Bölüm 21

105 12 42
                                    

Bölüm Şarkısı: TINI- Consejo De Amor

Cipin önüne geldiğimde ağabeyim sinirli bir şekilde volta atıyor Emre ise kaputa yaslanmış onu izliyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Cipin önüne geldiğimde ağabeyim sinirli bir şekilde volta atıyor Emre ise kaputa yaslanmış onu izliyordu. Hızlı adımlarla yanlarına geldiğimde Berk kollarını bana sarıp göğsüne yaslanmamı sağladı.

Kokusunu içime çekerek ona sarıldığımda kollarını daha da sıkarak boğuk bir sesle konuştu. "Geç kaldın. Bir şey oldu sandım." Bir adım geri çekilip yüzüne bakarken dişlerimi göstererek gülümsedim. "İyiyim merak etme ciğersiz."

Kollarını benden ayırdığında hepimiz cipe bindik ve ağabeyim son hız eve sürmeye başladı. Eve yaklaşmadan takip edilmediğimize emin olmak için bir kaç tur attıktan sonra evin önünde durduk ve hiçbir şey konuşmadan üçümüz de içeri girip kendimizi duşlara attık.

Kaynar suyun altında derim büzüşürken gözlerimi kapattığımda gözümün önünde beliren gök mavisi ve orman yeşili gözlerle gözlerimi sonuna kadar açıp hızlı bir şekilde işimi hallederek duştan çıktım.

Pijamalarımı giyip yatağıma oturduğumda düşüncelerin zihnime akın etmesine izin verip gözlerimi kapattım. Efe'nin koyu renk saçlarını gök mavisi gözlerini düşündüm. Ege'nin açık kumral saçları ve içinde ormanları yaşatan gözlerini... O kadar zıtlardı ki.

Efe...

Bana vurulduğunu söylemişti. "Ben dört ağustos iki bin onda sana, her dört ağustosta senin saçlarına vuruldum."  Ne demekti bu? Benden hoşlanıyor muydu yani? O çok kibar, çok düşünceli. Bana dokunuşu tıpkı yıllardır camın ardından izlediğin bir varlığa dokunuşuna benziyor. İncinmemden korkar gibi. Parmaklarının dudaklarıma bıraktığı his...

Ege...

Bana dokunmalarından nefret etmişti. "Onun gibi süslü cümleler kuramıyorum diye mi yapamam?" O ne demek istemişti? Bana dokunuşu, dans ederken beni tutuşu, bedenlerimiz arasında mesafe kalmasına izin vermeden... Ona karşı bir çekim hissediyordum. Sanki bir tehlike beni çağırıyormuş ve ben karanlığı sırtlanarak ona koşuyormuşum gibi. Bana karşı bir şey mi hissediyordu? 

Ona karşı bir şeyler mi hissediyordum?

Peki ya ben? Hilal? Aden? Lâl? perikızı?

Ben ne hissediyorum? İlk kez hissetmem gerekiyor. Benim ne hissettiğimin bir önemi var. Ben ne hissettiğimi nasıl anlarım? İkisinin de bana karşı böyle davranmasına izin vermem beni ne kadar düzgün bir insan yapardı?

"Yarım ciğer iyi misin?" Kapıda beliren mavi pijamalarının içindeki ağabeyime döndüğümde yüzümde gördüğü ifadeyle içeri girdi. "İyi misin Hilal?" Başımla onayladığımda yatakta yanımda oturdu. Bağdaş kurup ona döndüm ve ellerimi önümde birleştirdim.

"Bir kitap okudum da ondan çok etkilendim." Ağrıyan başımı omzuna yasladığımda kolunu omzumun üzerinden geçirip beni kollarının arasına aldı. "Anlatsana." Derin bir nefes alıp anlatmaya başladım.

%2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin