KANIN ŞANSSIZLIĞI

276 27 5
                                    

Eve gittiğimde anneme bugün okulda olanları anlatmam gerekiyordu,izin koparmak için.
Aslında pek anneleriyle konuşan kız tiplerinden değildim. Fakat bu kez durum biraz farklıydı.
Eminim annem çakardı durumu.
Yani bi işim düştüğünü anlardı. Gerçek olan da bu değilmiydi zaten. 

Servisten indiğimde pek eve gidesim yoktu doğrusu. Biraz dolaşmak geçti içimden ama annemi şuan sinirlendirmek pekte işime gelmezdi. O yüzden direk eve doğru adımladım.
Kapıyı çalmadım çünkü her normal insan gibi benimde bi anahtarım vardı.
Bu durumda aslında pekte normal bi insan olmuyordum ama yine de on üç yıllık vampir hayatım boyunca, vampirlik konusunda hayatımı düzene sokmuştum.
Tabi bi çok zorluklar geçirmiştim. Aslında normal bi insanda zorluklar yaşayabilir. Ancak bu daha farklı bir durumdu.
Zaten hayatın kendisi başlı başına zor değilmiydi. Üstüne birde benim bu fani dünyada ki vampir oluşum,daha da zorlaştırıyordu hayatımdaki rolümü.

İçeri girdiğimde ortalıkta bi sessizlik hakimdi. Şaşırmamıştım aslında annem veya babam genelde evde bulunan tipler değillerdi. Ama şuan annemin burda olması daha iyi olurdu tabi ancak yinede bunu şansa çevirebilirdim.
Nasıl mı, mesela yemek konusunda olabilir.
Annemler gelene kadar mutfakta yemek yemiş gibi gösterebilirdim. Bu şekilde beni sıkıştırmazlardı.

Dolabın kapağını açtığımda hazırda yemek olması biraz daha kolay olacağının işaretiydi. Hemen mantar çorbasını ısıtmak için ocağa götürdüm. O sırada pek sevmesemde pilavı da getirdim. Onu da ocağa yerleştirdikten sonra  biraz daha inanadırıcı olsun diye salata için malzeme çıkardım. Bi kaç tane havuç,biraz lahana vb. malzemeleri çıkardıktan sonra yıkadım ve yapmaya başladım. O sırada da ocağı kontrol ediyordum.

Son olarak tabağın kenarına yemiş gibi göstermeye çalıştım. Yemekleri ısıttıktan sonra geri kalanını kaldırmıştım.
Aniden kapı açılınca sofraya oturdum. Annemi içeri girdiğinde ilk başta şaşırdı ama sonra pek bişey söylemeden yukarı odasına çıktı.
Annem özel bi şirkette iş analisti olarak çalışıyor. Yani müşterilerin ihtiyaçlarını şirket için gereksinim haline getiyor,gerekli olan iyileştirmelerin nasıl yapılacağını ve ne şekilde  olacağını belirliyor. Bu mesleği isteyerek yaptığını biliyorum annemin. Bu yüzden mutlu döner her zaman eve.

Mutfağı toplayıp oturma salonuna geçip annemin yanıma gelmesini bekledim.
Topuklu ayakkabı sesi duyduğumda geldiğini anladım annemin.
Karşıma oturduğunda bana sorar bakışlar atınca daha fazla uzatmadan anneme sormak için atıldım.
"Anne. Sana söylemek istediğim bişey var. Daha sormak istediğim"  dediğimde hiçbir mimiğinde oynama olmadığına göre, düşündüğüm gibi anlamıştı bişeyler söyleyeceğimi.
"Evet,tatlım seni bekliyorum" dediğinde hiç uzatmadan direk sordum anneme.
"Annem,yarın okulca  yapılacak bir kamp var. Ve hoca isteyenlerin gelebileceğini söyledi. Bende gitmek istiyorum. Yani iznin doğrultusunda" dedim aynı zamanda da gözlerimi devirerek. Bu işe karşıydım, sonuçta  artık reşit olacaktım. Ve kendi kararlarımı kendim verebilirdim. Ama yinede formalite icabı anneme sormalıydım. Annemin yüzündeki ifade pek iç açıcı sayılmazdı. Neyse ki  yine de söyledikleri rahatlatmıştı beni.
"Pekala tatlım. Okulca olacak bi kamp olduğu için sıkıntı olmaz. Yani gidebilirsin" dediğinde anneme sıcak bi gülümse gönderdim.
"Teşekkürler anne. Ben yemek yedim. Gidip hazırlanacağım. Sonra da uyurum. Sana iyi geceler" dedim ve yanağıını öpüp yukarı çıktım.

Gerekenleri küçük valizime yerleştirdim. Zaten pek bişey götürmeyecektim. En önemlisi olan fotoğraf makinemi koyduktuktan sonra herşey tamamdı.

Fotoğraf çekmeyi küçük yaşlarda merak salmıştım. Aslında daha çok resim çizmeyi severdim. Ancak daha sonralarında fotoğraf çekmeye merak salmıştım. Ve devamıda geliyo tabi. Bi kaç sergiye katılmıştım. Bi defasında da ödül kaanmıştım. Birinci olmuştum...

Saate baktığımda baya bi geç olduğunu gördüm. Bu saatte kimse dışarda olmayacağına  göre hemen penceremi açtım. Ve çabucak atlayıp karanlıkta gözden kayboluncaya kadar koştum. Ormanlık alana geldiğimde durdum ve etrafı kolaçen ettim. Görünürde pek bişey görünmüyordu. Fakat sesleri dinlediğimde yeteri kadar lezzetli kan kokusu duyuyodum.
Bunu da kanıtlayan bi tavşan yavrusu olmuştu zaten. Çok fazla zorlanmadan onu yakalayabilmiştim.

İçimdeki alevin üstüne bir avuç kum gibiydi bu tavşan. Pek geçirmese de rahatlatmıştı en azından. Tekrar odamın pencerine tırmandım ve aceleyle bi okadar da sesizce kapattıktan sonra penceremi hemen üzerimi değiştirip yatağıma yattım. Banyo yapmama gerek yoktu, çünkü acemi bi vampir değildim. Ya da farklı bir değişle yenidoğanlardan.

Artık tek yapacağım yarını beklemekti. Tüm iltişamıyla tabi...


ACI KAN  (DÜZENLEMEDE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin