8. Bölüm: "Hasretin Harlı Yangını"

5K 378 159
                                    


Bir gün gecikmeli de olsa sonunda bölümü yayımlayabildim:)))
Bu bölüm biraz eğlenceli, biraz hüzünlü, biraz müzikli, biraz kıskançlı, bolca aşklı bir bölüm oldu🙃

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. Okumaya başlamadan küçük yıldıza basın canlarım 😉

Bölüm Şarkısı: Sertap Erener-Yalnızlık Senfonisi

Keyifli Okumalar 🤎

"Sus Melek! Bağırma!" Üzerimdeki kollarını çekip onu itekledim.

"Armanç!" dedim dehşet içinde. "Bu ne hal!"

Armanç ağzını açıp konuşacağı sırada peş peşe iki odanın kapısı açılmış, Demir ve Dicle aynı anda yanımıza gelmişlerdi. Demir gözlerindeki telaşla bana bakıyordu. Elinde parlayan bir şey vardı ve ona baktığımı görünce arkasına aldı ancak ne olduğunu anlamıştım. Elindeki bir silahtı.

"İyi misin?" dedi ilgiyle. Başımı olumlu anlamda salladım.

"Ne oluyor yahu? Niye bağırıyorsunuz?" diyen Dicle'ydi. Kollarımı göğsümde bağlayıp başımla Armanç'ı gösterdim. Dicle Armanç'ın yüzünü görünce gözleri kocaman açıldı.

"Ya abi yine mi maskelerimi kullandın sen? Yeter ama artık!" diyerek cırladı. Demir iğrenir bir yüz ifadesiyle parmağını Armanç'ın yüzüne sürdü.

"Bu ne oğlum?" dedi ve parmağına bulaşan maskeyi bu sefer Armanç'ın tişörtüne sürerek temizledi.

"Bir de boca etmiş tüm kutuyu," dedi Dicle hala abisinin yüz maskelerini kullanmasına kızarak.

Armanç ise yakalanmanın verdiği tedirginlikle alt dudağını kemiriyordu. Sonra dudağının kenarındaki maskeyi de kemirdiğini damağına bulaşan tat ile anlamış olmalı ki kusar gibi yapıp tükürmeye başladı.

Yüzümü buruşturdum. "İğrençsin Armanç," dedim

"Ne yapayım ağzıma girdi lan!" dedi ve Dicle'ye kötü bakışlar attı. "Beddua ettin içinden değil mi?"

"Ya abi sana inanamıyorum! Bir de pişkince neler diyorsun?" dedi Dicle öfkeyle.

"Doğru konuş benimle Dicle! Yoksa dibinde azıcık kalan maskeni de popoma sürerim," dediğinde kıkırdadım. Dicle'nin ağzı açık kaldı ve abisine hayretle baktı.

"Gerçekten yuh diyorum ya!" dedi yine cırlayarak.

Armanç gözlerini belertip, "Cırlamasana kızım! Bizim bağırmamızla uyanmayanları sesinle uyandıracaksın şimdi," dedi ve sonra yüzünü ekşitti. Galiba hala yüzüne sürdüğü maske ağzında kaldığı için yeniden tükürdü.

Demir sırıtarak, "Nasıl, tadı güzel mi bari?" dedi ve dalga geçmeye devam etti. " Hem dışım hem de içim mi güzelleşsin diyorsun? Ama bu maskeyle olacak iş değil kardeşim. Maskeyle sıfatını düzeltemeyeceğin gibi çürümüş içini de düzeltemezsin."

İtici bakışlarla, "Ha ha çok komiksin abicim, "dedi.

"Cidden Armanç ne bu halin?" dedim sorumu tekrarlayarak.

"Bakımlı olmam lazım. Hem bu suç mu? Kızlar bakımlı erkeklerden hoşlanır, öyle değil mi Melek? Sen söyle, sen de bir kızsın."

Armanç sözlerini maske kurumaya başladığından mimiksiz bir şekilde sarf etmişti. Yüzü bir robot gibi gerildi, göz bebekleri dışında yüzünde hiçbir şeyi oynamadı. Bu hali o kadar komikti ki, gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım ancak nafileydi. Dudaklarımın arasından firar eden ve gecenin karanlığına karışan kıkırtılarıma engel olamıyordum. Kaşlarını çatan Demir, Armanç'ın ensesindeki tişörtünün ucundan tutup onu hafifçe itekledi.

KariaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin