Çok Gülmeyin Ağlatırlar

10 0 0
                                    

Arina Lavin'den...

Sevgilim demişti bana. Ama üzülmemem gerekiyordu çünkü o yokken kendim... Evet ben kendime bakamıyordum o yokken. Ama o yokken her şeye katlanabiliyordum. Belki hemşire hanım Ulrika'nın benim babamın nasıl biri olduğunu öğrenince beni bıraktığı gibi, onun hikayesini öğrenince bırakacaktı Ekin'i. Belki ona yardım edecekti yani kim bilir?

"Geldim Arina'm."

"Hoş geldin. Hemşire abla nerede, biliyor musun?" Bilerek soruyordum gerçekten aralarında bir şey olup olmadığını öğrenmek için.

Derin bir nefes aldı ve beni süzdükten sonra konuşmaya başladı;

"Alya onun adı..."

"Nereden biliyorsun?"

"Söyledi?"

"Peki senin adın ne ona göre?"

"Arina ne demeye çalışıyorsun?"

"Neyse, kendisi nerede ben ondan peruk alacaktım?"

"Tuva... Gelir birazdan yemek yemeye gitti."

"Yemek yemeye gitti?" Gerçekten şu an yere yatıp bayılmak istiyordum. Ona söylemeli miydim duyduğumu? Ya da beklemeliydim değil mi? Belki ayrılırlardı...

"İlk başta bir şey dedin."

"Arina... Sus." Ağzının ortasına bir tane çakacaktım. Düşünememişlerdi sanırım dibimde konuşup aklı sıra beni kandıracaklardı. Zort, gerçekten artık Ekin'e söyleyecektim. 

Ama ah, nasıl unuturum proje ödevi için aynı gruba konulmuştuk değil mi? Lanet olası okuldan çıkıp çalışmak istiyordum gerçekten. Aslına... Bedava kahve içmek için Starbucks'ta çalışamaz mıydım? Yaş sınırı 16'ıydı zaten. Gerçekten yapacaktım bunu.

"Ekin ben gidiyorum... Size mutluluklar...."

Ekin arkamdan ses çıkartmamıştı. Annemle babamın çok umurunda olmadığım için okuldan ayrılacaktım. En kötü dışardan okurdum öyle girerdim sınava. Zaten daha 2 yılım vardı. 

Hastaneden kendi kıyafetlerimi giyip çıktım. Babamın tuttuğu adamlar yoktu. Arkama dönüp okula doğru yürüdüm. Zaten erken çıkmıştık müdürler okulda olmalıydı. 

Okula doğru yürüdüm. Gözümden yaşlar akıyordu ama kafamı başka şeylerle dağıtmalıydım. Ama arkadaşım filanda yoktu ki yanıma gelip benim kafamı dağıtsın.

Okulun kapısından girip lobide duran abiye okulun müdürüyle görüşmek istediğimi söyledim. O da kafasını sallayıp yanında duran eski model telefonla müdürü aradı.

O an düşünmeye başladım bütün yaşadığım şeyleri unutup. Neden okullarda öyle tuşlu telefonlar kullanıyorlardı ki? Ay aman, cidden şimdi bunu mu düşünecektim ya.

"Odasında seni bekliyor Arina'cım."

"Tamam abla sağ ol." deyip yukarı çıktım. Müdürün odasına girmeden önce telefonumun kamerasını açıp ağlayıp ağlamadığım belli oluyor mu diye baktım. Gözümde az da olsa kızarıklık vardı. Belli olmasın diye perçemlerimden birazcık parça alıp yüzüme doğru getirdim. Gözüm artık çok görünmüyordu.

Kendimi toplayıp müdürün odasına girdim.

"Merhaba hocam."

"Merhaba Arina'cım bir sıkıntı mı var?" 

"Aslında evet ben bu son zaman yaşadığım sıkıntılardan dolayı okulu dışardan okumaya karar verdim. Kaydımı aldırmak istiyorum."

"Annenle baban?"

ARİNAWhere stories live. Discover now