Bölüm 23

103 12 44
                                    

Bölüm şarkısı bir önceki bölümle aynı.
Düşüncelerinizi yorumlara bırakırsanız çok sevinirim.


Tam beş derstir Emre ile başlarımızı masaya dayamış uyuyorduk. Tüm hocalar uyarılmış olacak ki hiçbiri sınava girmememiz ya da haftalardır okula gelmeyişimiz hakkında hiç biri soru sormamıştı ve aynı tavrı Efe'ye karşı göstermeleri de gözümden kaçmamıştı.

İlk teneffüs bir kaç kişi yanımıza gelmiş ama uyuduğumuzu zannettikleri için bir şey söylemeden gitmişlerdi. Tuğçe, Ata ve Baran uykusuz olduğumun farkında oldukları için gelmemişlerdi. Ağabeyim ise...

Tüm on ikinci sınıflar tam beş derstir aralıksız deneme sınavı oluyorlardı ve ağabeyimin, o uykusuzlukla öldüğüne emindim.

Öğle arası zilinin çalması ile derin bir nefes alıp başımı sıradan kaldırdım. "Emre, hadi uyan öğle arası." Emre onu omzundan sertçe dürtmemle gözlerini araladı. Kendine gelmesi için ona bir kaç dakika verdiğim sırada Tuğçe yanımıza gelmişti.

"Hadi yemeğe gidelim sana anlatacaklarım var." Emre'yi gösterip göz kırptığında gülümsedim ve tekrar Emre'yi dürttüm. "Hadi yürü elini yüzünü yıkayalım." Emre uykulu bir şekilde gözlerini ovmaya başladığında Tuğçe'ye döndüm.

"Siz gidin yemekhaneye biz de kendimize gelip gelelim yanınıza." Başıyla onaylayıp arkasını döndüğünde bir şey hatırlamış gibi tekrar bana döndü. "Öğleden sonraki dersin ne?" Öğleden sonraki dersler seçmeli derslerdi.

"Lütfen müzik olduğunu söyle Aden. Pazartesi hepimiz müzikteyiz. Müzik odası büyük olduğu için o dersi seçen tüm sınıflar aynı anda ders görürüz ve on ikinci sınıflar çok taş." Parmaklarını alnına bastırıp sıvazladı. "Teknik olarak iki aydır bu okuldasın ama o kadar çok gelmedin ki ilk seçmeli dersin. Sınavlardan kalacağına eminim Aden."

Emre sonunda ayağa kalkıp sırasından çıktığında ben de kalktım. "Kalmayacağıma eminim. İkimizinki de müzik ağabeyimin ki de öyle. Deniz henüz seçmediği için onu da yanımıza alırız." Başıyla onaylayıp yanımızdan ayrıldığında Emre'nin uyumaktan şişen suratına bakıp gülümsedim.

"Yürü, uyumaktan yüzün, gözün şişmiş." O da gülümseyip kolunu omzuma attığında kapıya yürümeye başladık.

"Aden." Efe'nin bana seslenmesiyle durduğumda Emre omzumdaki kolunu indirdi ve yüzümü incelemeye başladı. Ne hissettiğimi anlamaya çalışıyordu. Tahtanın önünde dikilmemin saçma olduğunu düşünüp ona döndüm.

Birkaç hızlı adımda yanıma gelip önümde durduğunda yüzüne bakabilmek için başımı kaldırdım. "Efendim Efe." Duyduğum hızlı atan kalp sesiyle kaşlarımı çattım. Efe'den gelmiyordu. Sesin kaynağını bulmak için bakışlarımı Efe'den alıp sınıfa çevirdim ve çatık kaşlarıyla bizi izleyen Begüm'ü fark ettim. Ona baktığımı fark edip bakışlarını Efe'ye çevirmesiyle kalbinin daha da hızlandığını fark ettim.

Ondan hoşlanıyordu.

"Konuşabilir miyiz Hilal?" Fısıltı gibi çıkan sesiyle tekrar ona döndüm ve net çıkan sesimle "Aden." dedim. Başıyla onayladığında devam ettim. "Yemekhanede bizi bekliyorlar sonra konuşuruz." Emre'ye döneceğim sırada lafa atıldı.

"Ben de sizinle geleyim. Yemekten sonra konuşuruz." Derin bir nefes verip bakışlarımı ısrar dolu gökyüzüne çevirdim. "Tamam. Yemekhanede Tuğçe'lerin masasına git ben de bir yüzümü yıkayıp geleceğim." Yüzüne bir gülümseme yerleştiği sırada ben de içten olmasa da gülümsedim.

Emre konuşmanın bittiğini anlayıp koluma girdiğinde tuvaletlere yürümeye başladık. "Efe ile ne olacak?" Başını bana çevirip sorduğu soruyla sıkıntıyla derin bir nefes aldım. "Bilmiyorum. Tek bildiğim onunla eskisi gibi olamayacağım. Sadece benim değil Emre, sizlerin de canını tehlikeye attı." Koridorda duvara yaslanmış dalgınca duvarı izleyen Berk'i ve yanında ilgiyle etrafındaki insanları izleyen Deniz'i görünce onlara yöneldim.

%2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin