AŞTAKİ KANIN SIRRI

182 22 3
                                    

"Güzeldi dimi?"diye sorunca Jason daldığımı yeni farketmiştim. Kafamı ona doğru çevirdiğimde gözlerinin çok solgun baktığını görmüştüm. Ama cevabım bunu hiç belli etmiyordu.
"Evet gayet güzeldi. Artık gitsek iyi olur"dediğimde yüzünde ki alay beni şaşırtmıştı. Burada alaylı birşey söylediğimi düşünmüyordum. "Şşş..biraz dururmusun! Şuan hiçbir şey düşünme. Ne beni ne de bir başkasını"dediğinde ne demek istediğini anlamamıştım. Ya da ne yapmaya çalıştığını,çünkü Jason şuan da yavaşça bana doğru eğiliyordu. Hadi ama Tanrı aşkına! Öpücek miydi... Bu kadar kolay mı zannetti bu çoçuk herşeyi.
"Sana bir şey düşünme dedim Lacy..!"diye aniden bağırdı ve kafamı tutup kendine sertçe çekti. "Kendine gel Jason! Ne yapmaya çalışıyorsun?"diye sordum nefes nefese. Şuan kalbim elimde olmadan deli gibi atıyordu. Aniden ne olduğunu anlamadan, kafamı sertçe tutan elleri gevşedi ve biranda yere yığıldı Jason.
Şoka girmiştim... Ne olduğu hakkında bir fikrim yoktu ve yapabildiğim  şey sadece Jason'nın adını tekrarlamaktı. O bir vampirdi öyle değil mi? Ölmesi ya da bayılması normal değildi. Zaten ne yapılması gerektiğini de bilmiyordum.
Ama sonra aklıma gelen fikirle aydınlanmıştı kafamdaki karanlık.
Biz buraya avlanmaya ve kendimize gelmeye gelmiştik,ancak Jason avladıklarını hepsini bana getirmişti. Her ne kadar ısrar etsemde avladıklarının kanını içmemişti. Ve en son bana ne  zamandır avlanmadığını söylemişti. Belki de bu yüzden bitap düşmüş olabilirdi.
Şuan ormanda değildik ve eğer ormana geri dönecek olursam onu burada böylece bırakamazdım da. O yüzden hemen yakın bu civarlarda bir kulübe varmı ona bakmam gerekiyordu. Aceleyle Jason'ı yürüdüğümüz taşlı yolun kenarına bıraktım ve bir kulübe bulma umuduyla koşmaya başladım.

Kalbimin hala daha deli gibi atması;bu sefer Jason'nın bana yaklaşması değil,tuhaf bir şekilde onu o şekilde görmemdi. Bu duyguları tanımıyordum,hiçbiriyle bu zamana kadar alakam olmamıştı. Ya da olamazdı desem daha doğru olur. Ben kendime  güvenmiyordum ki,fani bir insanla birlikte olmak bizim için hem yanlış hem de zararlı olurdu. Bunu bi aralar bir kitapta okumuştum. Faniyle evlenen vampir bir kadın vardı,ancak bu evlilik uzun sürmemişti. Çünkü kadın  hamile kalmıştı. Bu olağanüstü bir şeydi. Fakat daha sonra bu kadının soyu tükenmiş olan bir tür vampir grubundan olduğunu öğrenmiştim. FOLKLORİK VAMPİR...
Kimi efsanelere göre bu vampirler, eski eşleriyle cinsel birliktelik yaşayabilirler ve bunun sonucunda da hamilelik durumu ortaya çıkabilir. Aslında bu inanç, bekar kalması beklenilen bir dulun nasıl hamile kaldığını da açıklayabilecek türdendir. Ortaya çıkan çocuğa Bulgarca gloglave (glog) ya da vampir adı verilir. Ancak afaroz edilmek yerine çocuk vampirleri öldürme yeteneğine sahip olan bir kahraman olarak görülür. Bu türü yeni duymuştum fakat soylarının tükendiğini bu yüzden o zamandan beri artık dünyaya sadece ısırıkla vampir geliyordu. Doğum  hiçbir zaman olmadı.

Karşımda eski ama yinede işime yarayacak olan kulübeye bakınca içimde farklı bir dalga akımı geçmişti. Kulübeye doğru bir adım attım ve içeriye girip kontrol ettiğimde şansıma çokta iyi olmasa da eski bir yatak,bir koltuk ve kırık bir ayna vardı. Duvarları eskimişti ve çatısının bir tarafı yoktu. Ancak kapısı sağlam  duruyordu. Yavaşça dışarıya çıktım ve ardımdan kapıyı kapatıp denediğimde  yanılmadığımı farketmiştim. Daha fazla zaman kaybetmek istemediğim için hemen Jason'nın olduğu yere koşmaya başladım.

Çok zor olmadan hemen Jason'nın yanına varmıştım. Hala daha eskisi gibi öylece haraketsiz yatıyordu. Zor olmadan onu sırtıma aldım ve aceleyle bulduğum kulübenin yolunu tuttum.

