*plan*

58 9 74
                                    

Planım hazırdı, beni bu yoldan kimse vazgeçiremezdi artık.

Planı yengem ve dayıma anlattığımda, her ne kadar bu işin sonunda izimi bulamıyacaklarsa dâhi, benim için olan endişeleri vardı.

Gece eve gitmek için kalktığımda ise dayım geceyi onlar ile geçirip kaçış planımı daha detaylı anlatmamı istemişti.
O gece orda kalmış, gün Ayana kadar aklımda olan bazı eksikleri onlar tamamlamıştı.

O gecenin sabahında ise, eve giderken kapının önünde Ramazan ağbeyi görmüştüm.
İki gün sonraki nişan için gelmiş, gelmişkende beni ayak üstü sinir etmişti.

Şimdi ise akşam olacak nişan için sipai konağında Esma ile hazırlanıyorum.

Esma'nın ne kadar yüzü gülüyor ise benim bir okadar yüzüm sirke satıyor. Ne de olsa onlar ermişti muradına, benim canım yanmış onlara ne dimi.

Esma'nın saçı yapılır iken benimde yüzüme makyaj yapıyordular.
Odaya girdiğimizde Esma konuşmak için bir çabaya girmemiş kuaför kadınlara onu istiyorum, bunu istiyorum deyip durmuştu.
Saçını yapanın yerinden olsaydım saçını başını yolmuştum şimdiye.

" Tamam bu kadar yeterli, elinize sağlık" dedim ve oturduğum sandalyeden kalkıp giyinmek için bizim adımıza hazırlanan yan odaya geçtim.

Yatağın üzerinde duran elbiseyi elime aldım ve baktım. Bu elbiseyi ilk kez görüyordum, elbise seçmeye giderkende bakmamış, Ramazan ağbey getirdiğindede bakmamıştım.

Olacakmı, olmuyacakmı diyerekte giymemiştim.
Elbiseyi kimin seçtiğini bilmiyorum ama zevkli olduğunu inkar edemem.
Koyu yeşil renk, tüller kat kat  kabarık ve kayık yaka bir elbiseydi.
Elbiseyi üzerime geçirip, arkada bulunan zinciri çektim.
Koyu kestane rengi saçlarım belime kadar uzun olduğu için salaş bir örgü yaptırmıştım.
Örgülü saçlarımı sağ omuzumun üstüne alıp, yüzüme düşen bir kaç tutam saçı düzelttim ve kendime baktım aynadan. Gözlerim kendimi baştan aşağı süzerken kapı açıldı aniden.
Ayna kapının tam karşısında olduğu için, kapı bir anda açılınca kapıdaki ile aynadan göz göze geldik.

Faruk ağabey kapının önünde durup beni ilk önce baştan sona süzdü ve boğazını temizleyerek konuştu.

"Kusura bakma Zümra burda olduğunu bilmiyordum"

"Önemli değil Faruk ağabey" Dedim. Arkasını dönüp gideceği Zaman. " Faruk ağabey!" Diye seslendim ve durdurdum onu. Kapının kolunu tutmuş kapı pervazında durmuştu ve omuzunun üstünde bakmıştı bana.

"Ben şey diyecektim.....kusura bakma o günden sonra senden özür diliyemedim, istiyerek olmadığ...."

"Önemli değil Zümra, isteyerek olmadığını ikimizde biliyoruz.
Ama Allah'tan namlu bana çevriliydi, yanlışlıkla dâhi olsa sana zarar verseydim kendimi asla af edemezdim. Aramızdaki en masumu sensin çünkü" dedi ve cevap vermemi beklemeden çıktı kapıdan.
Birilerinin bu olayda en masum olanın benim olduğunu söylemesi sevindirdi beni.
Öyleydi çünkü, hiç bir günahı olmayan bendim. Benide töreye kurban etmişlerdi.
Töreye kurban gidilmesinin ne kadar acı olduğunu ise en çok Faruk ağabey bilirdi.

Bir süre kapı ile bakıştıktan sonra bende kapıyı açtım ve çıktım.
Yan odaya geçip Esma ile hâlâ uğraştıklarını görünce sıkıntılı bir nefes verip üst kata çıkan merdivenlere tırman dım.
Bu merdivenin terasa çıktığını biliyordum, daha önce bir kaç kere Esma ile ders çalışmak için geldiğimde hava güzel ise burada çalışırdık.

Teresa çıkıp köşeye doğru ilerledim, nişan burda kesilecekti, aslında nişanlar iki gün ara ile olacaktı, çünkü nişan kızın evinde olurdu bizim burada ama sipai ailesi, bizim evin bahçesi küçük oraya insanlar sığmaz, konu komşuya rezil olmayalım diyerek iki nişanı'da sipai konağında aynı gün yapmaya karar kılmışlardı.

ZÜMRÜDÜ ANKA   #Yeniden doğuş#Where stories live. Discover now