Bölüm 12

121 13 8
                                    

Bölüm şarkısı : Tessa Violet - Crush

Sokak lambalarını saymaya çalışarak geçen yirmi beş dakikalık bir yolculuğun ardından evin arka sokağına gelmiştim. Köşeyi döneceğim sırada sokak lambasının altında duran Efe'nin siyah arabasını gördüm. Geçen sefer kaza yaptığı yerde duruyordu. Yanına gitmek için motoru çevirdiğim sırada yine telefonum çaldığında boş sokakta yankılanan motor sesine katılan müzik sesiyle irkilip motoru durdurdum ve kaskımı çıkardım. 

"Hilal neredesin saat kaç oldu. Başına bir şey geldi de söylemiyor musun?" Ağabeyimin telaşlı sesinin aksine sakin çıkan sesimle cevapladım. "Hayır bir şeyim yok evin bir kaç sokak altındayım zaten on beş dakikaya evde olurum."

Elimi üşüyen omzuma attığımda kurumuş kan lekeleri olduğunu fark ettim. Enes rahatsız olmamam için söylememişti herhalde.

"Acele et babam gecenin raporunu istedi saat üç olduğu için yarın halledeceğimizi, senin uyuduğunu söyledim. Yarın azar yiyeceksin." Sinirli bir nefes verip kısık bir sesle konuştum "Çok da umurumdaydı." Telefonla konuşurken Efe'nin arabasını incelemeye başladım. İçinde asla nefes alamayacağım kadar kapalı bir arabaydı. "Efendim?" Tekrar ağabeyime odaklanıp cevapladım "Sorun değil hallederiz hadi kapatıyorum. " deyip hızla telefonu kapattım.

Kaskımı takmadan motoru düşük bir hızla Efe'nin arabasının yanına çektim. Motordan inmeden camdan içeri baktığımda şoför koltuğunda gözleri kapalı kaşları çatık bir şekilde oturduğunu fark ettim. Derin bir nefes alıp camı tıklattım.

Gözlerini açıp hızla bana döndüğünde hareketsizce onu izleyen benimle karşılaşıp çatılan kaşlarını indirdi. Tam bir dakika on üç saniye boyunca hareket etmeden gözlerimin içine baktı. On dördüncü saniyede gözleri omuzuma düştüğünde kaşları tekrar çatıldı ve arabanın kapısını açıp dışarı çıktı. 

Siktir kan lekeleri aklımdan çok hızlı çıkmıştı.

Elini omuzuma doğru uzatınca motorda oturmamın izin verdiği kadarıyla geri çekildim. Kanın altında kalan fondötenin kapattığı izleri dokunursa o da hissederdi. Aninden geri çekilmemle havada kalan elini yavaşça aşağı indirip cebine koydu ve arabasının kapısına yaslandı.

"Bu saatte burada ne yapıyorsun?" Ben konuşmasam konuşacağı yoktu. Cebinden sigara paketini çıkardığında gözlerimi devirdim al işte yine bana da ikram edilecekti ve ben de uyum sağlamak için bugünün ikinci sigarasını içecektim. Bazen gerçekten canım istiyordu ve içiyordum ama şuan hiç istemiyordum. Sigarasını yakıp paketi tekrar cebine koyduğunda kaşlarımı çattım.

"Ne sana da ikram edeceğimi mi sandın? Çok beklersin." Kaşlarım daha da çatıldığında motorun dengesini kaybetmemeye çalışarak olabildiğince vücudumu ona döndürdüm.

"Neden etmeyesin ki cimri misin sen?" Dudağının kenarı kıvrıldığında başını eğdi ve gülümseyişini sakladı.

Neden ya? Şurada bir gülüş görecektik. Delirdin mi Hil- Aden?

%2Where stories live. Discover now