1.3

423 52 7
                                    


~Düzenlendi ~

Kısa bir bölüm oldu biraz ama gecenin ikisinde ancak bu kadar oldu😞

Boğazımı temizleyip geriye iyice yaslandığımda dudaklarımı yaladım.

"Peki sebebi nedir? Neden acı çekti?"

Gözleri dolup zorlukla yutkunduğunda kafasını eğip bir dakikaya yakın nefes dahi almadan öylece bekledi.

"Ben onu çok sevdim o da beni seviyordu ama birlikte olmamıza izin verilmedi"

"Neden izin verilmedi?"

Kafamı sola eğip yüzünü görmeye çalıştım.
Kafasını birden kaldırıp bakışları benimkileri bulduğunda kahverengi gözleriyle kaşlarım çatıldı.

Göz rengi siyah değil miydi?

Gözlerini sıkıca yumup geri açtığında korkuyla nefesimi tutup sandalyeyi yavaşça geriye ittim.

Ya kafayı yiyordum yada adamın göz rengi kahverengi ve siyah arasında değişip duruyordu.

"Çünkü ikimizin birlikte olması doğru değildi. Onu sevmem ve onunda beni sevmesi her şeyin sonunu getirdi"

"Nasıl yani?"

Sinirlenmişe benziyordu ama bu siniri kendisine gibiydi. Kendinden bahsederken yüzünü buruşturup kaşlarını çatması her ne olduysa sorumlusu olarak kendini görmesine sebep oluyordu.

"Ben ona gitmeyi teklif ettim. Yaşadığımız o yerden çok uzaklara gidelim dedim ama o sonra olacaklardan korkup istemedi. Zorladım onu, benimle gelirse her şeyin düzeleceğini her şeyin iyi olacağını söyledim! İnanıp benimle geldi ama onu koruyamadım! Götürdüler onu. Benden çok uzağa götürdüler"

Yutkundum. Sebebini bilmiyordum ama dudaklarından dökülen her kelime sanki yaşadıklarını ben yaşamışım gibi canımı yakıyordu.

"Yıllarca onu aradım bulduğumda geç kalmıştım benden vazgeçmişti. Bekledim. Yıllarca sabırla bekledim o bilmesede her zaman yanındaydım. O bana tekrar aşık oldu ama bu seferde mutlu olamadı. Ailesini kaybetti zorluklar yaşadı ve ben yanında bile olamadım. Tek yaptığım onu uzaktan izlemekti. Ama sonunda kaza geçirip yine gitti benden"

Nefes almadan hızla konuştuğunda tepki bile veremeden ayağa kalktı. Şaşkınca ne yaptığına bakarken varlığını yeni fark ettiğim şapkasını alıp çıkıp gitti.

Hiçbir şey yapamadan öylece kapıya baktığımda çok geçmeden içeri Chaeyoung girdi.

"O seste neydi öyle?"

"Önemli bir şey değil. Yeni gelen biri"

Olumlu anlamda mırıltılar çıkartıp kafasını uzattığı kapıdan tekrar çıktı.

Derince bir nefes alıp oflayarak dışarı verdiğimde aynı anda masanın üzerinde duran telefon çaldı.

"Efendim?"

"Lisa hanım seansı olan beyefendiyi yukarıya göndereyim mi?"

"Evet bekliyorum"

Bir kaç derin nefes alıp normale dönmeye çalıştığımda kalbimin üzerinde olan ağırlığı geçirmek için göğsümün üzerini ovaladım.

Kapı iki kere tıklatılıp içeriye uzun süredir gelen ama hala bir ilerleme katedemediğimiz Park Minsoon girdi.

Gülümseyerek ona baktığımda her zamanki gibi ruhsuz yüzüyle direk gelip karşımda duran koltuğa oturdu.

THE DEVIL'S ANGEL | TAELICEWo Geschichten leben. Entdecke jetzt