14.Bölüm : Canım İstiyor.

Start from the beginning
                                    


''Bu soruları niye soruyorsun?'' Tam Doruk'tan beklenen soru gelmişti ki cebimdeki telefonum titredi, mesaj bildirimine bakacağım sırada sağ üst köşede şarjımın %15'e indiğini görüp içimden okkalı bir küfür savurdum. Daha sonra bildirimleri açtım.


*CİNAYET İSİMLİ WHATSAPP GRUBUNDAN BİR YENİ MESAJ*

*Burak : Bizim sınıfın önündeyiz, sen de hemen geliyormuşsun*

*Burak : Yani geliyorsun. SHIT*


Yüz ellinci kez Onur tarafından yazdırılmış bir mesaj... Yüz ellinci kez bunu gizleyemeyen Burak... Gülmemek için alt dudağımı ısırıp Doruk'a baktım.


''Benim acilen gitmem lazım! Seninle... görüşürüz! Çok acil!'' Doruk'a tek kelime ettirmeden hızlı adımlarla döndüm ve yanından ayrıldım. Arkamdan adımla seslense de dönmedim ve koşar adım merdivenlere yöneldim. Neredeyse DORUK'TAN KURTULDUM diye bağırarak tek başıma Arjantin tangosu yapmaya başlayacaktım. O kadar yalnızdım ki tek başıma Arjantin tangosu yapmayı düşünüyordum...


Merdivenleri hızlı adımlarla çıkıp koridora girdiğimde uzaktan Mahşerin Üç Atlısını gördüm. Sınıfın kapısının önünde durmuş, kollarını göğüslerinde birleştirmiş beni bekliyorlardı. Koşarak yanlarına gittim ve bana hesap soran gözlerle baktıkları sırada Onur'un karşısında, Burak ve Mert'in arasında yerimi aldım.


''Sana süre tanıdım,'' dedi Onur, ''plan yaptın. Planın işlemedi. Şimdi, sana gel dedim. Geldin. Ve sana gitme diyorum. Bir daha o Christian Grey çakmasının yanına gitmeyeceksin. Anladın mı?'' Yutkundum. Böyle emredince koşa koşa gidesim geliyordu. Ama tatsızlık çıkarmak istemiyordum. Ki zaten Doruk'un katil olmadığı açık ve net bir şekilde belliydi.


''Zaten katil olması imkansız.'' Aralarında gülüşürlerken bakışlarımı tek tek üzerlerinde dolaştırdım, ''komik mi?''


''Komik.'' Onur'un sert cevabıyla gözlerimi devirdiğim sırada Burak söze girdi,


''Boşu boşuna prenses denildi sana. Ben olsam ağlardım.'' Öldürücü bir bakış fırlattım Burak'a,

''Sana prenses derlerse ağla zaten.'' Hemen ardından Mert'in sesi duyuldu,


''Oooo Zeynep vurdu, ve gol oldu!'' Sinir bozukluğuyla derin bir nefes aldım. Benimle uğraşmak hoşlarına gidiyordu. Aralarına sonradan geldim, tek kızım ve onlara göre karakter açısından zayıfım (!) ya hani. Sırf bu yüzden benimle uğraşıyorlardı. Ama bunu onlara ödetirdim.


''Şimdi beni iyi dinleyin. Tek tek gereksiz insanlarla konuşamayız. Bizim olaya büyük bir pencereden bakmamız lazım. Birer birer değil, onar onar, yüzer yüzer görmeliyiz onları. Yani bize kalabalık bir yer lazım. Kalabalık bir yer olacak ki insanları izleyebilelim, hepsini, her birini. Herkesin olacağı bir yer.'' Onur'un anlattığı planla kaşlarımı çatıp düşünmeye başladığım sırada koridorun karşısından çakma sarışın zayıf uzun boylu renkli bir kızın gülerek bize yaklaştığını gördüm. Üçlünün bakışları kıza yönelirken kıskançlıkla yutkundum. Buradaki tek kız ben olacaktım, sen kimsin!?


''Ehehe selam!'' Kız gerçekten böyle bir giriş yaptı. Direkt olarak Onur'a bakıyordu.

Karantina SerisiWhere stories live. Discover now