Bölüm 15

110 12 12
                                    

Bölüm Şarkısı: TINI - Aquí Estoy

Emre'den;

"Aden benimle bir lavaboya gelir misin?" Baran'ın ikizinin Hilal'e yönelttiği soruyla başımı ona çevirdim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Aden benimle bir lavaboya gelir misin?" Baran'ın ikizinin Hilal'e yönelttiği soruyla başımı ona çevirdim. Hilal önce bakışlarını yeni tanıştığımız Ege'ye ardından Berk'e ve bana çevirdi. Korkuyla yutkunup başını onaylamamak adına iki tarafa salladı.

Ege'de bir şeyler olduğunu seziyordum. Berk'e adıyla seslenmesi karışıklık olabilirdi ancak Hilal'in verdiği tepki şüphelenmeme neden olmuştu. Ondan korkmuyordu, Hilal'in daha önce kimseden korktuğunu görmemiştim zaten.

İlk tanıştığımız gün. Hayatımda iyi ki dediğim tek günüm olabilirdi. Eğer hayat karşıma kızılcığımı çıkarmasaydı şuan olduğum adam olamazdım. Beni her şeyimle, her şekilde kabullenmişti. İlk tanıştığımız gün ona babamın annemi öldürdüğünü anlattığımda sanki kendisi daha beterini yaşamıyormuş gibi oturup saatlerce benimle benim için ağlamıştı.

Biseksüel olduğumu anlamaya başladığımda ilk ona gitmiştim. Bundan dört yıl önce olmalıydı. Ona söylediğimde o bunun çoktan farkındaydı. "Ne zaman fark edeceğini merak ediyordum." diyerek de benimle dalga geçmişti.

Benim yaralı kızılcığım. Babası izin vermediği için vücudundaki kesiklere pansuman yapamazdım. Kendi kendine yaptığı yarım yamalak pansumanlarıyla acı içinde uyumaya çalıştığında ona sımsıkı sarılıp acısını paylaşmak isterdim. O ise benden acılarını saklamaya çalışırdı.

Berk'le araları son zamanlarda fazla açılmıştı. Bir kaç yılda bir böyle bir dönemden geçer sonra da yavaş yavaş toparlanırlardı. Berk her akşam Hilal için tuttuğu defterine gün içinde neler yaptığını yazıyordu ama defteri ona vermiyordu. 

Hilal'in de aynı şekilde her gece yazdığını görmüştüm. Bunu senelerdir yapıyorlardı.

"Gelirsin gelirsin hadi." Hilal ellerini kaldırıp işaret diliyle konuştuğunda Tuğçe çevirmem için bana döndü. "Ben konuşamıyorum zaten. Neden geleyim ki? diyor. Hayır bilmesem aptal olduğunu zannedeceğim, tuvalete gidelim diyor kız konferans verelim demiyor."

Hilal daha fazla dayanamayıp başıyla onayladığında Tuğçe koluna girip onu dışarı sürüklemeye başladı. Bu kadar acil olan neydi bilmiyordum ama Tuğçe'nin ufacık olayları bile çok abartan biri olduğunu öğrenmiştim. 

"Kardeşin konuşamıyor mu?" Ege oturduğu sandalyede yayılıp bakışlarını Berk'e çevirdi. Efe'nin kuşkuyla dolu bakışları ona döndüğünde Berk yerine ben cevap verdim.

"Hayır konuşuyor. Sesinde geçici bir sıkıntı var." Ege kaşlarını kaldırıp alayla gülümsediğinde şüphelerim katlanarak artıyordu. 

Bu çocuğun bir şeyler bilme ihtimali var mıydı? Belki de başka bir rakibin aramıza gönderdiği bir ajandı. Bakışlarımı Efe'ye çevirdim. Eğer dedikleri gibi kardeşlerse o da öyle olmalıydı. Belki de Hilal'e yakın davranmasının tek nedeni buydu.

%2Where stories live. Discover now