Bölüm 14

12.1K 745 131
                                    

Derin bir nefes daha aldım az sonra ciğerlerim patlayacak sanırım oturduğum tekli koltuğa iyice sinerken içeri elindeki kupalarla giren sultanıma döndüm.

Bir kupayı bana diğerini de Can abime verdikten sonra gülümseyerek yerine oturdu.

Geldiğimizden beri Pars abi ve Can abi arasında anlamlandıramadığım bir bakışma geçiyordu.

Diğerleri de susmuş konuşmamı bekliyorlardı.

Bir süre sessizlik devam ederken sessizliği bozan Hale ninem olmuştu.

"Can oğlum bizim kızı nerede buldun" dediğinde herkes gibi bende ona dönmüştüm.

Can abim bana dönüp sırıtınca somurtmaya başladım. O ise bana bakmaya devam ederek konuştu.

"Bu küçüğün başı beladan kurtulmuyor ki Hale teyze" dedi gülerek kaşlarımı çatıp ona döndüm.

"Hanımefendi çatışmanın ortasında kalmış beni aradığında anlamamıştım amatör oyuncuların çekiminde kendini çatışmada sanmış" dedi gülerek kahvemden bir yudum alırken göz devirdim.

"Ben ne bileyim ya çok gerçekçiydi bir de sis vardı tabi o yüzden göremedim. Hem o kadar da önemli değildi" dedim umursamazca Can abi gülüp inanmazca bana baktı.

"O yüzden abi gel az sonra kim vurduya gidebilirim dedin yani" dedi sırıtarak. O abi dediğinde ortamda bir sessizlik oluşsa da takmadan tekrar konuştum.

"iyi ki eline düştük, rezil ettin beni." dedim oluşan gergin ortamı fark eden sultanım öksürerek dikkatleri üzerine çekti.

"Oğlum Allah razı olsun bizim deli kız sen olmazsan ne yapacak acaba" dedi Hale ninem bana imayla bakarken bu bakışları bilirdim. 'başın beldan kurtulmuyor' bakışıydı bu.

"Görevimiz sonuçta abisiyim" diyip bana göz kırpınca ortamda bir sürü öksürme sesi duyuldu ben şaşkınca abi takımına bakarken Can abinin keyifle sırıttığını fark ettim.

"Kim demiş? burda gerçek abileri dururken" diyen Utku'ya alayla bakıp başımı olumsuz anlamda salladım hiç bunları çekecek durumda değildim.

"Evet, o yüzden ilk aradığı kişi bendim sizi abi olarak görseydi ilk sizi arardı" diyen Can abim arkasını yaslanıp kahvesinden bir kaç yudum aldı.

Bu biraz ağır olmuştu sanki dudaklarımı birbirine bastırıp yerle bakışmaya başladım.

"Öyle değil mi küçük?" Dedi bu sefer, hadi ama, beni bu işe karıştırmasan olmaz mıydı yani!?

Bakışlarımı yerden kaldırıp ona döndüm derin bir nefes alarak gözlerimi kaçırdım.

"Susma hakkımı kullanıyorum" dediğimde sırıtması büyümüştü. Abi takımının kızgın bakışlarına maruz kalan Can abi hiç bir şeyi takmadan yerinde rahatça oturup kahvesini içiyordu.

"Seni hatırladım!" Diye birden bağıran Pars ile yerimden sıçradım.

"Ne!?" Diye şaşkınca sorulan bu soru abilerden başkasına ait değildi.

Can abim arkasını yaslanıp gözlerini kıstı. Ama konuşmadı ben ilk kim konuşacak derken Pars abi tekrar söze atladı.

"Sen şu kaçık komisersin" dedi tek kaşını kaldırarak ve bana döndü.

Sonra tekrar Can abime baktı.

Ben konuya Fransız kalmıştım ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu kaçık komiser neydi bir kere?

"Unutamdığına göre sende büyük etki yaratmışım" dedi Can abim muzipçe gülerek bu hali yüzümü buruşturmama sebep olurken o da bana bakıp daha fazla gülmeye başlayınca odak haline gelmiştim.

Pars'ın yüzü halden hale girerken hızla kalkıp yanıma geldi ve beni kaldırıp yüzüme baktı.

"Kız senin yüzünden yanlış anlayacak, Ebrar bu gevzek adam saçmalıyor yok bir şey yani" diye telaşla konuşunca gülümsedim.

Ama az önceki iması beni tuhaf hissettirmişti.

"Hiç de değişmemiş zevzek" dedi beni yerime geri oturtup ayakta yanımda dikilerek.

"Siz nereden tanışıyorsunuz abi" dedi Batu herkes merakla ikiliye bakarken Pars yüzünü buruşturdu kötü bir şey aklına gelmiş gibi.

"Bu herif üzerime atlamıştı" dedi yüzünü buruşturup bana baktı.

Can abi güldü ve söze başladı.

"Geçen sene İspanya'ya tatile gitmiştim." Dedi, yerinde dikleşerek.

"Yani tatil gibi olmasa da güzeldi, son günümdü ertesi gün Türkiye'ye geri dönüyordum. Pars'ı gördüm orada bir sokak çocuğuyla konuşuyordu amirim benim gezdiğimi görürse beni mahvedecekti işte bende amirimi gördüm onlara da yakındım telaşla onun üzerine atladım." Dedi gülerek ortamdaki herkes gülerken tek kaşım havada ona bakıyordum.

"Görev için mi gitmiştin?" Dedim Can abiye bakıp, gülümseyerek başını salladı.

"Amirin ne alaka o zaman" dedim şaşkınlıkla güldü.

"Ekiple gitmiştik ama dediğim gibi bana tatildi ve geziyordum onlar bilmiyorlardı." Gülerek söyledikleriyle ortam yumuşasa da abiler hala burunlarından soluyorlardı.

"İşte amirimi görünce karşımda Pars'tan başka kimse de olmayınca ne yapacağımı bilmeyerek onun üzerine atladım. O günden sonra da hiç görmedim hatta İspanyolca konuştuğu için oranın yerli halkı sanmıştım" dedi sırıtarak Pars ona bakıp göz devirince Hakan bey gülmeye başladı.

"Sonra da ben onu anlamadığımı söyledim o da Türkçe konuştu amirim beni fark etmesin diye bunun en yakın arkadaşıymışım gibi davrandım sonra da onu bırakıp gittim. Görevimi yapmadığımı anlayıp bana uzaklaştırma vermişlerdi." Dedi somurtarak.

Gülüp başımı salladım Pars ona sinirli bir bakış atıp oturduğum tekli koltuğa kalçasını dayayıp aile üyelerine baktı.

"Ben bu adamın tımarhaneden kaçtığını sanmıştım sonra bana kısaca olayı anlattı ama bu kaçık bir komiser olmadığın anlamına gelmiyor." Dedi yüzünü buruşturup.

Gülerek akşamı geçirdiğimiz de saat epey geç olmuştu Can abi iznini isteyerek gittti.

Ben de direkt odama geçip Batı'nın yanında kıvrıldım kapımın çalınmasıyla başımı kaldırıp oraya döndüm.

Batu kapıdan başını çıkarıp şirince sırıtarak bana bakıyordu.

İçeri girdiğinde elindeki yastığı yeni fark etmiştim.

Hiç konuşmadan ona yer açtığımda hızla yanıma geldi ve beni kolları arasına aldı.

Batı'ı onu tanıyordu. Fotoğraflardan göstermişti hatta onu sevdiğini bile düşünüyordum.

Gülümsedim ve uykuya bedenimi teslim ettim.

...

Bölüm?

Uzun bir aranın ardından yine sizlerleyim.

Her mola verdiğimde kısa kısa yazdığım bölüm sonunda tamamlandı şükür.

Ben paylaşayım dedim iyi okumalar seviliyorsunuz.😌❤️

ᴇʙʀᴀʀHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin