13. BÖLÜM

14.6K 1.2K 1.3K
                                    

33. BÖLÜM: SINAVLAR

O günden sonra bir daha Kumral'ı düşünmedim. Güneşin doğduğu her gün perdeleri sonuna dek açtım. Geceleri erken uyuyup karanlıkla vedalaştım. Günümün çoğunu erken uyanarak aydınlıkta geçirdim. Ormandan uzak durdum, çalılıklara yaklaşmadım. Avludan geçmem gerektiğinde adımlarımı hızlandırdım.

Armoni ile eğitim sürecimde her gün saatlerce vakit geçirmek zorunda kalıyorduk. Doruk'un ricasıyla Bayan Armi benim hızlandırılmış eğitimime sesini çıkarmamıştı. Bütün öğrenciler günde birkaç saat çalışırken ben sabahtan akşama kadar eğitim alıyordum. Özellikle Armoni ile dövüş eğitimleri bazen sabahtan akşama kadar uzuyordu. Bunun böyle olmasının sebebi artık git gide karışan ortalık ve Doruk'un bir an önce birinci sınıf seviyesinde kendimi korumayı öğrenmemi istemesiydi. Ben daha yavaş gitmeyi kabul etmiştim ama herkes bazı konularda fazla endişeliydi ve bu beni kamçılıyordu.

Koridor her zamankinden daha kalabalıktı. Bugün yeni gelen Avcılardan bazıları ilk eğitimlerini tamamlıyordu. Timur'un beni neden kovduğu şimdi anlaşılmıştı, onların dikkatini dağıtmamı istemiyordu. Burada saçma bir şekilde insanlar beni merak ediyordu. Maya Efnan'la tanışmak isteyen onlarca insan vardı. Ve ben hepsinden hep aynı kişiye kaçıyordum.

Evin kapısını birkaç kez tıklattım, Doruk'u evde bulmak imkansıza yakın bir ihtimaldi. Gelen son haberlerden sonra güvenlikle bizzat kendi ilgilenmeyi tercih ediyordu. Hiçbir şey riske atılmamalıydı. Benim dışarıya çıkmam kesinlikle yasaktı.

Bir süre arka bahçede Yargıç'la oynadıktan sonra odama döndüm. Hızlı bir şekilde sıcak bir duş alıp gerilmiş kaslarımı biraz rahatlattım. Belki de Timur haklıydı, bazen abartıyordum. Bornozu üzerime geçirip banyo aynasından yüzüme bir göz attım. İzler tamamen geçmişti, görünürde hiçbir şey yoktu. Artık hatırlamayı reddettiğim o günlerden hiçbir iz kalmamıştı. Sanki hiç yaşanmamış gibi geçip gitmişti olanlar.

Bir şeyler yemek için odadan çıktım. Armoni'yi kapıdan çıkarken yakaladım. Bugün kendi aralarında yapacakları bir toplantı vardı. Her zamankinden daha şık görünüyordu.

"Yeni bir haber var mı?" diye sordum birlikte asansöre doğru yürürken.

"Bazı şeyler var. Aşağıya kahve almaya ineceğim, gelmek ister misin?"

"Ben de oraya geçiyordum."

Asansörün aynasında yarım yamalak giyindiğim yeşil kareli gömleğin yakalarını düzelttim.

"Yarın için hazırsın değil mi?" diye sordu. Oldukça ilgili ve meraklıydı bu konuda. Buzlarımız git gide çözülüyordu, en azından birbirimize karşı. İki yakın kız arkadaş değildik ama daha uzun konuşmalarımız oluyordu. Onun da bazen erkeklerle ve katı annesiyle çevrili bu kalede boğulduğunu görebiliyordum. Benimle konuşmak bir nebze olsun iyi geliyor olmalıydı. Çünkü bildiğim kadarıyla onun bir telefon uzağında Meyra'sı yoktu.

"Hazırım," dedim emin bir şekilde. Yarın ikinci sınıf olmam için eğitimini aldığım her branşın sınavı yapılacaktı.

"Güzel."

Ortak salona birlikte girdik. İçeride bulunan birkaç kız doğrudan bakışlarını bize çevirdi. Armoni hiç oralı olmadan dik bir duruşla mutfağa girdi. Ben kızlara kısa bir bakış atıp peşinden gittim. Herkes hem bize bu kadar meraklı hem de tek bir kelime konuşmaya çekinirken oldukça komik görünüyorlardı ama bunu kendime saklayacaktım.

Armoni'nin çıkardığı kahve fincanlarına süt tozu ilave edip makineden kahve koydum. Buranın en sevdiğim özelliği her zaman taze kahve bulabiliyor oluşumuzdu. Kavanozdan biraz da kurabiye alıp kimsenin bizi duyamayacağı uzak bir masaya yerleştik. Armoni karşıma oturup renkli kurabiyelerden bir tanesini ağzına attı.

GECENİN HİKAYESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin