otuz üç

5.8K 319 98
                                    

selamlar!
Umarım bölümü beğenirsiniz. Yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın lütfen. Görüşleriniz beni motive ediyor. Yanımda olduğunuz için teşekkür ederim. Öpüldünüz.

ERİM

Alin'i beşiğine yatırıp iyice daldığından emin olduktan sonra aşağı indim. Ardıç'ı aradım ama aramalarım cevapsız kaldı. Nedense kötü hissediyordum. Bir şey olduğunu anlamıştım elbette ama Ardıç tanıdığım kadarıyla sorunlarını içine atan birisiydi. Canım sıkıldı buna. Daha tanışalı çok olmamasına rağmen ona iyice ısınmıştım.

Gideli iki saat falan olmuştu. Anıl da daha eve gelmemişti. Anahtar sesi duyduğum gibi meraklı bakışlarım kapıya kilitlendi. Anıl aceleci tavırla etrafta göz gezdirdi.

"Ardıç yukarıda mı? "

Sesi oldukça tedirgindi. Gözlerimi kısıp onu inceledim. Giydiği takım elbise epey dağılmıştı. Kravatını gevşetip birkaç düğmesini de açmıştı. Yorgun bir hali vardı.

"Değil. "

Kaşlarını çattı.

"Nerde o zaman? "

Sesindeki yoğunluk fark edilmeyecek cinsten değildi. Korkuyordu. Tahmin edilebileceği gibi Ardıç'ı üzen kişi Anıl'dı.

"İki saat önce çıktı evden. Yarın gelmeyeceğini söyledi sadece. Nereye gitti bilmiyorum. "

Söylediklerimden sonra okkalı bir küfür savurdu.

"Onu bulmam lazım. Üzdüm onu. "

Acı içindeydi.

"Aradın mı? "

Gözlerini daldığı yerden çekip bana doğrulttu.

"Aradım, mesaj attım ama cevap vermedi ki. Bir şey mi oldu acaba? "

Aklına bir şey gelmiş gibi duraksadı.

"Teyzesi. Teyzesini aramalıyım. "

Hızla cebindeki telefonu çıkarıp numarayı aradı. Sonra kulağına götürdü sabırsız bir tavırla.

"Alo! Anıl ben. "

Karşı tarafı dinledi.

"İyiyim iyiyim, siz nasılsınız? "

Ağzını durmadan aralıyor ama karşı tarafa ayıp olmasın diye lafını kesemiyor gibiydi. Teyzesi ne demişti bilmiyorum ama omuzlarının düştüğüne gözlerimle şahit olmuştum. Teyzesinin de haberinin olmadığını anlayarak sıkıntıyla iç geçirdim. Biraz daha konuştuktan sonra Anıl telefonu kapattı.

"Sikicem böyle işi! "

Bağırışı ile kaşlarımı çattım.

"Kızı ağlatmadan önce düşünecektin onu. "

Gözleri hızla beni buldu.

"Ağladı mı? "

Bunu küçük bir çocuk gibi sormuştu. Üzüldüm ama belli etmedim.
"Evet ağladı. Ne dedin de ağlattın? "

Yanıma gelip koltuğa oturdu.

"Sinirliydim. Amacım sinirimi ondan çıkarmamaktı ama çıkardım soğuk yaparak. Nefret ediyorum bu huyumdan. "

Duraksadım.

"Biliyor musun bugün Alin yürümeye başladı. Ardıç o kadar mutlu oldu ki. Ama sadece seninle konuşana kadar sürdü bu. "

Yüzü ilk başta kızının haberi ile aydınlandı ama sonra yine eski haline döndü. Hatasını fark etmişti. Dudaklarını birbirine bastırıp muhtemelen sinirli sözcüklerini engelledi. Koluna dokundum.

Babayım Ben Baba! *Yarı Texting*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin