yirmi

13.1K 879 512
                                    

kitabı yazmaya başlarken bölümleri kısa yazacağımı söylemiştim ama yazdıkça daha da uzatmaya başladığımı gördüm şu an... (1850 kelime)

keyifli okumalar dilerim <3

————

Sinan,

"Sağa dön!" Sağa döndük. "İkişer ol!" İkişer olduk. "Uygun adım ileri!" İlerleyip birbirimizin arkasında düz bir sıra oluşturduk ve beden hocasının kulak tırmalayıcı düdüğünü duyduğumuzda ellerimizi arkamızda birleştirdik.

Uzaktan -çok da uzak değildi- karşı okulun da sesleri ara ara kulağımıza geliyordu.

"Bugün turnuvalar dışında bir etkinlik yapmaya karar verdik." Beden hocası gür sesiyle konuştuğunda sesimiz kesilmişti. Her birimize teker teker bakarak konuşuyordu. "Sizler için diğer okulun öğretmenleriyle anlaşıp gizli bir görev ayarladık."

"Hocam ne gizli görevi ya çocuk muyuz biz?" Sıranın sonlarından bir çocuk konuştuğunda öğretmenler ona ters ters baktı.

"Senin çok bir farkın da yok yavrum, üzülme."

Çocuk bir şey demek yerine sustuğunu belli eden bir işaret yaptı ve önüne döndü.

Ada bir adım öne çıktığında bütün gözler -evet özellikle Batuhan- ona dönmüştü.

"Hocam yanlış anlamadıysam karşı okulla ortak bir etkinlik mi yapacağız yani, doğru mudur?"

Beden hocası sıkıntılı bir şekilde başını salladı.
"Açık konuşmak gerekirse Milli Eğitimin gözü son zamanlarda çok üstümüzde. Birbirimizle olan bu sürtüşmemizden haberdarlar. Bizden birer etkinlik dahilinde bir şey yapıp fotoğraf göndermemizi istediler."

Biz de dahil tüm okul onaylamaz mırıltılar çıkarıp reddetmeye yeltendiğinde güçlü düdüğün sesi yeniden kulaklarımızı doldurdu.

"İtiraz edebileceğimiz bir mevkîde değiliz. Biz, bize söyleneni yapmakla yükümlüyüz." Azarlar tonda konuştuğunda bir şey diyemedik ve sözüne devam etti. "Birazdan karşı okul da buraya gelecek, o zaman daha ayrıntılı bir şekilde oyunu anlatacağız. Gruplandırmaları da o zaman yaparız. Sıranızdan ayrılmadan serbestsiniz."

"Hay ananın amına koyayım ya ne salak salak işler." Yamaç sitem dolu bir sesle konuşup elindeki tesbihi salladı.

Tesbihten gözlerimi ayırmadan birkaç saniye baktım, tanıdık geliyordu sanki.

"Onu nereden buldun?" dediğimde tesbihe baktı.

"İtin birinden dızladım."

Bizim için çok yabancı bir şey olmadığından sadece başımı salladım.

"Bir bahaneyle katılmama gibi durumumuz var mı?" dedi Yiğit dudağını bükerek.

Omuz silktim.

"Sanmıyorum ama bir dene istersen."

Oflayıp başını havaya kaldırdı. Buraya da zaten bizim zorumuzla gelmişti. Yurttan çıkmayı sevmiyordu. Sadece arada bir bizim zorlamamız haricinde gittiğimiz yerler dışında ormana, piknik alanlarına gidiyor, birkaç saat gelmiyordu. Ama oralardan her döndüğünde yüzünde ufak bir gülümseme olduğundan her ne yapıyorsa ona iyi geliyor olmalıydı.

Etrafıma birkaç kez bakınıp kaşlarımı çattım.

"Batu nerede?"

Yamaç omuzlarını kaldırıp başıyla bir noktayı işaret ettiğinde baktığı yere baktım. Ada'yla birlikte konuşuyorlardı. Ada her zamanki enerjisiyle bir şeyler anlatıyor, Batuhan da aptal aşık gibi onu dinliyordu.

Düşman (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin