13

7.2K 628 237
                                    

Summer Falter

Yazar: zuzuzu

Çeviri: minnikiniz

BÖLÜM 13

Jongin uyuyakaldığı an, Kyungsoo sıvışma fırsatını kullandı. Derin bir şekilde bilinçsiz olup olmadığını tekrar kontrol etmek için yanındaki adama dikkatlice bir bakış attı ve genç olanın dudaklarını bezeyen tebessümün hayaletiyle şaşırıp kaldı. Bu, bir an için Kyungsoo'yu dondurmuştu. Jongin'i böyle uyurken son görüşünün üzerinden yüzyıllar geçmiş gibi hissediyordu; huzurlu, tatmin olmuş, hâlinden memnun, mutlu. Duyguları daima o uyurken kendilerini dışa vuruyordu. Jongin'in mutluluğunun sadece bir yanılsamadan ibaret olduğunu bilmek canını yakıyordu; başıboş bir aşkın sarhoşluk yanılsaması. Buna, acıyı unutmanın hatırına anlık bir mutluluk denilebilir miydi? Ya da uyanma anında küçümsenecek olan güzel bir kâbus muydu?

Acı dolu düşüncelerini boş vererek, Kyungsoo Jongin'in kolunu karnından kaldırdı ve yataktan kayarak çıktı, kalktığı an kıçında büyüyen acıyı hissetmişti. Sessizce inildedi, muazzam acı yüzünden ayakta durmakta bile zorlanırken bulmuştu kendini ancak yine de acele etmek için kendini zorladı. Bacakları zangır zangır titriyor ama bir adım ileri atmak için debeleniyordu, bir adım daha ve başka bir adım, ta ki giysilerini giymeyi başarana kadar.

Kalbi ve zihni feci şekilde zonkluyordu ve tüm aklı her türlü sonuçlar tarafından puslanmış gibiydi. Hassiktir, hassiktir ve hassiktir, Jongin nihayet uyandığında ne olacak? Yaptıkları şeyden sonra birbirlerinin yüzlerine bile nasıl bakacaklardı? Dehşetle ceketini kapıp kapıdan dışarı fırladı. Yürümekte müthiş zorlanmasına rağmen kendini dayanmaya zorlayarak sokakları santim santim arşınladı, nereye gittiğini bilmiyordu ama tek düşünebildiği kaçma ihtiyacıydı. Yapmak zorundaydı. Kim bilir Jongin dün gece ikisi arasında yaşanan bu boktan gerçeği nasıl karşılayacaktı?

Kyungsoo yakınlardaki 24 saat açık olan kafeye kıç üstü düşmeden gelmeyi nasıl başardığını bilmiyordu ama başarmıştı ve hemen en yakındaki sandalyeye yığıldı. Gözlerini kapatıp göğsü umutsuzca hava için çırpınırken hızla soludu. Kalbi tek seferde aynı anda hem korku, hem endişe hem de dehşetle hızla çarpıyordu.

Darmadağındı.

Ve tamamen boka batmıştı.

Nefesini düzenlemeye çalışırken tavana baktı. Bu işe nasıl bulaşmışlardı? Jongin bir erkekle beraber olmuştu; Jongin bir erkekle beraber olmuştu ve bunun farkında değildi. Jongin'in sarhoşluğu nasıl önüne geleni kız arkadaşı olarak algılamasına sebep olacak kadar hayati olabiliyordu? Kyungsoon'un onda açtığı kesik ne kadar derindi? Çünkü Jongin'in acısı diğer sıradan aşk acılarıyla ölçülemezdi, acısı onun gibi sapına kadar düz birini bile katlanılmaz bir şekilde zorlayabilmişti. (Ç.N: BİR ERKEKLE SEKSE DEMEK İSTİYOR.)

Jongin'in gözlerinin önünde ağlayışı aklından hiç çıkmıyordu. Oynamaya devam eden dayanılmaz bir sahne gibiydi. Jongin'in gözyaşları paha biçilemezdi, onlar dökülmemeliydiler. Sanki tüm yaraları o kadar taze kalmıştı ki zaman bile onlara merhem olamamış gibiydi.

Ve onun yalvarışını duymak canını çok yakıyordu, geri gelmesine değmeyecek biri için yalvarışını duymak acıtıyordu.

Jongin'in acı çektiğini görmek için korkağın teki olduğundan bir veda bile etmeden gitmişti ama olasılıklar ona neyden kaçtığını göstermenin bir yolunu buluyordu ve bu da işkencesini, hiç ummadığı bir biçimde üçe katlıyordu.

Jongin'in şimdi ona karşı -- ikisi arasında yaşanan başka bir iğrenç şeye karşı hissettiği nefreti nasıl azaltacaktı?

Gözlerini kırparak onları yakan yaşları silerken Kyungsoo hıçkırıklarını bastırdı. Neden Jongin onu bu kadar çok sevmişti ki? O, Jongin'e iyi davranmamıştı bile. İdeal bir kız arkadaş bile değildi! O, Jongin'in peşinden koşan diğer kızlara kıyasla güzel dahi değildi! Öyleyse niye? Hayatına devam etmek Jongin için neden bu kadar zordu?

Summer Falter ★ [ÇEVİRİ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin