"Fantezik bir kadın olduğunu biliyordum fakat bu kadar olacağını bende fark etmedim." dediğimde sırıttı.

"Kumandanın son seviyesini açan sana sormalı asıl bunu. Bilerek yapmadın demi?" dediğinde kaşlarım çatıldı.

"İşim gücüm yok bir de Nazife'yi mi rezil edeyim Alpay? Şaka gibisin. Hem ne bilim ben onun o kumanda olduğunu ama maşallah baya hakimsin bu seslere. Kimde duydun?" dediğimde boruyu işaret etti.

"Tam olarak burada. Nazife'nin burada tıraş makinesi kullanacağını zannetmediğime göre başka böyle titreyen ne olabilir?"

"Şarjlı diş fırçası mesela."

"Mutfakta diş mi fırçalıyor?"

"Emin ol burada o şeyi yıkamasından daha mantıklı bir iş olduğuna yemin edebilirim." dediğimde pes edip boruyu çıkarmaya başladı. Borudaki pis suları kovaya akıtırken düşen küçük topları fark ettim.

"Bunlar mı?"

"Sanırım." dediğinde bir şey demedim. Boruyu geri taktıktan sonra suyun akışını ve borudan geçişini inceledi bir süre. Musluğu kapattıktan sonra elini yıkadı.

"Nazife nereye gitti?"

"Odasına gönderdim. Daha fazla kendini rezil hissetmesin diye. O yüzden bizde hızlıca çıkalım. Daha fazla bir şey yaşanmadan." dediğimde güldü.

"Kapıyı açmasan şimdiye başka şekilde beraberdik." dediğinde ters bir bakış attım.

"Sevap kazandığına şükret. O kadar günahtan sonra belki biraz arınırsın."

"Ne sevap ama."

"Nazife'ye hanım yerine teyze dersen bu dediğin şeyleri yapmak zorunda kalmazsın."

"Tek sorun hanım demem mi?"

"Ve yarı çıplak evine gitmen."

"Üstümü ıslatırım diye giymedim. Kadın musluğumda problemim var diyor, borusunda çıkıyor. Suç benim mi? Ki bence en büyük suç senin."

"Nerden bilebilirdim böyle bir şey kullandığını?"

"Nazife'nin evine gidiyoruz Tutku."

"Ah tamam." daha fazla tartışmak istemiyordum.
Eve geldiğimizde Alpay üzerine tişörtünü giyerken çalan telefonla bakışlarım masaya gitti.

"Açmayacak mısın?" meraklı bakışlarla ona bakarken önümde durdu.

"Açmamı ister misin?" birbirimize öylece bakarken bir şey demeden telefona uzandım. Ekranda yazan koca bir Kutay yazısı gözlerimi devirmeme neden olurken bir anda havalanmamla ne olduğunu anlamadım. Elimdeki telefona aldırış etmeden benimle beraber koltuğa oturdu ve sakince ne yapacağımı izliyordu.

Kucağında böyleyken ne yapmanı bekliyor olabilir?

"Açmayacak mısın?" bu sefer bunu bana sorduğunda içimde kıvılcımlanan isteği söndürmek istemezdim fakat önemli bir şey olduğunu düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum.

Telefonu açıp kulağıma götürdüğümde bir şey demedim. Ne diyeceğini bekliyordum sadece.

"Saygıdeğer liderimiz Alpay Bey eve geri dönmeyi düşünüyor musunuz yoksa çocukları bize mi bırakıyorsunuz?" Çocukların yeni aklıma gelmiş olması ağzımın açık kalmasına neden olurken Alpay'ın boynuma bıraktığı öpücükle kafasına vurmamak için kendimi zor tuttum. Kutay'a duyurmak için yaptığına yemin edebilirdim.

"Yeterli açıklama oldu mu Kutay?" Alpay'ın dediğiyle telefon kapanırken Alpay boynumun açık bırakan yerlerini talan etmeyi başlamıştı bile.

Kafasını kaldırıp bana baktığında suratına bakakaldım.

DUYGUNUN ÖTESİNDE +18On viuen les histories. Descobreix ara