Liptoncuk

10 2 0
                                    

Ekin kardeşimle arkamdan gelmişti. Hasanedeydim şu an. Kokudan anlamıştım. Yan tarafıma baktığımda Ekin'in annesini gördüm. Sanırım Ekin'in babası kadının yüzüne kezzap atmıştı. Sanırım baba diyemediğim adama şükretmem gerekiyordu. Ama eğer benim babam bir boksa Ekin'in babası iki boktu. Gerçekten Ekin'in annesine üzülmüştüm. Gözlerimi kapatıp uyumaya çalışmıştım. Fakat arkadan gelen Ekin'in sesiyle irkildim. 

"Liptoncuk n'aptın?"

Liptoncuk nasıl bir iltifattı Allah aşkına? Hem ödümü koparıyor hem değişik davranıyordu.

"İyiyim fuseteacik. Ama birdaha öyle aninden gelmezsen daha iyi olurum."

"Tamam liptoncuk."

Aslında insanın hoşuna gidiyordu. Birdeğişik oluyordu içim. Ama aklımda birşey var. Annesi o haldeyken babası ona şiddet uygularken... Nasıl böyle mutlu olabiliyordu? Sormalı mıydım? Tanımak için?

"Annen ve baban bu haldeyken nasıl yüzün asık durmuyor?"

"Bilmem? Annem gerçek annem olmadığı için olabilir mi?"

"Nası ya?"

Çocuk gerçekten iyi acı çekmişti. 

"Ben doğarken annem ölmüş. Babamda piskopata bağlamış. Sonra yeni bir kadınla evlenmiş. Bu arada yüzündeki değişikliği gördün mü?"

"Yoo, n'olmuş ki?"

"Bandajı alıp ameliyatla yüzünü düzelttiler liptoncuk."

"Haber verdiğin için sağol fuseteacik."

"Eeee yarın okula gidiyor muyuz?"

"Yani iyi olduğuma göre..."

Biz konuşurken kapı tıklanmıştı. Gelen annemdi. Sevinçten gözümden birkaç yaş akmıştı hâttâ. Artık testim negatifti uzun zaman sonra annemin kokusu odaya yayılmıştı. Güzel kokuyordu annem. Bana bakarak gülümsemişti. Annemin eteğinin arkasından kardeşimi görünce içim dahada bi' rahatlamıştı.

"Ekin?"

Annem de şaşırmıştı tabii. Eski öğrencisiydi sonuçta.

"Hocam..."

"Anneni gördüm... Yüzüne kezzap mı attılar?"

"Evet hocam ama o benim annem değil?"

"O zaman hâlâ normal bir ailesiniz, ha?"

Annem gerçekten her şeyi yanlış biliyordu. Yazık... Anlatamamıştı demek ki derdini Ekin.

"Yok hocam o da bildiğiniz gibi değil. Benim babam aslında tam bir piskopat. Babam demeye utandığım adam... Ben doğarken annem öldüğünde piskopata bağlamış. Nasıl seviyorsa artık? Sonra başka bir kadınla evlendi ve ona şiddet uygulamaya başladı. Kadına üzülüyorum fakat bana pek bir etkisi olmuyor çünkü çok alıştım."

"Ovvv, Ekin liptonum."

Liptonum?? Annem nereden biliyordu ki? Demek ki ya eskiden annem bunu Ekin'e söylerdi yada Ekin herkese böyle söylerdi.

"Hocam... "

"Buyur liptonum."

"Ben sizin kızınızdan..."

"Olabilir böyle şeyler. Yeter ki babanlar gibi olmasın."

Ekin... Benden? Aslında bende ondandı ama bana neden söylememişti ki? Nedne önce annem sonra ben. Önce kız sonra aile olmaz mıydı? Annem neden bunu normal karşılıyordu? 

"Neyse ben çıkıyorum çocuklar."

Dedi annem ve kardeşimle odadan çıktılar.

"Arina... Kusura bakma söyleyemedim."

"Ben de sana söyleyemedim."

"Ama olsundu."

İkimizinde aynı şeyi söylemesi bir değişik gelmişti "Ama olsundu."

"Arina o kadar ortak noktamız var ki sen beni, ben seni gerçekten çok iyi anladık. O maskeni açtığın dakikadan beri yüzündeki yaraya rağmen ben sana âşık olmuştum."

"Bende sana aynı şekilde. Luke ve Josef n'apıyorlar acaba?"

Diye sorduğumda komik olmasada gülmüştük. Gerçekten güzel gülüyordu ve bu benim hoşuma gidiyordu. Bir anda gözüm Ekin'in annesinin odasına kaymıştı. Babası oraya giriyordu. Gerçekten sanırım şu an ben piskopata bağlamıştım ve çok değişik hareketler yapıyordum. Yan tarfta duran telefonu elime aldığımda resmen tutamadım öyle bir titriyoru ki elim. İlk vurma sesi geldiinde telefonu yere düşürmüştüm. Ekin'den kapıyı kilitleyip perdeyi kapamasını istemiştim. Polisin numarasını sonunda yazabilmiştim. Arayıp durumu anlattığımda buraya geleceklerini söylediler.





ARİNAWhere stories live. Discover now