12; memories

1.9K 262 130
                                    

bu bolum sarhosken seungmin'in yaptiklari var. 😋

uyandığımda bu sefer bana sarılan kollar tanıdıktı. mark gelmiş ve kollarını bana sıkıca sarmıştı. "mark!"

hemen ona sarılıp başımı boynuna soktum. kollarını bana sarıp saçlarımı okşadı. "hala kötü görünüyorsun. biraz toparlan. daha seninle yakışıklı çocuklar keseceğiz kore'de. burada taşlar var taşlar."

gülümsedim ve perdeler açık olduğu için havaya baktım. akşam olmuştu. "yemek yedin mi? bir şeyler ye ve dışarı çıkalım. hava almaya ihtiyacım var."

başını salladı. "şimdi çıkmayalım. hala yorgun duruyorsun. balkonda otururuz. yarın söz çıkarız."

onu onayladım ve balkona çıktık. birlikte otururken başımı omzuna koydum ve ona dünü anlattım. "düşün bakalım biraz. ne yapmış olabilirsin?"

onaylar bir mırıltı çıkardım. bakışlarımı yere sabitleyip dün geceyi düşündüm. ben sarhoşken yaptığım şeyleri tamamen unutmazdım. düşününce köşeli jetonum denk gelirdi.

kapıyı açar açmaz üzerine atlamış ve ağlarken ona sarılmıştım. "neden böyle yapıyorsun? çok özledim."

başımı boynuna koyup ağlamaya devam etmiştim. bana sarılıp kapıyı kapatmıştı. boynuna sarılıp hıçkırarak ağlarken bana sarılmış ve sakinleştirmeye çalışmıştı. beni kucağına alıp salona götürmüştü ve koltuğun üzerine bırakmasına izin vermeden kucağına oturmuştum. "artık ait olduğum yer burasıymış gibi hissediyorum. neden beni istemiyorsun? buraya.. buraya gelirken.."

hıçkırmış ve elimin altındaki tişörtünü sıkmıştım. "çok hevesliydim. çok mutluydum. hepsi, hepsi bir anda yok oldu."

"seungmin, sakin ol." yatıştırıcı bir ses tonuyla konuşup saçlarımı okşamıştı. ama fayda etmemişti. "ilk defa böyle canım çok yanıyor. çok karışık hissediyorum. kimseye yansıtamıyorum."

ardından biraz geri çekilmiş ve dudaklarımızı birleştirmiştim. başta öylece dursa da ardından bana karşılık vermişti. bir süre öpüşürken kollarımı boynuna sarmıştım. ellerini belime yerleştirmiş beni öpmeye devam etmişti.

geri çekilince gözlerine bakmıştım. bir elimle yanağını okşamış ve elimi saçlarına daldırmıştım. sonra da tekrar o beni öpmüştü. bir süre birbirimizi öptükten sonra omzuna yatıp hatırlamadığım şeyler mırıldanmış ve bir arada uyuyakalmıştım. muhtemelen o an beni yatağına taşımıştı.

"biz.. biz- öpüşmüşüz. mark biz, tanrım biz öpüşmüşüz. biz ya biz!" heyecanla bağırırken beni susturdu. elini ağzıma koyup kapattı.

"sakin ol aptal. sarhoş olup gidip adamı öpmüşsün, neyine mutlu oluyorsun?" kendi kendime gülüp ellerimi dudaklarımda gezdirdim. mark'ı umursayamazdım o an. "beni öptü. öpüştük. dudakları dudaklarımdaydı."

sesli bir kahkaha attım. mark beni durdurdu. "sus ya, şu karşıdaki beni sikecek gibi bakan adam seninki değil mi?"

"sağ kolunda dövme varsa evet. yoksa kardeşi felix olabilir." arkama doğru baktı. ben rezil olmamak için dönüp bakmamıştım. "evet dövmesi var. kafa tutardım da çok kaslı. bu beni zorlar. hiç girmem buna."

göz devirdim. mark bana döndü. "birkaç gün daha buradayken beni sevgilin olarak göstermeye ne dersin? öpüştükten sonra sana illa ki bir şey söyler."

"söyler mi ki? bu işleri daha kötü yapmaz mı?" omuz silkti ve kafamı eğip ona baktım. "zaten bir iki güne gideceğim. kardeşi ile konuşur ve gerçeği söylersin. ya da ayrıldığımızı. sadece deneriz. eğer bir şey yapmazsa da bırakırız."

teacher's petHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin