12

4.9K 853 193
                                    

küçükken her hafta sonu babamla gezdiğimizi hatırlıyorum. eskiden yoongi hyung çoğu vaktini büyükannemlerde geçirdiği için bu anılarda çok fazla yok, gerçi tam olarak anımsayabildiğim de söylenemez ama o zamanlar babamla sadece ikimizin olduğunu hatırlıyorum. elini omzuma attığı, beni videoya aldığı, korku tüneline birlikte girdiğimiz, boy limitini geçemediğim için çok hareketli bir makineye benimle binmek zorunda kaldığı ve sonradan başı döndüğü için kötü olduğu bir kaç anıdan ibaret yalnızca. bunları çok uzunca bir zaman için hiç hatırlamamıştım ama bir gün, babamla geldiğimiz noktayı düşünürken hepsi bir anda aklıma doluşmuş, böyle şeyler yaşadım ben, diye düşünmeme sebebiyet vermişti, şaşırmıştım da. gerçek gibi değillerdi, akvaryumda balıkların önünde ona poz verirken camdan yansıyan gülümsemesinin fotoğrafı olmasaydı hayal kurduğumu bile düşünebilirdim. 

babamla aramız bozulmadan önce hep bir şeyler eksik gibi hissettiriyordu ama tam olarak bir isim veremiyordum. bana değer verdiğini biliyordum ve bunu dile getirmesini istiyordum, elinde imkanları olsa benim için her şeyi yapacağını da biliyordum ama o elinden geldiği kadarını yaparken aynı zamanda ondan çok şey istemediğimi anlasın da istiyordum. böyle düşünmek beni üzüyordu, sanki şımarıkmışım ve elimdekilerin değerini bilmiyormuşum gibi hissedip kendimi suçluyordum, sanki babam böyle düşündüğümü bilse çok üzülecekmiş gibi geliyordu. bu yüzden uzunca bir süre kendimi suçladım ama lisede bir gün, arkadaşımın babası çıkışa onu almaya geldiğinde ve arkadaşım babasının yanağını sevdiğinde, bunu çok kolay bir şekilde yaptığında ve yadırgamadıklarında, el ele tutuşarak önümden yürüdüklerinde o kadar eksik hissettim ki o gece ilk defa kendimi suçlamadım. ebeveynliğin kolay olmadığını, hissettiğini dile getirmek zorunda olduğunu, çocuğundan bir şeyleri anlamasını beklememen gerektiğini ilk o zaman düşündüm, küçüktüm.

sonra babam beni dövdü. ilk dayağımdı, yoongi hyung bizi zor ayırmıştı ve babam beni gördükçe daha çok sinirlendiği için beni odama götürmüştü. o kapıda durmuş, ben yatakta bağdaş kurmuşken, ''çok rahatladım,'' demiştim ona. ''çok rahatladım, bunca zamandır kendimi beni sevdiğine inandırmaya çalışıyordum ama artık bunu yapmama gerek yok.'' artık gönül rahatlığıyla ondan nefret edebilirdim, sevgisizliği için onu suçlayabilirdim, eksikliğimi dile getirebilirdim. ilk dayağımda bu yüzden hiç ağlamadım. 

ikinci dayağımda yoongi hyung yoktu, o yüzden daha da çekişmeliydi. babam sakinleşmek için başını ellerinin arasına almıştı, ben size ne kadar değer veriyorum, sizin bana yaptırdığınıza bak, demişti nefes nefese. sanki bu benim suçummuş gibi. sanki yediğim dayağı hak ediyormuşum, o sırf babam olduğu ve beni büyüttüğü için bu üstüne hakmış gibi. o lafını hiç unutamadım, babam aylarca rüyalarıma sinirden kızarmış gözleri ve kocaman elleriyle bana zarar vermek için uzanıyor halde girdiğinde bana hep bu cümleyi söyledi. bana yaptırdığına bak. 

öyle bir şeydi ki bazen kendimi gerçekten suçladım. konuşmasaydım, diretmeseydim, bir noktada bazı şeyleri kabullenseydim ailemiz belki de şu an olduğu hale gelmeyecekti. kendimi her zaman olanlardan pişman olmadığıma inandırmaya çalıştım, bir kez olsun tatlı dille onların suyuna gitsem aramızın biraz olsun düzelecek olduğunu düşünmek istemedim ama bazen, çok kısa anlar, bu ihtimallerin altında ezildiğim de oldu. 

benden hiç özür dilemedi. ailecek böyle bir şeyin yaşanmış olduğunu görmezden geldik ama yine de aramızda asılı kaldı. ağabeyim ve babam kavgalarından sonra hayatlarına hiçbir şey olmamış gibi devam ederlerdi, yoongi hyung onunla hala konuşabilir, aynı masaya oturabilirdi fakat ben bunu yapamadım. yedi ay boyunca onun evde olduğu vakitler odamdan çıkmadım, yemeği ayrı yedim, bana bıraktığı harçlıklar dışında ayrı olarak para istemedim, yapabildiğim kadarıyla hayatımdan çıkardım onu. benden özür dilememesi, zaman geçtikçe bunu normalleştirmesi beni ondan daha çok uzaklaştırdı, içimde hiçbir sevgi kırıntısı hissedemez hale geldim. babam büyükannemlere gittiği zamanlar evin hiç girmediğim salonuna gider, televizyon falan izlerdim, o sessizlik, beni korkutan hiçbir şeyin olmaması, acaba kavga eder miyiz düşünceleri olmadan geçirdiğim o kısa anlar beni o kadar mutlu ederdi ki, bazen babam gerçekten hiç olmadığında da böyle hisseder miyim diye düşünürdüm. 

pagsamo xxx vkookWhere stories live. Discover now