Annem

74 5 0
                                    

Selam, ben Arina. Sanırım bu kızın yazdığı her kitapta ismim olacak. Neyse bizim konumuz bu değil. Şu an içerden sesler geliyor mesela. Kavga sesi, cam kırılma sesi, ağlama sesi. Ben bu seslere bebeklikten beri duyduğum için alışığım. Ve benim asıl olayım bu seslerin annem ve babamdan gelmesi. Aslında bir 5 yıl ayrılık süreci yaşadılar. Babamı 5 yıl görmedim yani. Ben babamla aynı okula giderdim. Babam beni koruyup kollardı o okulda. Fakat kendisi annemden ayrılınca benim okulda kimsem kalmadı. Okuldayken hep somurtarak bakmıştım herkesin yüzüne. Ve babam olmadığı için biri bana birşey der birşey yapar diye ödüm bokuma karışırdı. O günden ittibaren şiddetli düzeyde kaygı bozukluğu ve anksiyete var bende. Babam şu an bizle olsa bile işe yaramıyor. Her gün kavga ediyorlar çünkü. İlk boşandıktan sonra barıştıkları günden 1 yıl sonra filan bir kardeşim oldu. Şu an kendi 5 yaşında. Fakat onun doğması onlar için hiçbir şey değiştirmedi. Şu an tartıştıkları şey ise yarın beni okula kimin bırakacağı. Babam kaç yıldır araba süremiyor. Annemde ona bu yüzden kızıyor. Sanırım bazen boş şeyler için çok fazla kavga çıkartabiliyorlar. Ben bu kavgalarından önce hiç babamın ağladığını görmemiştim. Neyse bu kadar fazla düşünüp kendimi üzmeye gerek yoktu aslında yarın ki okula hazırlanmalıydım. Yarın lise 10. sınıfın ilk günüydü. Bir önceki öğretim yılılnda hiç arkadaşım olmamıştı. Benim için pek sorun olmamıştı çünkü zaten Luke adında bir hayali arkadaşım vardı. Her tenefüs olduğunda tuavalete gider onunla konuşurdum. Ondan başka beni iyi anlayan yoktu çünkü o benim ruhumdan çıkmıştı. 

Annemlerin kavgasına dayanamayıp odalarına gittim ve:

"Ben kendim yürüyerek giderim!"

Diye bağırdım. Hem bağrıyor hem ağlıyordum çünkü gördüğüm manzara hoş değildi. Babam annemin rahmetli teyzesinden kalan vazoyu annemin yüzüne doğru kırmıştı. Annemde yüz diye birşey yoktu şu an. Babam babam omaktan çıkmıştı resmen bir canavara dönüşmüştü. Annemin yanına koştum ellerimle yüzüne baktım. Çok büyük yaralar yoktu ama acıtmış olmalıydı. Gözlerim annemin koluna kaydığında oluşan morlukları gördüm. Ağlayarak telefonumla tuvalete gittim. Sonuçta babam oraya giremezdi. Polisi ve ambulansı aradım ve durumu anlattım. 10 dakika boyu ambulans ve polisin gelmesini bekledim. O 10 dakika insana gerçekten öyle bir durumda 10 yıl gibi geliyordu. Bir yerden sonra polis ve ambulans siren sesini duyunca rahatladım. Zili çalmıştı... Kokmuştum babamın benide dövmesinden ama annem için yapmam gerekiyordu. Tuvaletin kildini açıp kapıya koşup açtım. Polis vardı ambulansta çalışan sağlıkçılar daha sedye hazırlıyorlardı. Babam kapıya doğru yaklaştığına bana öyle bir ölümcül bakış attı ki. Gerçekten korkmuştum. Elini bana kaldırdığı an polis elini tutup kelepçe taktı. Rahatlamıştım. Babam gerçekten boşandıkları o beş yılda çok değişmişti. Babamı polis arabasına bindirdiklerinde bana artık birşey yapamayacağını düşünüp annemin yanına koştum. Ayaklarım cama batıyordu fakat çokta umrumda değildi. Çünkü annem yerde yatıyordu ben tuvaletteyken birşeyler olmuş olmalıydı. Çok pis bir çığlık atmıştım. Sanırım bütün herkes rahatsız olmuştu ama artık düşünmüyordum böyle şeyleri. Sanırım attığım çığlığı ciddiye alıp çalışanlar gelip annemi almışlardı. Gözümün önünde onu kaybediyor gibi hissediyordum. Kardeşim de sanırım duymuş olacak ki odasından çıkıp yanıma geldi. O ağlamıyordu çünkü ne olup bittiğini anlamamıştı. Ona anlatamazdım çünkü daha küçüktü. Elinde benim telefonum vardı.

"Abla biri arıyor seni."

Elinden çekip almıştım telefonu. Bilinmeyen numaraydı. Polis olabileceğini düşünüp açmıştım telefonu. Tahmin ettiğim gibi polisti. Bugün babamın ifadesini alacaklarmış. Sonra eve gelip gelmeyeceğini karar vereceklermiş. Bunları söyleyip bana söz hakkı tanımadan telefonu yüzüme kapatmışlardı. 

"Kimmiş abla? Babama n'olmuş?"

Babamdan kötülük görmeyen tek kişi o olabilirdi. O yüzden kardeşim babamı iyi tanırdı. Fakat bilmiyorduki bizim genlerimiz ondan gelsede böyle bir baba olmayacağını. Sonuçta daha 5 yaşındaydı. 

"Yokmuş birşey ablacım. Babaya da bir şey olmamış."

"Peki abla beni yarın kim okula bırakacak?"

Sahi ya tek çağrem önce onu bırakıp okula bir 10 dakika geç gitmekti. İlk ders matematikti hoca geçen sene geç gelenin eline cetvelle morarana kadar vurmuştu. Ya yarın okula kardeşimi bırakıp kendi okuluma gitmeyecektim ya da müdürden izin alacaktım. Ama müdüre ne diyebilirdimki? "Hocam babam hapiste annem de babam yüzünden hastanede bende kardeşimi bırakacağım için geç kalacağım." mı diyecektim? Eğer müdür bizim böyle bir aile olduğumuzu bilseydi söyleyebilirdim. Ama annem ve babam gerçekleri aile dışında kimseye göstermezdi. Bizi eli yüzü düzgün biri tanıyordu müdür o yüzden böyle söyleyemezdim. Kararımı almıştım  Salı ilk ders bedendi. Beden hocası iyi bir hocaydı yarın okula gitmeyecektim. Zaten beni merak edecek bir arkadaşım bile yokru o lanet olası yerde.

"Ben bırakacağım ablacım."

"Tamam."

Dedi ve gitti. Zaten bence yarın okula gitmemekle iyi yapmıştım. Çünkü eğer bugün babamın ifadesini alacaklrsa yarında annem ve benimkini alırlardı. akat sanırım şu an buradaki canmları ve kanları temizlemem gerekiyordu. Yanda duran süpürgeyi aldım fişe taktım. Süpürmeye başldım. Fakat zordu annemin kanına bulaşmış camları ellerimle tutuğum birşeyle süpürmek. Süpürmem bittikten sonra tuvaletten yer bezi alıp ıslatıp ıslatıp sıktım. Annemlerin odasına geçtim ve annemin kanlarına yerden temizlerken çok ağladım. Annemin çektiği şey neydi böyle?

ARİNAWhere stories live. Discover now