*acı kahve gözler*

174 30 581
                                    

Yaşanan olayların üzerinden bir hafta geçmişti. Ağabeyim ile son konuşmamız üzerine bir daha hiç konuşmamıştık, aslında ben konuşmaya çalışmış ama o bana izin vermeyip bir bahane bulup kaçmıştı her seferinde.

Olayın ertesi günü ise annemin söylediği gibi kos koca Sipai ailesi gelmemiş, sadece Leyla hanım rahatsız ve bu yüzden isteme haftaya kalsın diyerek haber yollamışlardı.

Sanki biz, hayatta olmaz yarın gelin beni alın demişim gibi.

Ramazan ağabeyi ise bir türlü görememiştim. Onu ilk gördüğüm anda konuyu açmak istiyorum ama babamlar beni okula bile göndermemişti. Neymiş: evlencen sen, ne okulu kır dizini otur oturduğun yerde. Aslında bırak okula gitmeyi evden çıkmama bile izin verilmemişti.

Ama Allah'tan bugün isteme olacaktı. Bu demek oluyor ki Ramazan ağabey de gelecek bu akşam ve ben bu fırsatı kaçıramazdım. İlk fırsatta yalnız kaldığımız vakit açacağım bu konuyu ona.

"Zümra duymuyormusun beni?....... Heyyy kime diyorum!" Annemin gelen sesi ile irkilip düşünce denizin den çıktım.

Bir saattir gelmiş odama, annemin değişi ile gelin gideceğim evi övüyor.

"Ne var anne?" Deyip, sinirli ve yüksek çıkan sesimle anneme döndüm.

Annem her zaman yaptığı gibi gözlerini belertip." sus kız, ne bağırıyorsun çarparım ağzına haa!"
Dedi ve bir süre sonra yanıma gelip kolumu tuttu.
Bu aralar suyuma gelerek beni bu evliliğe ikna etmeye çalışıyordu. Aslında onun niyeti daha çok isteme zamanı bir şeyler yapmaya çalışmayayım diye huyuma gidiyordu.

Önce sinirli olan yüzü yumuşamış ardından yüzüne sıcak bir gülümseme yerleştirmişti.

" Hem bak sen şimdi kızıyorsun ama sonradan anlayacaksın bizi. Bak biz sen ve ağabeyin sayesinde Sipai'lerin dünürü olacağız. Bundan sonra sırtımız yere gelmez. Sende rahat rahat yaşarsın. Hem bak bütün Midyat kızlarının peşinde olduğu koskocaman Mehmet Ağa'nın oğlu, Ramazan Sipai ile evleniyorsun, onunda gönlü varmış sende o söyledi zeten seninle evlenmek istediğini. Ne güzel işte kızım seviyor seni, o seni mutlu eder." annemin söylediği şeyleri bıkkınlık ile dinlerken duyduğum son sözleri kaynar bir su misali duş alma hissi yarattı vücudumda.

Ne demişti o?

Onunda gönlü varmış sende, o söyledi zeten seninle evlenmek istediğini.

Omu söylemişti gerçekten?
Şaşkın şaşkın annemin yüzüne bakarken, annem konuşuyor ama duymuyordum.

Ne yani o yüzdenmiydi o bakışlar?

o yüzdenmiydi bana olan davranışları?

Allah'ın belası herif!

Benim şimdi bütün umutlarım boşamıydı?

Ben ne yapacaktım bundan sonra?

Ben nasıl çıkarım bu iğrenç işten?

Allah'ım sen yardım et bana, bunları sen bana hangi sınav için veriyorsun?

Ellerimin sinirden ve çaresizlikten titrediği ni hissettim.

" AMA BEN SEVMİYORUM!"dedim bir anda, ayarlarım ile oynamışlardı resmen. Burdan tek kurtuluşum ruh ve sinir hastalıkları hastanesi olacaktı en son.

Boğazım ağrıdığı için daha kısık bir sesle konuştum.

"Ben o adama ağabey diyorum, ağabey! o adam benden on yaş büyük ya, on yaş! Ben o adama ağabey derken nasıl evlenirim aklınız alıyormu!"

ZÜMRÜDÜ ANKA   #Yeniden doğuş#Where stories live. Discover now