Kapıyı ayağımla açtım ve Jason'ı kırık yatağın üzerine yavaşça bıraktım. Artık tek yapmam gereken avlanmaktı. Ama bu sefer tek farkı kendim için değil Jason için avlanacaktım.

Ormanda yalnız başıma avlanma fikri hem de bu satte olması biraz beni ürkütüyordu açıkçası. Aslında şuan zamana dair pek bir fikrim yoktu sadece havanın karanlık olmasına bağlı olarak söylemiştim.

Karşımda alımla duran ceylana son kez baktım ve saldırmak için saklandığım ağacın arkasından hızla fırlayıp zor olmadan ceylanı yakaladım. Bu enfes koku beni ele geçirmeden hemen Jason'nın yanına gitmem gerektiğini düşündüm. Ve tabi  düşündüğüm şeyi de yapmaya koyuldum.

Koştum,koştum,koştum ve koştum.......taki bir koku duyana kadar. Farklı bir vampir kokusuydu. Tanımlayamadığım iki farklı vampir kokusuydu.
Yanılmamıştım çünkü karşımda duranlar Walcon'nun yanında olan kişilerdi. Fred ve Huck.
"Merhaba Lacy...Adını çok duyduk fakat bir türlü tanışma fırsatımız olmadı... Demek ki bu güneymiş... Hem de elinde tuttuğun bu güzel yavruyla birlikte"diye dirak elimdeki ceylan yavrusuna bakarak konuştu Fred. Onları da tıpkı Walcon gibi kitaplardan duymuştum. Ama ne yazık ki Jason'ı hiç duymamıştım. "Konuşacak kadar vaktim yok! O yüzden çekilin yolumdan da biran önce Jason'a götüreyim bunu!"dediğimde şaşırmış ve sorar bakışlarla bana baktı ikiside. "Neden Jason'a götürüyorsun sen? O avlanmıyor mu?"diye sordu Huck daha fazla merakını saklayamayarak.
"Ne zamandır avlanamadığı için bitap düştü, onu bir kulübeye götürdüm. Şimdi de ona bu yavruyu götürmem gerek"dediğimde yüzlerinden ilk başta bir endile geçti ama sonra tekrar aynı yüz ifadelerine geri döndüler. Soğuk....
"Pekala öyle olsun. Ama bir dahakine farklı bir yerden avlan. Çünkü bizim bölge hiçte iyi bir yöntem değil"dedi Fred ve sonra aniden gözden kaybolduklarında ne kadar tehlikeli  bir iş yaptığımı yeni farketmiştim. Elimde tuttuğum ceylan yavrusuna tekrar baktım ve bu sefer son sürat Jason'ı bıraktığım kulübeye koştum.

Kulübeye biraz yaklaşınca içeriden acıyla bir inleme sesi duydum. Kulübeye adım attığımda Jason'nın yüzünün sarardığını ve dudaklarının kuruyupp aralı kaldığını görsüğümde ayağı kalkmak için baya çabaladığını farkettim. Ancak pekte başarılı olamamışa benziyordu çünkü yababildiği tek şey koyduğum pozisyondan üç santim ileri gelmesiydi. Neredeyse kırık yataktan düşecekti.
Yanına yaklaştım ve elimde tuttuğum ceylanı yavaşca ağzına götürdüm. İlk başta ne olduğunu anlamayan gözleri kan kokusunu alınca iri iri açıldı. Elimdeki ceylan yavrusunun cansız bedenini elimden sertçe çekip aldı. Ve iştahla damarlarda bir hayat gibi akan kanı kuruturcasına içmeye başladı.

Ceylanın sadece organlarının ve derisini kalmış olduğu bedenini sertçe yere fırlattı Jason. Ve kendine gelmiş olan parıl parıldayan simsiyah gözlerini bana dikti.
"Teşekkür ederim...Lacy"dediğinde hafifçe gülümsedim ve "Rica ederim...Jason"diye mırıldandım. Ayağı kalktı ve kırık dökük olan aynada kebdine baktı,bende kafamı aynaya doğru  çevirdiğimde göz göze geldik tekrar,ama bu sefer o göz kırpıp geri çekildi  aynanın karşısından . Sonra aniden yerde ayna kırıklarıyla kaeşılaşınca,aynanın yerinde olmadığını gördüm.
"Sadece eskisi gibi miyim,onu test ettim"dedi Jadon hafifçe gülümseyerek. Bende ona gülümsedim ve dışarı çıktık. Hava daha çok karanlık olmuştu,bu sabahınbir iki saat içerisinde olacağının işaretiydi. "Aynen öyle. O yüzden biran önce eve dönmemiz gerekiyor. Daha fazla durumu çakmamaları için"dediğinde Jasan başımı onaylarcasına aşağı yukarı salladım. Ve hızla bize yardımcı olan kulübeden uzaklaştık...

ACI KAN  (DÜZENLEMEDE)Where stories live. Discover now