20. Bölüm- İlk Kitabın Finali: "Benimle Kalsan Kadın"

Start from the beginning
                                    

Demir teyzesinden ayrılınca teyzesi henüz onu bırakmak istemeyerek yüzünü ellerinin arasına aldı. Yanaklarını okşadı, onu sevdi. Hem gözleriyle hem de dokunuşlarıyla...

Demir'in iki yanağına öpücük kondurup onu serbest bıraktı. Gözleri bana kaydı. Hala kapıda dikiliyordum. Önce kaşları çatıldı sonra da tanımak ister gibi bakışları yüzümde oyalandı.

Demir tanıtma ihtiyacı duymuş olacak ki, "Melek Tarık amcamın kızı," dedi.

Anlaşılan kimse bilmesin kuralıma uyarak beni sadece amcasının kızı olarak tanıtmıştı. Teyzesinin gözlerinde manidar bir bakış belirdi. Sert çehresi Demir'e bakarken yumuşuyordu.

"Gözlerin sadece amcanın kızı olmadığını söylüyor oğlum," dedi. Gözlerim kocaman açıldı. Demir'in bakışlarından dahi anlamış mıydı yani?

"Hayır, değil teyze," dedi ve ayaklanıp yanıma geldi. İnkar etmemişti. Ona ne yapmaya çalıştığını sorarcasına baktım. Demir ise bakışlarımı umursamayıp elimi tuttu.

"Melek benim sevdiğim kadın."

Göğsümde açılan deliklerden aşkı içeriye sızdı. Tebessümümü gizledim. Teyzesi beni baştan ayağa süzdü. Bakışları memnun olduğunu ortaya serse de sert duruşu hiç bozulmuyordu.

Demir'in tuttuğu ellerimizi ayırdım. Dildar teyzeye doğru kendimden emin adımlarla yürüdüm. Tam önüne geldiğimde eğilip elinden öperek başıma koydum. Yaşlılıktan buruşan elini bırakmama izin vermeden elimi sıkıca tutup beni yanına oturttu.

"Maşallah," diye tek bir kelime döküldü dilinden. Beni beğeniyle izliyordu.

Yakından dövmelerine baktım. Alnındaki dövme dimdik duran bir insan figürünü andırıyordu. Çenesinde ise ortada büyük bir noktanın etrafında dört küçük nokta vardı. Bu küçük noktalar, ince çizgilerle büyük noktaya bağlanmıştı. Elimi tutan elinin üstünde de alnındaki dövmenin bir benzeri yapılmıştı ancak bu dövme sanki eğilmiş bir insandı. Tuhaftı, tuhaf hissettiriyordu. Ayrıca parmaklarının üstünde de çeşitli sembollerle yapılmış dövmelerin aynısı daha önce fark etmediğim diğer elini de kaplıyordu.

"Hoş geldin kızım, sefa getirdin," dedi. Evine geldiğim için değil de Demir'le olduğum içindi sanki bu sözler. Her ne kadar sert görünse de ona ısınmıştım. Sıcaktı.

"Hoş buldum," dedim gülümseyerek.

"Sonunda yengemizi getirmeyi aklına getirebildin kuzen," dedi Samet.

Bu cümleden anladığım kadarıyla Demir ona benden bahsetmişti.

"Sen biliyor muydun Samet?" dedi Dildar teyze sert sesiyle.

Annesine cevap vermeden önce karısının kolundan tutup onu oturttu. "Ayakta kalma, yorulursun."

Lale'nin yanakları al al olmuş, utanmıştı. Demir de gelip teyzesinin diğer yanına oturdu.

"Evet, anne. Hiç öyle bakma," dedi annesinin ters bakışlarına karşı çıkarak. "Demir sana anlatmamı istemedi."

Demir topun ona dönmesiyle kuzenine gözlerini kısarak öfkeyle baktı. "Lan eksik anlatmasana! Bilerek yapıyorsun değil mi?"

Samet sırıtarak rahatça arkasını yasladı. Lale sessizce ama dudaklarına konan tebessümle onları izliyordu. Bu hallerine alışık gibiydi.

"Ah tabi ya! Eksik oldu." Samet sahtelik kokan mahcup bir ifade takındı.

Dildar teyze ayağındaki terliği eline alıp, "Hayta! Uğraşmasana oğlumla!" dedi ve terliği Samet' e fırlattı. Samet çevik bir hareketle terliği yakalamıştı.

KariaWhere stories live. Discover now