15; aren't you good at this?

1.9K 269 98
                                    

bu bolumde de chan'a sinir olmaya hos geldiniz.

keyifli okumalarr.


t

akımları seçtiğimizde yine geçtiğimiz gün gibi olmuştuk. changbin hyung, felix, ben ve o.

"siz yine yeneceksiniz. chan ve seungmin'in ayrılması lazım. changbin'in boyu zaten kısa o joker." minho hyung konuşurken jeongin ile beraber kıkırdadık. changbin hyung sinirle ona baktı. "bu sinirle neler yaptığımı göstermeyeyim istersen."

"neyse, sevgilim haklı. chan hyung bizim takıma gel. hyunjin sende git kuzeninin yanına." jisung konuşurken hyunjin omuz silkti ve sevgilisine sarıldı. "bana ne ya. ben sevgilime karşı oynamam."

"bende karşıya geçmem." böyle gidersek başlayamazdık. jisung ile bakıştık. "ben geçerim, takım fark etmez. değişelim mi?"

jisung başını salladı. onunla yer değişirken topu elime almıştım. minho hyung ile oynamaya başlarken birkaç taktik yakalamıştık. hyunjin'e verdiğimiz pasları hyunjin üçlük olarak atıyordu ve öndeydik. minho hyung sevinçle yanıma koştu ve beşlik yaptık. gülerek devam ettik. elimden geldiğince top tutan ve karşılayan olup hyunjin ve jeongin'e attırmaya çalışıyordum. bunu fark etmiş ve beni engellemeye başlamıştı.

önüme geçtiğinde kaslı ve dövmeli koluna bakmamaya çalışıp topu kaçmak için minho hyunga atıyordum. ama minho hyung bana top atar diye önümden çekilmiyordu. "ya, ben böyle oynayamıyorum ve sıkışıyorum."

top dışarı çıkınca isyan etmiştim. herkesle beraber bana döndü. "karşı takıma geçmeyi isteyen sendin, şimdi de isyan mı ediyorsun?"

"hayır ama beni engellemek yerine sıkıştırıyorsun. sahanın bu tarafında hareket bile edemiyorum." uzun zaman sonra böyle konuştuğumda tek kaşını kaldırıp bana bakmıştı. "sende kaç o zaman. bunda iyi değil misin?"

laf çarpıtmasıyla şaşırmıştım. "yerine göre evet, gayet iyiyim."

altında kalmadığımda felix ve hyunjin merakla bize bakıyordu. minho hyung dahil oldu. "beyler, hadi tartışma yok. oyuna dönüyoruz. chan sende ilk oyunda demiştin seungmin bizim oynama şeklimize alışık değil diye. tek oynama, takımınla oyna."

son bir kez bana bakıp başını salladı. önümden giderken garip olmuştum. 

oynamaya devam ederken bu sefer taktik değiştirmiştik ve sahanın bir kısmında durmamıştım. daha önce hiç yapmadığım bir şeyi yapıp sahanın her tarafına koşmuştum ve top çalıp uzun atışlar yapmıştım. puanı daha yüksek olunca açık ara öne geçmeye başlamıştık. ama çok geçmeden bu niyetimi de anlamıştı. jisung önüme geçtiğinde atmak için gözüm hyunjin'i ararken sırtımda hissettiğim bir bedenle top ellerimin arasından sıyrıldı.

o da dengesini sağlayamadı ve üzerime ağırlığını verirken ikimizde sendeleyip düşmüştük. sadece elimden top çalmak için bu taktiği kullanabilirdi ve yapmıştı da. üzerime düştüğünde changbin hyung gelip onu kaldırdı. bende kalkınca ona ters bir bakış attım ve devam ettik.

bilerek bana böyle davrandığını hissedebiliyordum. diğerlerine davrandığı gibi değildi. yine de oyun bittiğinde biz kazanmıştık. jeongin gelip bana sarıldı. "ilk defa chan hyung kaybetti ya. olduğu bir takımda ilk defa kaybetti. bunu da gördük ya seungmin sayesinde."

"karşı takımında minho hyung ile olacaksam kaybetmeye alışması gerek." elimdeki havlu ile ensemi silerken bana baktığını hissetmiştim. felix kenardan sinsice gülümseyerek bizi izliyordu. "yanında minho ve hyunjin var diye kazandınız. bence karşımda olacaksan sen buna alışma."

teacher's petHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin