacak yani"

"İçki içeceğimi söylemedim"

"İçecek misin diye sormadım, içeceğini söyledim. Hadii. Tadına bak en azından. Bak ben herkese içki bardağı uzatmam"

En sonunda ikna etmeyi başardım. Hafifçe dikti başına içkiyi.

"Nasıl beğendin mi?"

"Beğenmiş gibi mi duruyorum?"

"Of peki tamam. Ammâ sıkıcısın"

Umursamadan içmeye devam ettim. Brahmısın getirdiği içkiyi hiç düşünmeden diktim kafama.

"Hmm içkiden anlamadığına emin misin? Çünkü bu çok sert"

Bir kaç dikişte bitirmiştim. Yenisini almak için hareketlendim.

"Nereye?"

"İçki almaya"

"Daha yeni bitirdin koca şişeyi"

"Eee ne olmuş? Merak etme. Bir şey olmaz bana. Alt tarafı sarhoş olurum, o kadar"

Bir kaç şişe daha alarak geri döndüm.

"Evi'nde bir oda dolusu içki var, ve sen hiç içmediğini mi söylüyorsun?"

"Olamaz mı?"

"Olabilir-de, ne bileyim"

"Evin içkicisi babam dı. Her sarhoş olduğunda annem ile tartışır,onu hırpalardı. Arada ben de kaynayıp dayak yiyordum işte"

"Hmm... Üzücü".........

.............

Saat'in kaç olduğundan habersiz içmeye devam eden ben ve yanı başım'da beni izleyen Brahms.

"Dur artık. Zil zurna sarhoş oldun zaten"

"Sar-hoş? Yoo"

"Konuşamıyorsun bile. Hadi bırak şunu. Üçüncü şişeyi bitirdin"

"Olabilir"

"Nereye?"

"Müzik açıcağım... Gel dans edelim"

"Dans? B-benimle? Ben dans etmeyi bilmiyorum ki"

"Dans etmen için onu bilmen gerekmez, Brahms. Ritm eşliğinde hareket edeceksin sadece"

"E-emin misin?"

"Evet! Ver ellerini. Şimdi sol kolunu belime sar, sağ elini de benim elim ile birleştir. Hazır mısın? Başlıyoruz!"

Çok güzel.....

Ne kadardır ayaktayız bilmiyordum. Gözlerim sadece onun gözlerindeydi. Heycanlı ve masum gözler. İlk kez ona bu kadar yakındım, açıkçası tekrar yüzünü incelemek için, bunu kendime bir fırsat olarak gördüm. Dürüst olmam gerekirse, Brahms, çok güzeldi. Hatta yanık izleri bile. Belki de ben abartıyorum'dur? Bu sırada gözlerim dudaklarına değip, tekrar gözlerine gitti. Nedenini bilmediğim halde başımı omzuna koydum. Birazda öyle dans ettik. Kendime gelir gelmez oturmak için adım attım.

"Yavaş düşeceksin. Gel oturalım"

Başını omzuma koydu..

"Brahms.. "

"Efendim Greta"

"Brahms.. "

"Efendim Greta"

"Brahms.. Bence sen...çok güzelsin"

"Sende öyle"

"Ben...dış görünüşünden bahis etmiyorum ki"

"Nasıl yani?...... Greta?"

........Ne yapacağım ben? Sen böyle başını omzuma koymuş bir şekilde, yanı başımda uyursan, ne yapabilirim ki ben?..........

.......................................

Baş ağrısı ve bulantı hissederek uyanmıştım. Masada ki içki şişelerini fark edince anladım, dün gece deliler gibi içtiğimi. Peki ya Brahms? Ona nerelerde acaba? Bu sorular kafamda dönerken belirmişti yanımda.

"Günaydın"

"Günaydın"

Söylenecek pek bir şey olmadığı için boş içki şişeleri toplamaya başladım. Oda'dan çıkarken geldi aklıma, dün gece ile ilgili bir şey hatırlamadığım. Üç şişe bitirirsen tabi ki hatırlamazsın Greta! Soracak tek bir kişi vardı tabi.

"Brahms"

"Efendim"

"Dün gece.. Dün gece ile ilgili bir şey hatırlamıyorum da. Yanlış anlama ama
acaba yanlış bir şey yaptım mı? İçince bam başka biri oluyorum'da. Ve o an bir çok saçmalık yapabilirim.

"Hayır. Öyle yanlış anlaşılacak bir şey olmadı merak etme"

"Emin misin?"

"Evet"

"Pekii"

"Şey aslında... Biz dans ettik"

"Ne?"

"Yani, sen ısrar edince ben bir şey diyemedim, o yüzden biz bir süre dans ettik, tabi ben pek beceremedim"

O an kahkaha atmamak için kendimi zor tutuyordum. Brahms'ın tam karşımda durup çocuk gibi, sanki suç işlemiş gibi açıklama yapması... Tatlı ve komikti.

"Hımm o kadar da sorun edilecek bir durum yok. Başka bir şey yoksa gidiyorum?"

"Ş-şey birde dans ettikten sonra oturduk ve sen benim hakkımda bir şeyler söyledin, ama ben anlamadım. Sonra da uyuya kaldın işte"

"Anladım"

Tanrım! Delirtecek bu adam beni. Yoksa çocuk mu demeliyim?...

Maskenin ardındaki masumiyet. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin