6. Bölüm 🍁🍂

1.5K 102 54
                                    

Merhabalar. Yeni bölüm ile karşınıza geldim.

Sol alttaki yıldıza basmayı unutmayın lütfen. Ve satır arası yorumlarınızı bekliyorum. Yorumlarınız beni yazmak için teşfik eden şeylerden biri.

Keyifli okumalar 🍂

Sevda'dan

Eda'nın yanından ayrıldıktan sonra evdekilere ses etmeden odama gidip sıcak bir duş alıp yatmıştım. Sabah gözlerimi açtığımda ise beynimin içinde Eda ve Demir hakkında bir çok teori üremişti. Nedense bu konu hakkında çıktığım yolda iki tarafında ayrılık yanlısı olmadığını düşünüyordum ama ikisi içinde zor bir ayrılık yaşanmış gibiydi. Gözlerine yerleştirdikleri sahte mutluluk derin bir yarayı kapatmak için üstüne koyulan bez parçası gibiydi gelip geçici. Yara için dikişe, ikisininde bir birine ihtiyacı vardı.

Kahvaltıyı hazırladıktan sonra buzdolabının üstüne ekmek alacağıma dair bir not bırakıp dışarı çıktım. Eda'nın penceresine doğru göz attığımda bir hareketlilik yoktu. Pencereyi kalın bir fon perde gölgeliyordu. Saat sabahın sekizi olduğu için Eda'nın şuana kadar uyanması gerekiyordu zira mesaisi başlamak üzereydi. Edaların evin aralık kapısından girip onların kata ulaştığımda zile bastım. Yaklaşan adım seslerinden sonra açılan kapıyla Ayşen teyze görüş açıma girdi. "Günaydın Ayşen teyze nasılsın."

" Sanada günaydın Sevdacım geç içeri kahvaltı yapacaktım bende." Onun kahvaltı isteğini reddedip direkt konuya girdim.

" Yok Ayşen teyze fırına gidiyorum. Eda'ya bakmıştın ben."

"Eda sabah erken çıkmış kahvaltıda yapmamış aradım ama bakmadı. Sen ulaşırsan bana da haber et." Onaylayan bir kaç cümle kurduktan sonra apartmandan çıktım. Eda'ya müsait olduğunda beni ve Ayşen teyzeyi araması için kısa bir mesaj çekip mahallenin girişinde bulunan küçük ama samimi bulduğum bakkala girdim iki küçük ekmeği ve birkaç poğaçayı alıp çıktım.

Sabahın erken saatleri olmasına rağmen esnaf dükkanlarını açmış tahminimce ilk siftahı bile yapmıştı. Az ileri gittiğimde birkaç çocuk kaldırım kenarına çökmüş oynarken onların hemen ilerisinde iki erkek çocuğu futbol oynuyordu. Onların bu hallerini gördükçe yüzüme küçük gülümseme çoktan yerleşmişti.

Annem ve babamın memur olması sebebiyle çok sık şehir değiştirdik ve benim çocukluğumun en güzel yılları Bursa'da geçmişti. Oradayken de aynı yaşadığımız mahalleye benzer bir mahallede yaşıyorduk ve ben neredeyse sokaktan eve gelmeyen bir çocuktum. Sabah hızlıca yaptığım kahvaltıdan sonra arkadaşlarım ile oyun oynamak için toplandığımız parka gider bıkmadan usanmadan aynı oyunları saatlerce oynardık. Akşam ezanına kadar olan oyunumuz ezanın okunmasıyla biterdi.

Karşı kaldırıma geçmek için sol tarafı kontrol ettiğimde düşüncelerimede son vermiştim. Etrafına hızlıca tekrar göz atıp hızlıca karşıya geçtim ve az ileride arabasına çantasını koyan Hazan'a takıldı gözüm. Üzerine tam oturan siyah bir takım ve elindeki çanta işe gideceğini gösteriyordu. Çantayı bırakıp kapıyı örgütünde beni farketmiş ve küçük bir baş selamı vermişti. Aynı şekilde karşılık verip arabanın yanından geçerken o da çoktan arabayı çalıştırıp yola çıktı.

Aklıma dün akşam Demir için söyledikleri gelirken sinirim birkez daha altüst oldu. Seviyor diyordu. Ama hiç seviyor gibi davranıyordu. Gözünün içine baktığını iddia ediyordu. Ama o gözlerdeki yaşların sebebi kendisiydi. Eda'nın bu kadar üzülmesi beni inanılmaz şekilde üzmüştü.

Yıllar önce babasının ölümüyle Ankara'dan İzmir'e giden arkadaşım Zeynep'in yerine koymuştum onu. En yakın ardaşım olmuştu bu kısacık zamanda. Etrafına gülücükler dağıtan o neşeli kızın içinde ne fırtınalar kopuyordu. Ne depremler ne yıkımlar görmüştü belki de.

GÜZ SEVDASI (ASKIDA)Where stories live. Discover now